Ağlar üzerinden şekillenen günümüz 'bilgi toplumu' bilginin iktidar kurma pratiği açısından önemini daha fazla artırmıştır. Bu perspektiften bakıldığında devasa ulus-ötesi dijital şirketlerin bugünkü konumu hem siyaset-medya ilişkisinin dönüşümünü hem de medyanın siyasete etki etme biçimlerindeki değişimi kaçınılmaz kılmıştır.
Devamı
Türkiye kamuoyu batıdan esen bu “yalan rüzgârı”na her seferinde “yeni” muamelesi yapmayı sevse de, arşivler problemin neredeyse gazeteciliğin tarihiyle yaşıt olduğuna işaret ediyor.
Devamı
Sadece Türkiye’de değil, dünyada da bu tartışmanın geçmişi epeyce eskiye dayanır. Dünyada, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından terör ve medya konusu daha geniş çalışmalara konu oldu.
Bu raporun temel amacı Türk medyasının terör haberlerini oluştururken kullandığı haber dilini ve bununla bağlantılı olarak terör örgütlerine göre söylem ve pozisyon farkına sahip olup olmadığını analiz etmektir.
SETA'nın hazırladığı "Türk Medyasında Terörün Ele Alınışı" başlıklı raporda, Türk medyasının terör olayları karşısında kullandığı dil ve sergilemiş olduğu tutum incelendi.
Türkiye’de darbe kültürü ve askerî bir darbenin olabileceği algısı her zaman diri tutulmuştur. Darbe kültürünün devam etmesinde en büyük paylardan biri de gazetecilere aittir.
Birçok kişi farklı cümlelerle "dağdaki çobanla benim oyum bir mi" mesajı verdi. Bir Amerikalı "think tank"çi "Bugün ABD'yi ancak bir askeri darbe paklar" mealinde bir sosyal medya paylaşımında bulundu.
Devamı
Cumhuriyet Gazetesinin terörle ilişkilerini temin ettiğinden şüphelenilen yöneticileri gözaltına alındı. Ve tabii ki basın özgürlüğü korosu zaman geçirmeden sahneye çıktı.
Devamı
SETA tarafından düzenlenen panelde medya ve kamuoyunun Suriyeli mültecilere bakış açısı ele alındı.
İsmail Çağlar, ABD Başkan Yardımcısı Joe Bidenın Türkiye ziyaretinde görüştüğü gazetecilerin Amerikanın siyasi hamlesine kullanışlı birer malzeme oldukları tespitinde bulundu.
SETA İstanbulun düzenlediği panelde, özellikle 14 Aralık operasyonunun ardından şiddetlenen tartışmalar farklı yönleriyle değerlendirildi.
Görünen o ki, paralel yapı ile mücadele kademeli işleyen bir süreç halinde gidiyor. Spesifik konularla ilgili davalar gündeme geliyor ve muhtemelen bunlar ana bir davaya dönüşecek.
Türkiye bir hedef saptırma aracı olarak seçilmiş. Kimisi Suriye çıkmazındaki, kimisi Sisi darbesindeki, kimisi Gazze katliamlarındaki ayıplarını örtüp Türkiye'yi hedef tahtasına oturtmak istiyor.
Geçmişte söylediklerinin, hatta bir sene önce yazdıklarının niçin yanlış olduğunu bugün çeşitli gerekçelerle açıklamaya çalışan aydın tipinin acaba bugüne dair yaptığı analizler ne kadar gerçeğe temas etmektedir?
Medyanın Türkiye'nin Kobani politikası başlığı altında okuduğu meselenin, Türkiye-ABD ilişkileri ve Türkiye'nin Ortadoğu politikası başlıkları altında değerlendirilmesi gerekiyor.
Dış basının ve iç muhalefetin AK Parti'nin ne kadar "İslamcı" olduğunu yinelemesi dönüp dolaşıp bu partiye fayda sağlıyor. Zira Türkiye siyaseti "İslamcı" olamayacak kadar karmaşık ve çok yönlü; ulusal ve bölgesel dinamiklere sahip.
Medyanın ürettiği haber içerikleri ise, çoğunlukla manipülasyon yarattığı düşünülerek eleştirildi. Medyanın haz ekonomisine yaptığı katkı kadar, hız ve sansasyonu norm olarak kabul eden habercilik dilinin yarattığı yanlış yönlendirmeleri sorunsallaştırıldı.
Dış kamuoyunda üretilen haber iç kamuoyunda daha önceden oluşturulmaya çalışılan çeşitli algılar ve söylemler için nasıl, ne şekilde ve kimler tarafından dolaşımda tutulmaktadır?
Der Spiegel'in Almanca ve Türkçe hazırladığı Erdoğan Devleti başlıklı dosya, Erdoğan'ın ömür boyu iktidarda kalarak Erdoğan Devleti kurmak isteyen otoriter, despot ve adım adım şeriatı getiren bir lider olduğu imajı çiziyor. Der Spiegel'in kullandığı argümanlar ise oldukça tanıdık