Yunanistan'la İlişkiler

Başbakan Erdoğan'ın Yunan meslektaşı Papandreu'ya yazdığı mektup iki ülke ilişkilerinde yeni bir sayfa açmayı hedefliyor. Erdoğan mektubunda iki ülke arasındaki sorunların samimiyetle ele alınması ve çözüm yönünde ortak irade geliştirilmesi teklifini sunuyor. Bu girişim, Türkiye'nin komşularla sıfır problem ve maksimum işbirliği hedefleriyle uyum içinde.

Devamı

Milliyetçilik ve Dış Politika

Milliyetçi hareketler ironik olarak düşmanlar üreterek iç bütünlüğünü ve sürekliliğini bu düşmanlar üzerinden sağlar. Türkiye'de milliyetçi ideolojiyi benimseyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) bu gerilimleri yaşayan ve yansıtan bir oluşum. Öncelikle MHP ve Türk milliyetçiliği arasında tam bir örtüşme yaşanmaması, bu partinin siyasal reflekslerini sınırlamakta. MHP bazen Türk milliyetçiliğinin sınırlarını zorlayan Anadolu coğrafyası dışına taşan daha geniş bir Türk kimliği savunusu ile ortaya çıkarken, bazı durumlarda ülkenin sınırlarının çok ötesine ulaşan siyasal ve ekonomik etki alanını anlamakta zorlanıyor.

Devamı

George Mitchell ve Hillary Clinton'ın Türkiye ziyaretleri, ardından Obama'nın Türkiye'ye gelmesi, ilişkilerde daha yoğun işbirliğinin önünün açıldığı şeklinde yorumlanmakta. Türkiye özellikle son dönemlerde izlediği çok boyutlu ve kuşatıcı dış politika ile bölgesinde çeşitli sorunların çözümüne pozitif katkı sağlamayı başarmıştır.   

YUKARIDAKİ yazı başlığı uzun yıllar Türkiye’de bir yaftalama, kestirmeden analiz, tehdit ve sorumluluktan kurtulmaya kılıf olarak kullanıldı

ABANT Platformu’nun Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin başkenti Erbil’de düzenlediği ‘Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak’ adlı konferans bir ilke imza attı ve Türkiyeli Türk ve Kürt aydınlarla Iraklı Kürtleri bir araya getirdi

Yeni bir coğrafi tasavvura doğru

21. yüzyıla, küresel güç dengelerinin sorgulandığı bir evrede girdik. Kısa vadeli stratejik analizlerin ötesinde, insanlık tarihinin yürüyüşüne ilişkin yeni sorular soruluyor. Avrupa ve Batı-merkezci paradigmaya yöneltilen Batılı ve Batılı olmayan eleştiriler, yeni bir zaman ve mekan tasavvurunun doğum sancılarını işaret ediyor. 

Devamı

Tarih ve Reel-Politik Arasında Kafkas Ruleti ve Türkiye Ermenistan İlişkileri

RUSYA-Gürcistan savaşı, Kafkaslardaki stratejik dengelerin ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Kafkaslardaki kriz bir başka hususu daha teyid etti: Bugünkü küresel güç savaşları dünyanın en küçük ülkeleri, en küçük toprak parçaları ve aktörleri üzerinden yürüyor.

Devamı

2007 yılı içerisinde Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı sermaye 21.9 milyar dolara ulaştı. 2001 senesine kadar 1 milyar doları yakalayamamış olan yabancı sermaye girdisi, 2001-2003 arasını iniş çıkışlarla, 2003 sonrasını ise artan trendle geçirdi.

SETA PANEL Oturum Başkanı:     Taha Özhan      SETA Konuşmacılar:     Evgeni R. Radushev     Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü     İlhan Uzgel     Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi     Hakan Albayrak     Yenişafak Gazetesi Tarih: 26 Şubat 2008 Salı Saat: 16.00 Yer: SETA, Ankara

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün ABD ziyareti, iki ülke arasında son yıllarda gerilen ilişkilerin düzelmesinin bir işareti ve yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanıyor.

