Bu anlaşma ile Suriye iç savaşında terörle mücadele konsepti daha da öne çıkacak. Aktörlerin rekabeti bitmeden Deaş ile etkin mücadele zaman alacak. Nusra'nın nereye evrileceği çok kritik.
Devamı
Terör örgütlerinin ve arkasındaki güçlerin en önemli amacı, hedef aldıkları ülkede kaos oluşturmak, devlete karşı güveni sarsmak ve vatandaşlar arasında bölünmeye yol açmaktır.
Devamı
ABD'nin kuruluşundan günümüze iki uç kutup grand strateji arasında gidip geldiğini görülüyor. Bunlar bir uçta ABD'nin izolasyonunu öngören Kale "Fortress" ABD ve diğer uçta dünyada etkin hakimiyet hedefleyen Emperyal ABD stratejisi.
CNN Türk'te perşembe gecesi bir kez daha "Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor", "Türkiye'nin yeni müttefikleri İran ve Rusya" algısı oluşturulmaya çalışıldı. O bayat "eksen değişimi" söylemi yeniden servis edildi.
Varılan uzlaşma Astana sürecinin ilk adımı aslında. Netleştirilmesi gereken konular var: PKK, Hizbullah ve diğer Şii milislerin yeri, Nusra'nın hangi gruplardan oluştuğu ve garantörlüğün nasıl tanımlanacağı.
Bu terörist eylemin arkasındaki kişiler sadece Türkiye-Rusya ilişkilerini hedef almamışlar, aynı zamanda “Trump’ı beklemeden” onun Rusya ve Orta Doğu politikasını da ipotek altına almayı amaçlamışlar.
Acun: İran’ın jeo-politik ihtirasları Pers İmparatorluğunu yeniden kurmaya varıyor. Şiiliği 1500 yıl öncesinin intikamını almak ister gibi teo-politik bir maske olarak kullanıyor. Sonuçta DEAŞ’ı var eden sosyolojik zemini İran yarattı.
Devamı
Şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonraki dönemde de Rusya, Suriye politikamızı belirlerken en fazla hesaba katmamız gereken aktör olacak gibi görünüyor.
Devamı
Türkiye'nin Sünni aşiretlerle, Suudi Arabistan'ın Mukteda Sadr grubuyla kurduğu ilişkiler İran'ın Irak'ta dengeleneceği bir dönemin habercisi.
Bir süper gücün hava desteği (Rusya), bir bölgesel gücün milisleri (İran) ve acımasız bir rejimin ordusu ile asimetrik bir güç kullanıldı muhaliflere ve sivillere karşı. Halep'te yaşananlar 1995'teki Srebrenitsa katliamı ile karşılaştırılabilir ancak.
Belki siyasi görüşü farklı olan Trump bu kadar kötü olmayabilir diyoruz ya. Çok sevinmeyin diyor bize. Daha beter olacaksınız.
Nasıl ki Gaziantep katliamı DEAŞ'la mücadelede bir milat oluşturduysa Beşiktaş katliamı da PKK ile mücadelede bir milat niteliği taşımalıdır.
Genişleme perspektifini kaybeden bir AB, mevcut sınırları ve bütünlüğünü koruma konusunda da zorlanacaktır.
Bush'un ekibinde yer alan neo-conlar da, Trump'ın kabinesinde yer alacak olan muhafazakârlar da "İran karşıtlığı" ve "radikal İslamcılık düşmanlığı" noktasında buluşuyorlar.
Washington eliti kendi iç rekabeti ile meşgul iken dünyanın önde gelen başkentleri de ABD'nin yeni dış politikasının nasıl şekilleneceğini merak ediyor.
Özellikle Irak Savaşı hezimeti ve yaşanan büyük ekonomik kriz sonrasında ABD’de içe kapanma ne kadar arttıysa, uluslararası kamuoyunun Amerikan politikaları ve seçimlerine olan ilgisi de o kadar yükseldi.
AK Parti hazırladığı teklifi Meclis Genel Kurulu’na getirecek. MHP bu dönüşüm sürecine katkı vereceğini ifade ediyor. Ne yazık ki CHP, üzerindeki “ana muhalefet partisi” etiketine rağmen tartışmanın içeriğine girmeyi reddediyor, HDP’nin kuyruğuna takılıp gitmeyi tercih ediyor.
Fırat Kalkanı Harekatı başladığında “Zor Oyunu Bozdu” manşetini atmıştık Kriter’e. Türkiye’nin müdahalesi neredeyse bütün aktörlerin oyunlarını bozdu. Suriye’den başlamak üzere bölgeyi şekillendirmek isteyen bütün aktörler Türkiye’nin oyun dışı kalacağı varsayımını esas almışlardı. Bunun için de ellerinden geleni artlarına koymadılar.
Siyasi kutuplaşma ile söylemsel marjinalizasyonun toplumda bulduğu karşılık, absürt adayların ön seçimleri kaybetmesi veya seçimleri orta yolcu isimlerin kazanması ile ortadan kaybolacak gibi değil. Bu ayrımcı, izolasyonist ve arogan siyasi söylemin popülist politikacıların aracı olması aslında ABD’nin gerilemesi tartışmalarını bambaşka bir yörüngeye çekmiş durumda.
ABD ve Rusya’nın Suriye krizindeki bundan sonraki tutumları savaşın ne kadar daha devam edeceği konusunda belirleyici olacaktır. Çünkü bölgesel ve yerel aktörlerin uzun süren iç savaşta birbirlerine üstünlük sağlayamadıkları görülmüş ve giderek artan bir şekilde Rusya ve ABD’nin meseleye dahil olmaları söz konusu olmuştur.
11 Eylül saldırılarının üzerinden tam on beş yıl geçti. Bu süre zarfında dünya 11 Eylül’dekinden çok daha büyük yıkımlarla, çok daha ağır krizlerle karşı karşıya kaldı. Özellikle İslam dünyasında devasa kayıplar verildi, şehirler tarumar edildi, milyonlarca insanın canı yandı, devletler çöktü, ülkeler bölündü.