Uzmanlar Cevaplıyor: İsrail-Filistin Çatışması

İsrail ordusunun Hamas ve Filistinli gruplarla çatışması sürüyorken uzmanlardan son gelişmelere dair cevaplar aldık.

Devamı
Uzmanlar Cevaplıyor İsrail-Filistin Çatışması
Hamas-İsrail Çatışması Yeni Bir Ortadoğu Getirir mi

Hamas-İsrail Çatışması Yeni Bir Ortadoğu Getirir mi?

7 Ekim günü Kassam Tugayları'nın gerçekleştirdiği kapsamlı saldırıyla İsrail-Filistin çatışması uzun yıllar sonra yeniden gündemin ilk maddesi. Büyük bir şoka uğrayan İsrail, Gazze'yi "tam ablukaya" alarak ağır bombardıman altında tutuyor. Başbakan Netanyahu, "Gazze saldırılarına vereceğimiz karşılık Ortadoğu'yu değiştirecek" derken Savunma Bakanı Gallant, İsrail'in karşı saldırılarının ne kadar sert olacağını şu cümleyle ifade etti: "Elektrik yok, su yok, yiyecek yok, yakıt yok, her şey kesilecek. İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve buna göre hareket edeceğiz."

Devamı

Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, İsrail-Filistin arasında başlayan savaşta tek çözümün masaya oturmak olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "Adaletli bir barışın kaybedeni olmaz" sözünü hatırlatan Pirinççi, Türkiye’nin geçmişten gelen tecrübelerine dayanarak her iki devlet arasında ve bölgede sükunetin sağlanması adına orta vadede yapıcı bir arabuluculuk yapabileceğini söyledi.

Batı dışı dünyada tepkiler büyürken ABD Başkanı Biden'ın Tel Aviv'e koşulsuz desteği İsrail-Filistin çatışmasını ne yazık ki daha büyük yıkımlara yol açacak yöne götürüyor.

İsrail dün BM'den 1.1 milyon Filistinlinin 24 saat içinde Gazze'nin güneyine tahliye edilmesini istedi. BM, "böyle bir tahliyenin imkânsız olduğunu ve çok yıkıcı insani sorunlara yol açacağını" söylese de bir haftalık ağır bombardımanın ardından İsrail ordusu, kara harekâtına hazırlanıyor.

İsrail, 1948-1949 Birinci Arap-İsrail savaşından bu yana savunma ve güvenlik politikasını belirli ilkeler çerçevesinde yürütmeye çalışıyordu.

İki Yanlış Bir Doğru Etmez – Bir Yanlış Birçok Doğruyu Yok Eder

İsrail'in diğer Arap devletleri ile değil, devlet dışı aktörler ile muhatap olduğu ve olmaya devam edeceği aşikâr. Diğer bir ifadeyle, Hizbullah ve İslami Cihad gibi oluşumlar Hamas ile birlikte hareket edebileceğini açıklıyor. Henüz gerçekleşmemiş olan bu ihtimal son dönemin vekil savaşları kavramından ABD ve İsrail'in de muaf olamayacağını hatırlatıyor.

Devamı
İki Yanlış Bir Doğru Etmez Bir Yanlış Birçok Doğruyu Yok
İsrail e Büyüyen Tepkiler ve Türkiye nin Barış Diplomasisi

İsrail’e Büyüyen Tepkiler ve Türkiye’nin Barış Diplomasisi

İsrail'in Gazze bombardımanı on birinci gününde. Kara harekâtına hazırlanan İsrail ordusu her gün yüzlerce Filistinli sivili öldürüyor. İnsani yardıma izin vermeyen ağır abluka Gazze'deki hastaneleri de çalışamaz noktaya getirdi. Yardımlar Mısır'da yığıldı ve Gazze'in trajedisi derinleşiyor.

Devamı

Başkan Biden’ın bugün gerçekleşecek İsrail ziyaretinde bir yandan ‘koşulsuz’ desteğini yinelemesi bir yandan da Gazze operasyonuna üstü örtülü koşullar getirmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Dışişleri Bakanı Blinken’ın bölgede devam ettirdiği mekik diplomasisinde öne çıkan açıklamalar bölge ülkelerinin İsrail’in saldırılarından ne kadar rahatsız olduğunu gösterdi. Biden’ın da Ürdün Kralı Abdullah, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Filistin lideri Abbas’la görüşecek olması sadece İsrail’le gerçekten kayıtsız şartsız destek vermekten kaçındığını ve bölgesel dengeleri gözettiğini gösteriyor. Biden’ın başlangıçtaki İsrail’e koşulsuz destek açıklamasına rağmen bölgesel çatışmaya dönüşmemesi koşulunu öne sürdüğü söylenebilir.