SETA PANEL Oturum Başkanı:     Doç. Dr. Talip Küçükcan     SETA Konuşmacılar:     Ragıp Duran     Gazeteci, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fak. Öğretim Üyesi     Prof. Dr. Edibe Sözen     AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı     Murat Yetkin     Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Tarih: 5 Nisan 2007 Perşembe Saat: 11.00 - 13.00 Yer: SETA, Ankara

Amerika’nın dış politika yapım sürecine etkide bulunan önemli düşünce kuruluşlarından Council on Foreign Relations’ın başkanı Richard N Haas, Foreign Affairs Dergisi’nin Kasım/Aralık 2006 tarihli sayısında “The New Middle East1” (Yeni Ortadoğu) başlıklı bir makale yayımladı. Haas, makalesinde Ortadoğu’da Soğuk Savaş sonrası şekillenen Amerikan hegemonyasının sona erdiğini ve bölgede yeni bir döneme girildiğini vurgulamakta. Savaşın mimarlarından Savunma Bakanı Donald Rumsfeld ara seçim hezimetinin ardından istifa etmek zorunda kaldı. Richard Perle, Eliot Cohen ve Kenneth Adelman gibi neo-conların önde gelen isimleri Irak konusunda mevcut politikanın bazı noktalarının yeniden gözden geçirilmesinin gerekebileceğini dile getirdiler2. 

Mavi miğferli, askeri elbiseli, Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika gibi dünyanın çatışma bölgelerinde daha çok insani yardım amaçlı çalıştıkları tahmin edilen değişik uluslara mensup askerlerden oluşmuş birlikler. Farklı bir yaklaşıma göre ise daima gizli gündemleri olan emperyalizmin sinsi taşeronları. Barışgücü denince ortalama insanın zihninde oluşan tablo bu yaklaşımların ötesine geçememektedir. Türkiye’de özellikle Güney Lübnan’a barış gücü askeri gönderilmesi tartışılırken barış gücünün tanımı, faaliyet alanları ve siyasi anlamı üzerinde tam bir kafa karışıklığı söz konusudur. Lübnan’a barış gücü askeri gönderilmesini savunanlar ve eleştirenler de duygusal ve siyasi tepkiler göstermektedirler.

BM Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 1701 no’lu karara göre Güney Lübnan’a 15000 barış gücü askeri konuşlandırılması öngörülmekte. Türkiye gündeminin son günlerdeki ana gündemi Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 no’lu kararı doğrultusunda Güney Lübnan’a asker gönderip göndermeyeceğidir. Cumhurbaşkanı Sezer, muhalefet ve köşe yazarlarının hemen hepsi bu konuda görüşlerini belirttiler.Kendi görev alanına girmeyen bazı konularda dahi zaman zaman görüş belirten Genelkurmay ise bu konudaki görüşünü henüz kamuoyuna aksettirmedi.

Bir siyaset adamının görüşlerinde, düşüncelerinde ya da hayat tarzında değişim emareleri göstermesi kamuoyunda iki farklı şekilde algılanır: Siyasetçinin taraftarları böyle bir değişimden memnun olmazken, muhalifleri her değişimin kendilerine yaklaşmak olduğunu varsayan narsist bir yanılsamayla sevinirler. Başbakan’ın yıllar içinde birkaç defa “değiştim” dedikten sonra, geçenlerde “değişmedim, değişmeyeceğim” demesi Türkiye’de bu iki farklı algılamaya dair vazıh örnekler sağladı.

Geçen yazıda kimlik meselesinin aynı zamanda bir varlık ve değer meselesi olduğunu söylemiştik. “Ben kimim?” sorusunu etnik temelde cevaplamanın, varlık ve değer sorularını gözardı etmek anlamına geldiğini ifade etmiştik. Modern milliyetçiliklerin etnik ve ulusal kimlikleri bir dünya görüşü olarak vaz etme gayreti, ‘yeni uluslar yaratma’ projesinin önemli bir parçası olarak hala devam ediyor. En geniş manada din ile milletin modern dönemde karşı karşıya gelmesi ve insanların bunlar arasında bir seçim yapmaya zorlanması, etno-seküler milliyetçiliğin tipik sonuçlarından biri. Türklük, Almanlık, Rusluk yahut Kürtlüğün müstakil dünya görüşleri olarak yeniden kurgulanması, yeni tarih mitlerinin üretilmesini de zorunlu kılıyor. Kimlik siyaseti, bu sürecin en sancılı neticelerinden biri.  

SETA PANEL Oturum Başkanı:     Dr. İbrahim Kalın      SETA Konuşmacılar:     Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne     Gazi Üniversitesi; Başlık: "Türkiye'de Üç Milliyetçilik: Ankara, Diyarbakır ve İstanbul"     Doç. Dr. Mesut Yeğen     ODTÜ, Başlık: “Türk Milliyetçiliğinin Kürt Meselesini Algılama Biçimleri”     Dr. Abdülhamit Kırmızı     SETA, Başlık: “Türkiye’de Milliyetçiliğin Yeni Halleri” Tarih: 19 Nisan 2006 Çarşamba Saat: 18.00 - 20.00 Yer: SETA, Ankara