Analiz: Batı Kamuoyunda FETÖ: Algılar, Manipülasyonlar ve Mücadele Biçimleri

Bu analiz 15 Temmuz darbe girişiminin faili olan FETÖ’nün Batı kamuoyunda nasıl algılandığı üzerinde odaklanmaktadır.

Devamı
Analiz Batı Kamuoyunda FETÖ Algılar Manipülasyonlar ve Mücadele Biçimleri
DEAŞ a Hizmet Eden Hayat Tarzı Tartışmaları

DEAŞ’a Hizmet Eden “Hayat Tarzı” Tartışmaları

Türk-Kürt, Alevi-Sünni veya laik-dindar gibi tartışmalar, DEAŞ’ın diğer ülkelerde de uyguladığı ve terör haritalarını çizdiği el kitaplarında da yer alan “kaos” stratejilerinin bir parçasıdır.

Devamı

Yılbaşı eğlencesini hedef alan terörün hedefi "hayat tarzı" ya da "laiklik" değil. "Hayat tarzı" ve "dindar-laik ayrımı" üzerinden toplumumuzu bölmek.

Bu anlaşma ile Suriye iç savaşında terörle mücadele konsepti daha da öne çıkacak. Aktörlerin rekabeti bitmeden Deaş ile etkin mücadele zaman alacak. Nusra'nın nereye evrileceği çok kritik.

Geldiğimiz yer "eksen" tercih etme yeri değil. Ankara, bölgesel bağlamda Washington ve Moskova ile ilişkilerinde "dengeleme" yapabilme potansiyeline ulaştı.

15 Temmuz’da yaşadıklarımızı hızlı unutuyoruz. Yoksa o gece omuz omuza verişimizi, bir araya geldiğimiz Yenikapı’da oluşan dayanışma ruhunu bu kadar çabuk rafa kaldırmazdık.

MHP’nin Başkanlık Hamlesi

AK Parti hazırladığı teklifi Meclis Genel Kurulu’na getirecek. MHP bu dönüşüm sürecine katkı vereceğini ifade ediyor. Ne yazık ki CHP, üzerindeki “ana muhalefet partisi” etiketine rağmen tartışmanın içeriğine girmeyi reddediyor, HDP’nin kuyruğuna takılıp gitmeyi tercih ediyor.

Devamı
MHP nin Başkanlık Hamlesi
Türkiye Hem Sahada Hem Masada

Türkiye Hem Sahada Hem Masada

Fırat Kalkanı Harekatı başladığında “Zor Oyunu Bozdu” manşetini atmıştık Kriter’e. Türkiye’nin müdahalesi neredeyse bütün aktörlerin oyunlarını bozdu. Suriye’den başlamak üzere bölgeyi şekillendirmek isteyen bütün aktörler Türkiye’nin oyun dışı kalacağı varsayımını esas almışlardı. Bunun için de ellerinden geleni artlarına koymadılar.

Devamı

Türkiye de tıpkı Rusya ve Brezilya gibi özellikle Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinden bu yana ABD ve Avrupa’daki yaygın dezenformasyon ve dış politika tercihlerindeki stratejik ayrışma sonucu derecelendirme kuruluşlarının hedefe koydukları ülkelerden biri haline gelmiş durumda.

Gazeteci İsmet Berkan, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi ve devletin yeniden yapılandırılmasını Kriter‘e değerlendirdi.

11 Eylül saldırılarının üzerinden tam on beş yıl geçti. Bu süre zarfında dünya 11 Eylül’dekinden çok daha büyük yıkımlarla, çok daha ağır krizlerle karşı karşıya kaldı. Özellikle İslam dünyasında devasa kayıplar verildi, şehirler tarumar edildi, milyonlarca insanın canı yandı, devletler çöktü, ülkeler bölündü.

ABD bilinçli olarak Türkiye’yle gerilimi tırmandırırken ve mevcut ilişkilerini PKK/YPG ve FETÖ parantezine koyarken, kendisini nasıl bir çıkmazın içerisine soktuğunu çok da umursamıyor. Terör can yakıyor ama hiçbir zaman kazanamıyor. Türkiye’de terör dinamiği üzerinden hesaplama yapanların dikkate alması gereken 79 milyon tane daha dinamik var.

Ekonomik açıdan bakıldığında Rusya ile hızla ilerlemesi beklenen yakınlaşma sürecinde ‒2016 yılının ilk altı ayında 8,5 milyar dolar seviyesine düşen‒ ticaret hacminin geçtiğimiz yıllarda oturduğu yıllık 30 milyar dolar seviyesi üzerine çıkarılması ve uzun vadede 100 milyar dolar hedefinin kovalanması gündemde.

Yenikapı ruhuyla birlikte artık Türkiye’de sivil siyasete karşı vesayet odakları ile işbirliği yapma dönemi kapanmıştır. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminin milli iradece püskürtülmesi, Erdoğan liderliğindeki AK Parti siyasetinin dillendirdiği fakat diğer aktörlerin varlığını kabule yanaşmadıkları bürokratik vesayetin üzerindeki perdeyi kaldırmıştır.

Türkiye’de muhalefet çoğu zaman Batılı egemenlerle söylem birliği yaparak hatta meşhur ifadesiyle söylersek, “Türkiye’yi yabancılara şikayet ederek” içeride siyaset yaptığı zannındaydı. Yenikapı ruhu bu zannı da tamamen ortadan kaldırmıştır

Cuntacılar hem mesai arkadaşlarını hem de sivil halkı vurmaktan çekinmedi. Türkiye çok darbe görmüştü ancak ilk defa bir darbe girişimi, devletin terör örgütü olarak ilan ettiği bir yapı tarafından yönetiliyordu.

Melez darbe ve müdahale yöntemleri birçok ülkede seçilmiş iktidarların iç ve dış odaklar tarafından yönlendirilmelerine olanak sağlamıştır. Türkiye ise son yıllarda melez darbe ve dış müdahale yöntemleri ile doğrudan muhatap oluyor. Bu müdahaleler siyasi iktidarın mücadelesi ve halkın bu mücadeleye desteği ile devam etmektedir.

Demokrasi nöbetleri, pratikte bir tehlikenin varlığını önceleyen bir duruşa işaret etmenin yanı sıra halkın darbeye karşı duruşunu da sembolleştiren bir etkiye sahip. İnsanlar meydanları doldurarak demokrasiye ve anayasal meşru hükümete sahip çıktıkları mesajını her gece tazeliyor.

Hakikati tespit etme rüştünü kaybetmiş FETÖ’cü cuntacılar, Türk milletinin de kendileri gibi reşit olmadığını düşündüler. Türk milleti 15 Temmuz gecesi darbe girişimini bastırmak ve sonrasında milli irade nöbeti tutmak için meydanlara çıkarak rüştünün gereğini yapmıştır.

15 Temmuz 2016’da saat 21.48’de bir haber portalı sosyal medya hesabından bir mesaj yolladı. Son dakika uyarısı ile veriliyordu mesaj: “Beylerbeyi Sarayı önünde asker: Sıkıyönetim ilan edildi herkes evine gitsin!” Evet mesaj tanıdıktı. Fakat mesaj kadar, mesajı getiren de tanıdıktı. Mesajın postacısı FETÖ’nün medya üslerinden olan Haberdar isimli internet sitesiydi.

PKK’nın demokratik özerklik ilan ederek Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı şehirleri yaşanmaz hale getirmesi yeni bir haber değil. Şiddetle aralarına mesafe koyamayan hatta bundan siyasi bir rant elde etmek isteyenlerin tavırları da.