Gazze'de hastane saldırısına "atılan roketin" neden olduğu iddiasının gerçekçi olmadığı belirtilirken, böyle geniş çaplı hasara neden olabilecek roketin atılması durumunda Demir Kubbe savunma sisteminin devreye girmesi gerektiğine işaret ediliyor.

7 Ekim 2023 tarihinde, Hamas İsrail'e yönelik geniş çaplı bir saldırı başlattı. Saldırılar, Gazze Şeridi'nden İsrail'in iç kesimlerine atılan 5.000'den fazla roketle başladı. Akabinde İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında 4000 civarında Filistinli öldü, 12.000 yaralandı. İsrail tarafında ise şimdiye kadar 1400 ölü ve 4400 yaralı sayıldı. Savaş, 20 Ekim 2023 tarihi itibarıyla devam ediyor.

Almanya’nın bu kadar aşırı İsrail yanlısı politika izlemesinin 4 temel nedeni olduğu söylenebilir: Holokost geçmişinin getirdiği yük, ülkedeki İsrail lobisi, ABD’nin etkisi ve mevcut koalisyon hükümetinin çizgisi

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Ortadoğu Enstitüsü (ORMER) ile Uluslararası İlişkiler Bölümü tarafından Turgut Özal Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen İsrail Sorunu ve Gazze Sempozyumu'na gazeteci İhsan Aktaş, siyaset bilimci Prof. Dr. Nebi Miş, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Serdar Karagöz ve SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin duran katıldı.

Biden yönetimi İsrail konusunda iyice köşeye sıkışmış durumda. Gazze’de 4 bini çocuk olmak üzere 10 binden fazla sivil hayatını kaybetti ve İsrail’in sivil ayırt etmeyen saldırıları devam ediyor. Bu durumun İsrail’in istediği üzere terörle mücadele olarak savunulacak bir tarafı kalmadığı için Biden yönetimi sivillerin korunmasına daha fazla vurgu yapmaya başladı. Ancak retorik değişikliğinin işe yaramayacağı belli zira Biden Netanyahu’yla samimi poz vermekle kalmamış, yönetim yetkilileri İsrail’e herhangi bir kırmızı çizgi çekmeyeceklerini söylemişlerdi. Netanyahu da son iki haftadır Washington’dan gelen sivillerin korunmasına özen gösterilmesi yönündeki uyarıları dinlemeyeceğini gösterdi. Biden hem ulusal hem de uluslararası tepkiler karşısında çaresizlik görüntüsünden kurtulmak için adeta Netanyahu’nun merhametine kalmış durumda. 7 Ekim saldırısının hemen sonrasında ciddi bir Amerikan başkanı tavrı koymak yerine İsrail yanlısı lobinin etkisiyle hareket eden bir senatör refleksi veren Biden, Netanyahu’yu sıkı kucaklayarak kontrol edebileceği hesabında yanılmış görünüyor.

Uluslararası toplumun, Gazze’deki insani krizi çözmek için daha fazla çaba harcaması ve uzun vadeli barışa katkıda bulunması gerekmektedir. Gazze'ye yönelik insani yardımlar, insanlığın dayanışmasının bir göstergesi olmanın ötesinde, bu çatışma ve zorlu yaşam koşullarında umut ve yaşamı sürdürülebilir kılmak için vazgeçilmezdir.

İsrail, 7 Ekim sonrası birçok analiste göre eskisi gibi olmayacak. Bu doğru bir tespit çünkü travmanın boyutları geniş. İsraillilerin İsrail içerisinde güvensiz olmaları, güvenlik birimlerinin geç müdahalesi ve tek başına çaresizlik hali, İsraillileri; güçlü, kararlı ve belki de tavizsiz lider tiplerine yöneltecek. İsrail’de iki devletli çözüm için toplumsal desteğin iyice yok olacağını söylemek sürpriz olmaz.

