İsrail Vızıltısı ve Yeni Ortadoğu

Eski Mısır istihbarat ve güvenlik bürokrasisinin sert direnci altında ülkeyi yönetmeye çalışan Mursi, sürecin siyasal planlamasını Türkiye ile kurgulayarak götürdü.

Devamı
İsrail Vızıltısı ve Yeni Ortadoğu

Avrupa İslamofobiye Teslim mi?

İsviçre'de geçtiğimiz pazar günü yapılan referandumdan, bu ülkedeki camilere minare inşası yasağı çıktı.

Devamı

Türk halkı bugün, Avrupa'da siyaset yapım sürecini giderek etkisi altına alan ve artan ölçüde dönüştüren korku siyasetine daha az prim vermektedir.

Yeni dönemde ya Amerika'nın düşüşünü Soğuk Savaş sonrası düşmanını kaybetmesine bağlayan Friedman ve Mandelbaum'u da tatmin edecek yeni öcüler ortaya çıkarılacak ya da yeni tip süper kahramanlar yaratılacak.

Bahreyn Meclisi 27 Mart'ta Hizbullah'ın terör örgütü listesine alınmasını oy çokluğu ile kabul etti. Hizbullah'ın Bahreyn'de yaşanan protestolarla ilgili sürekli açıklamalar yaptığı ve Şiilere destek verdiği hatırlandığında bu karar sürpriz sayılmaz. 2011 Şubat'ından bu yana Bahreyn kraliyet ailesi ve meclisi düzenlenen gösterilerden, ülkedeki siyasi istikrarsızlıktan ve reform çabalarının sonuçsuz kalmasından İran'ı sorumlu tutarak, isyanın mezhepsel boyutunu öne çıkardı. İki yılı aşkın süredir Halife yönetiminin aynı pozisyonu koruması, protestocuların amacının gerçekten ileri sürüldüğü gibi Şii devrimi yapmak, İran tarzı bir teokrasi ile yönetilmek ve Halife yönetimine zarar vermek olup olmadığı sorusunu gündeme getiriyor.

Özkan: Libya'da bugün yaşanan saldırı Fransa'nın bölgesel politikalarından bağımsız okunamaz. Özellikle de Ocak ayından beri Fransa'nın Mali'ye yaptığı müdahalenin bir yansıması olarak görmek lazım bu olayı.

Pakistan Seçimleri SETA'da Tartışıldı

Pakistan'ın Türkiye Büyükelçisi Muhammed Harun Şevket'in de katıldığı “Seçim Sonrası Pakistan” başlıklı etkinlikte, Pakistan seçimleri ele alındı ve SETA tarafından hazırlanan Pakistan Siyasetini Anlama Kılavuzu adlı rapor tanıtıldı.

Devamı
Pakistan Seçimleri SETA'da Tartışıldı
Körfez Ülkeleri'nin Gezi Protestolarına Yaklaşımı

Körfez Ülkeleri'nin Gezi Protestolarına Yaklaşımı

Gezi Parkı protestoları sadece Batı basınında değil Ortadoğu basınında da geniş yer tuttu. Suriye krizi konusunda Türkiye ile aynı doğrultuda bir politika benimseyen Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri de olayları ve tartışmaları yakından fakat büyük oranda Batı basını üzerinden takip etti. Yine de Körfez'in etkili gazetelerindeki Gezi Parkı analizlerinin daha ziyade Müslüman Kardeşler endişesi ve Suriye krizi etrafında şekillendiğini söylemek mümkün.

