Batı Ortadoğu’da Neden Otoriter Rejimler İstiyor?

Muhittin Ataman: “Medeniyet içi çatışma için gerekli bütün şartlar hazırlanmış oldu çünkü Batı doğrudan İslam medeniyetini bir öteki olarak karşına alıp çatışmak isteyince karşısında kimseyi bulamadı.”

Devamı
Batı Ortadoğu da Neden Otoriter Rejimler İstiyor
Suriye Krizi Uluslararası Koalisyonla Çözülür

Suriye Krizi Uluslararası Koalisyonla Çözülür

Küresel güçler eylemsizliği seçtiğinin altını çizen Kılıç Buğra Kanat, Suriye krizinin uluslararası bir koalisyonu; uluslararası bir inisiyatifin ortaya çıkmasını gerektirdiğine dikkat çekti.

Devamı

Hasan Basri Yalçın, PYD lideri Salih Müslim’in, ABD'nin öncülüğü olmadan Fırat'ın batısına geçmeyeceklerine ilişkin açıklamasını yorumladı.

Hilal Barın: “Kurumsallaşmış İslamofobi, yenileşmiş bir yüze sahip. ”

Haber yazımında, fotoğraf tercihinde ve genel olarak içeriğin kurgulanmasında gazetecinin yapması gereken şey toplumsal sorumluluk bilinciyle hareket etmektir.

İç savaşın başından beri Türkiye hariç her aktörle işbirliği yapan PYD/YPG en azından "otonom bir Kürt bölgesini" garantiye almak için bütün gücünü seferber etmeye devam edecek.

Türkiye'yi Suriye Çemberine Almak Mümkün mü?

PYD, Fırat'ın batısına ABD desteği olmadan geçmeyeceğini söylese de bu açıklamaya güvenilemez. Fırsat bulduklarında Türkiye'nin tüm Suriye sınırı Esed-PYD tarafından kontrol edilir hale getirilecek.

Devamı
Türkiye'yi Suriye Çemberine Almak Mümkün mü
Halep'in Geleceği ve Türkiye'nin Güvenliği

Halep'in Geleceği ve Türkiye'nin Güvenliği

Türkiye açısından şüphesiz en önemli risk ise, Suriye'nin kuzeyinde oluşan PYD koridorunun, PKK açısından daimi bir barınak haline dönüşmesidir.

Devamı

Bölgenin, Türkiye'nin dillendirdiği güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge tezlerinin kabulünden başka şansı yok.

Türkiye’nin ABD ve AB’nin teröre desteğini dikkate alarak müstakil oyun planları kurması gerekiyor ki YPG/PKK’ya yönelik son operasyonlar bu yönde atılmış akıllıca adımlardır.

Halep her an düşebilir. Uluslararası toplum bize bir kez daha işe yaramaz olduğunu gösterebilir.

Bugün Amerika eğer sorumsuz bir biçimde müttefikini terk etmiş olma görüntüsü vermekten çekinmiyorsa, Türkiye de benzer bir şekilde Amerika’yı sürükleyebilme mekanizmasını devreye sokabilir.

Bölgede artan gerginlik, dinsel temelli bir mezhep çatışması değil, İran’ın bölgesel stratejik hırsı ile Suudi Arabistan’ın siyasi korkularına dayalı siyasi bir çatışmadır.

İran’a uygulanan yaptırımların İran ekonomisine maliyeti ne oldu? Batılı şirketlerin nükleer anlaşma sonrasında İran’a yaklaşımları nasıl değişti? Ruhani’nin İtalya ve Fransa ziyaretinin ekonomik yansımaları nelerdir?

Uluslararası yardım kuruluşlarının tam manasıyla sessiz kaldığı Suriye'de yaşananlar karşısında, Türkiye tüm ülkelere örnek gösterilecek “uluslararası bir sosyal yardım politikası” uyguladı.

PYD, Esed rejimi, ABD ve Rusya ile taktik ilişkiler içerisine girerek Kuzey Suriye’de Arap ve Türkmenler’in yaşadığı bölgeleri de kontrol altına almaya çalışmaktadır.

Erdoğan, Türkiye'nin pozisyonu ile ilgili olarak da kritik cümleler sarf etti: "Irak'ta düşülen hataya Suriye'de düşmek istemiyorum.”

İran bölgede statükonun en büyük aktörü. Bu haliyle Mübarek’in veya Sisi’nin Mısır’ından, Kaddafi’nin Libya’sından, Ali Abdullah Salih’in Yemen’inden veya Bin Ali’nin Tunus’undan hiçbir farkı yok.

Doğu-Güney ve Güneydoğu Asya, Latin Amerika, Sahra-altı Afrika gibi bölgesel havzalar Türkiye’nin hem kamusal hem de özel aktörler üzerinden çok daha görünür olması gereken coğrafyalar.

Yaşanan sadece insani bir kriz değil, bir insanlık krizi. Bu bir bakıma modern Batılı insanlık tasavvurunun çöküşü.

İran ekonomik değerini yükseltmek, ekonomide hamle gerçekleştirmek istiyorsa, yalnızca Batı yaptırımlarından kurtulması yetmez. Aynı zamanda özellikle doğalgazda uyguladığı yüksek fiyat yaptırımından da vazgeçmeli.