İsrail'in Gazze'de Filistin halkına yaptığı katliama karşı "İslami ortak bir duruş ve eylem geliştirme" amacıyla toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) olağanüstü zirvesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle Riyad'dayız. Zirve öncesi İİT'den yapılan açıklamada bu zirvenin "İslam ümmetinin merkezi davası olan Filistin meselesi ve Kudüs kentine ilişkin tehlikeli gelişmeler" üzerine düzenlendiği vurgulandı. Bu açıklama İİT'nin kuruluş gayesi olan Kudüs'ün korunmasını Gazze'deki katliamın önlenmesi ile bir arada dile getiriyor. 8. Olağanüstü Zirve Suudi Arabistan'ın çağrısıyla toplansa da Türkiye, İİT'nin Gazze'de ateşkes ve iki devletli çözüm süreci için inisiyatif alması için ciddi bir gayret gösteriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taşkent dönüşü Riyad'daki zirveyi çok önemsediğini şu cümlelerle belirtti: "Buraya katılan ülkelerin her biri ne yapabilir? sorusuna odaklanacağız... İslam ülkelerinin Filistin davası ile ilgili hassasiyeti malum ve hem ateşkesin sağlanması hem kalıcı barış ile ilgili yapabileceğimiz çok şey var. Adımlarımızı sağlam, etkin ve barışa hizmet edecek şekilde atmalıyız. Stratejisi oluşturulmamış, iyi planlanmamış adımlar en başta Filistin davasına zarar verir."

Hamas'ın 7 Ekim'de İsrail'e karşı başlattığı Aksa Tufanı operasyonu, İsrail'in hava ve kara saldırıları eşliğinde devam ediyor. İsrail'in ülke içinde yaşanan şoku atlatmak, askeri caydırıcılığı yeniden tesis etmek ve Hamas'ı Gazze halkını toplu cezalandırma yöntemiyle bertaraf etmek için gerçekleştirdiği askeri saldırılar 36. gününü doldurdu.

Bugün insanlığın yaşadığı en büyük insani ve ahlaki kriz, İsrail'in Filistin'e yönelik katliamıdır. İsrail'in Filistin'e yönelik yılladır süregelen insanlık ve savaş suçları, 7 Ekim'den bu yana yoğun bir şekilde devam etmekte. Ancak öyle görünüyor ki Batı'nın yüzyıllardır tüm dünyaya dayattığı değer ve ahlak odaklı sözde üstünlüğü, bugün Gazze'de yaşananlara karşı verilen reaksiyonda gerçek yüzünü gösteriyor. Zira Batılı düşünür ve entelektüeller, dünyanın gözü önünde yaşanan katliama yönelik ya tarihin yanlış tarafında konumlanıyor, ya da güçlü bir tepki vermekten çekiniyor.

İsrail'in gaddarlığı yeni bir şey değil ama gaddarlığının boyutu bu defa geçmiştekilere hiç benzemiyor. Sadece Gazze'deki yıkımın büyüklüğü, atılan bombaların tahrip gücü, sivil can kaybının miktarı değil, Başbakan Netanyahu başta olmak üzere İsrailli yetkililerin söylemleri ve kullandıkları ifadeler de geçmişteki söylem ve ifadelerden belirgin bir şekilde ayrışıyor.

Başkan Biden’ın hafta sonu Washington Post’ta yayınlanan görüş yazısı, kendini gerçeklerden ne kadar soyutladığını gösteriyor. Putin ve Hamas’ın ‘demokratik komşularını haritadan silmek için savaştıkları’ şeklinde en hafif ifadesiyle tuhaf bir benzetmeye imza atan Biden, bu aktörlerin bölgesel istikrar ve entegrasyonu yıkarak ortaya çıkan karmaşadan faydalanmayı umduklarını iddia ediyor. Ne Rusya’nın Ukrayna’nın işgalini ne de İsrail’in Gazze’de yaptığı katliamları doğru bağlamına oturtabilen Biden’ın Amerika’nın dış politika çıkarlarını dahi doğru belirleyemediğini görüyoruz. Rusya’nın Ukrayna gibi egemen bir devleti işgal girişimiyle, işgal altındaki topraklarda örgütlenen Hamas’ın Gazze’yi kuşatan ve Filistin’i işgale devam eden İsrail’e karşı saldırılarını bir tutma yanlışında ısrar eden Biden, Amerikan çıkarları adına sürekli savunduğu ‘kurallara dayalı uluslararası sistemin’ en temel değerlerinin çiğnendiğininfarkında değil adeta.