Devamı

Yaklaşık iki haftadır devam eden ve tüm dünyanın gündemini meşgul eden Gezi Parkı olayları, Balkan medyasında da geniş bir şekilde yer aldı. Ana akım Balkan medyasının Gezi Parkı'na ilişkin gelişmelerle alakalı kullandığı dil, ilginç bir şekilde Avrupa ve ABD medyasının kullandığı dille paralellik gösterdi. Türkiye'deki gelişmeleri abartarak yansıtan Batı medyasının izinden giden Balkan medyası, Türkiye'de ortaya çıkan toplumsal tepkilerin nedenlerini irdelemek yerine, doğrudan ülkenin demokrasi sorunu yaşadığını yansıtarak Erdoğan'a karşı kampanyaya dönüştürdü. Ancak Türkiye'nin son dönemlerde Balkan ülkeleri ile resmi ilişkilerde yaşadığı olumlu havanın toplumsal düzeyde de hissedilmesi, Gezi Parkı üzerinden yapılan medya kampanyasının etkisini sınırlı kıldı. Dolayısıyla Gezi Parkı'ndaki göstericilere medya dışında verilen toplumsal destek, az sayıdaki solcu ve sosyalist grupların eliyle yapılarak marjinal seviyede kaldı. Balkan medyasının Batı'daki ana akım medya gözlüğünü takarak Gezi Parkı'nı okuması ve kullandığı retorik genel olarak üç noktaya vurgu yaptı.

Filistin, Türkiye'de hükümetler üstü bir davadır. Türkiye'nin Filistin algısı, Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını ve tarihini aşar ve kökü Kudüs'ün fethine hatta daha öncesinde Hz. Peygamber'in kıblesini Kudüs'e doğru döndürmesiyle başlar.

Başbakan Erdoğan'a karşı an itibariyle yürütülen kampanyada 28 Şubat'taki uluslararası kampanya ile ciddi paralellikler taşımakta. 28 Şubat'taki gibi “yerel” aktörler uluslararası güdümle maşa olarak kullanılmakta.

Türkiye'de Gülen Grubu'nun sistematik olarak dillendirdiği Erdoğan-El-Kaide ilişkisi iftirasını, Afganistan'daki ABD zihniyetinden veya Suriye'deki Baas zihniyetinden ayırmak mümkün değil.

Türkiye'nin kendi çıkarlarını önceleyen politikalarından rahatsız olan çevrelerin Türkiye'yi alışageldikleri sulara döndürmeye çalışmaları uluslararası sistemin güç politikasının doğası gereğidir.

Star gazetesinden Fadime Özkan'a konuşan SETA Ankara Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, IŞİD'in Suriye'ye sokulmuş bir Truva atı ve arkasında Baas, İran ve Rusya'nın olduğu düşüncesinde.

Tunus'u Arap isyanlarının yaşandığı diğer ülkelerden ayıran vasıflardan birincisi, ordunun siyaset dışında kalabilmesidir. İkincisi, devrim sonrası müzakere sürecinin dikkatli bir şekilde yürütülmesi.

Batı medyasında yükselişe geçen Erdoğan karşıtı söylemlerin alt metni ile Türkiye'deki Erdoğan karşıtı siyasi kimliğin talebi örtüşüyor: “Türkiye'de işler iyi gitmiyor, Batı sürece müdahale etmeli!”

AK Parti'nin önümüzdeki dönemde de Türkiye siyasetinin başat aktörü olmaya devam edeceği hususu Washington'da da netleşmiş görünüyor. Ne var ki, bu durum kimilerinde fena bir hazımsızlık yaratmış durumda.

Eğer bugün otoriterlik üzerinden bir siyasal rejim tartışması yapacaksak önce son 10 yılda gerçekleştirilen demokratik kazanımları masaya koyarak, bu tartışmaya başlamamız gerekir.

Sisi'nin darbesiyle statükoya dönüş umuduna yatırım yapanlar, Esed'in hangi gayri meşru yolla olursa olsun varlığını sürdürmesini eski düzen adına beklemeye devam edecekler.

Musul sonrası ‘ana akım' gazeteler en marjinal fanatik ulusalcı-sol gazetelerin dipnotları şeklinde çıktılar.

Birinci Dünya Savaşı sonrasının aksine bugün bölgesel güçler Ortadoğu'da yeni düzeni kurma başarısızlığında sorumluluğu küresel güçlere yıkarak kimseyi ikna edemezler.