Kritik Madrid Zirvesi ve Türkiye

Türkiye, Finlandiya ve İsveç'in üyeliklerine terör örgütleri ile ilgili 'güvenlik endişelerinin karşılanmadığı' gerekçesiyle itiraz ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Madrid'e giderken henüz bu iki ülke yapılan tüm görüşmelere rağmen Türkiye'nin beklediği somut güvenlik kararlarını (teröristlerin iadesi ve ambargoların kaldırılması gibi) almamıştı.

Devamı
Kritik Madrid Zirvesi ve Türkiye
Son Üç Çıkışın Anlamı

Son Üç Çıkışın Anlamı

Ankara, Ukrayna krizini ve tetiklediği süreci ittifakın daha güçlü olması için bir fırsat olarak değerlendiriyor. Türkiye'nin güvenlik kaygılarının giderilmesi ittifak içi dayanışma göstergesi olacaktır. Britanya'nın Türkiye'ye savunma sanayisi alanındaki ambargoları kaldırması diğer üyeler tarafından da takip edilmelidir.

Devamı

Batı medyasında NATO'nun önde gelen ülkelerinin, Türkiye'yi vetosunu kaldırması yönünde 'ikna edeceği' fikri işleniyor. Niinistö ve Andersson'un da Biden'dan Türkiye'yi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ikna etmesini istemiş olması düşünülebilir. Bu yaklaşımlar NATO'nun krizinin çözülmesine katkı sunmaz. Ankara ikna edilmesi gereken başkentler olarak Stockholm ve Helsinki'ye işaret ediyor.

Dış politika milli bir meseledir. Uzun süre iktidar olamamanın getirdiği sorumsuzlukla ve popülist yaklaşımlarla dış politikaya yaklaşılamaz. Dış politikada devletlerin sorumluluğu vardır. Bu sorumluluk sadece iktidarları bağlamaz. Muhalefetin teorik olarak iktidar alternatifi olduğu düşünüldüğünde söylediği sözler, ortaya koyduğu yaklaşımlar uluslararası çevreler tarafından da çok kolay bir şekilde araçsallaştırılır.

Ankara'yı arayan Batılı yetkililer, Türkiye'nin güvenlik endişelerini anladıklarını ancak iki ülkenin üyeliğinin hızlıca kabul edilmesi gerektiğini ve Ankara'nın taleplerinin hemen karşılanamayacağını öne sürüyorlar. Halbuki daha önce verilen sözlerin tutulmadığını çok iyi bilen Türk yetkililer de baskı kurulması gereken başkent olarak Stockholm ve Helsinki'ye işaret ediyorlar.

Sosyal medyanın, dezenformasyonu kolaylaştırıcı rolüyle birlikte günümüzde gerçek ile kurgu arasındaki ayrım da önemini giderek yitirmektedir.

Türkiye-Batı İlişkilerinde Yaşanan Dönüşüm Nasıl Yönetilmeli?

Ukrayna krizindeki dengeli politikasını daha önce başlattığı ABD, AB, Körfez, Yunanistan ve İsrail ile normalleşme politikası ile birleştiren Türkiye, Batı ile ilişkilerinde yaşanan stratejik dönüşüme katkı vermeye istekli.

Devamı
Türkiye-Batı İlişkilerinde Yaşanan Dönüşüm Nasıl Yönetilmeli
Bizim Mültecilerimiz Sizin Mültecilerinize Karşı

Bizim Mültecilerimiz Sizin Mültecilerinize Karşı

Avrupa Birliği ve mültecilere sınırları ölüm duvarına dönüştüren Avrupa göç rejimi Ukraynalı mülteci krizine hızlı çözümler üretebildiğini gösteriyor.

Devamı

2021’de Rusya’nın Ukrayna sınır bölgesine yapmaya başladığı askeri yığınak sonrasında yeniden alevlenen Rusya-Ukrayna krizindeki “medya savaşları” aslında 2014’te Ukrayna’da gerçekleşen “Meydan olaylarına” kadar dayanıyor. Rusya, Ukrayna ve Batı basını, bu olaylar sırasında farklı derecelerde de olsa propaganda ve enformasyon savaşıyla suçlandı.

Almanya, Ukrayna krizinde ve Rusya ile ilişkilerde Batılı ortaklarına güven vermeyen bir politika izliyor.

Sovyetler Birliği'nin dağılmasının 30. yıldönümünde dünya başkentleri Ukrayna krizindeki Batı-Rus gerilimine odaklandı. Moskova'nın eski Sovyet dünyasında Rus nüfuzunu pekiştirmek için yeni bir hamle içerisinde olduğu açık.

Türkiye'nin 2023'te zorlu bir seçime gideceği konusunda herkes ittifak halinde.

Türkiye'nin dış politika hamleleri uluslararası medya tartışmalarının gündeminden düşmüyor.

Tarihte Yahudilerin yaşadıkları trajediyi araçsallaştıran İsrail devleti kendilerine yönelik en ufak bir eleştiriyi bile antisemitizm üzerinden geçersiz kılmaya çalışmakta ve anti-semitizmi adeta bir susturucu (great sliencer) olarak kullanmaktadır.

Kongre baskını ile demokrasilerin kendini koruma hakkını hatırlayan Washington'ın, Türkiye'de 15 Temmuz 2016 darbe girişimi olduğunda sergilediği sorumsuz tavrın ne kadar üzücü olduğu şimdi daha iyi anlaşılmıştır.

Yeni medya platformlarından Twitter, Facebook ve Instagram gibi mecralar son zamanların temel gündem maddeleri arasından eksik olmuyor.

Bu analizde Almanya’nın koronavirüs salgını sürecinde dezenformasyon kampanyalarıyla mücadelesi ve Alman medya kuruluşlarının aynı konuda Türkiye’ye karşı yürüttüğü dezenformasyon kampanyası incelenmektedir.

Turgay Yerlikaya: “PKK'nın eylemlerinden medet uman ve onu devrimci şiddet bağlamında meşrulaştıran söylem, ne yazık ki hem akademide hem de kültür-sanat alanında mütemadiyen karşımıza çıkıyor. Kendisini özgürlükler üzerinden pazarlayan bir örgütün bütün bu alanları araçsal akılla işlevsel kılması ve destekçi bulmakta zorlanmaması, üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir konu.”

ABD'de yaşanan ayrımcılık meselesi tarihsel bir realite ve kökleri sistemin kuruluşuna kadar uzanıyor. Trump'ın ayrımcı yaklaşımı seçildiği 2016 Kasım seçimlerinden bu yana devam ediyor. Amerikan medyası ise kurumsallaşmış bir yapıya sahip ve kökleri 300-400 yıl öncesine uzanıyor.

ABD'de bir hafta içinde yaşananlar hem geleneksel medya hem de sosyal medya bağlamında yeni tartışmaların önünü açacak gibi görünüyor.

Prof. Dr. Kemal İnat, 'dünyanın herhangi bir köşesindeki herhangi bir vatandaşını korumak için derhal harekete geçen Amerika' imajının Kovid-19 salgını sürecinde, 'içeride on binlerce insanını korumaktan aciz Amerika'ya dönüştüğünü söyledi.