Seçim Ertesi Senaryoları

Yarın yapılacak 31 Mart yerel seçimlerinin birlik, beraberlik, barış ve güven içerisinde gerçekleşmesini diliyorum. Milli iradenin bir kez daha sandığa yansıması ile belediye başkanlarımızı ve muhtarlarımızı seçeceğiz. Hiçbir seçimin önemsiz olmadığı ülkemizde 1 Nisan sabahı "yeni dönem siyasetinin nasıl şekilleneceği" üzerine tartışmaların içinde bulacağız kendimizi. Yani yoğun bir "seçim ertesi" gündemi bizi bekliyor. Dört yıl daha seçimsiz bir dönem geçirecek olmamız sakin ve düşük tempolu bir siyasete tanık olacağımız anlamına gelmiyor. Uluslararası sistemdeki kaos ve rekabetin giderek arttığı bir dünyada savaştan teröre, ticaret yollarından yeni konumlanmalara kadar birçok dış politika konusunu konuşacağız.

Devamı
Seçim Ertesi Senaryoları
AB den Bosna Hersek ile Müzakerelere Yeşil Işık

AB’den Bosna Hersek ile Müzakerelere Yeşil Işık

21 Mart’ta yapılan zirvede Avrupa Birliği (AB) Konseyi, Bosna Hersek ile üyelik müzakerelerine başlanmasına yönelik karar aldı. 12 Mart’ta Avrupa Komisyonu’nun bu yönde aldığı tavsiye kararının ardından Konseyin de bu kararı alması bekleniyordu. AB’nin son iki yıldır güçlenen genişleme perspektifini ortaya koyan bu kararın ardından müzakere takvimi ise Bosna Hersek’in atacağı reform adımlarına göre belirlenecek.

Devamı

NATO Dışişleri Bakanları bu hafta Brüksel'de bir araya gelerek ittifakın öncelikleri ve hedefleri doğrultusunda ne tür adımların atılması gerektiğini ve daha önce alınan kararların uygulamadaki etkinliğini görüştü. Toplantının ana gündemi ittifakın savunma durumu, Ukrayna'ya yapılan yardımların geleceği, Balkanlar'daki istikrar ve İsveç'in üyelik başvurusu olarak ifade edilebilir. Bu anlamda yıl içinde gerçekleştirilen Vilnius Zirvesi'nde alınan kararlar doğrultusunda Ukrayna ile olan ilişkilerin derinleştiği görülürken, Balkanlar'da geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan gerginliklerin de ittifakın kararlılığı bakımından bir test niteliğinde olduğu anlaşılıyor.

Türkiye'nin reaksiyoner bir dış ve güvenlik politikasından aktif ve aksiyon alan bir dış ve güvenlik politikasına geçmesi tecrübelerle ve tedrici bir şekilde gerçekleşti.

Türkiye halen Balkanlarda karşılıklı ekonomik çıkarlar, güvenlik iş birliği ve sosyal kalkınma gibi konuları merkeze alarak Balkan devlet ve toplumlarının tamamıyla çok yönlü, uzun soluklu ve samimi ilişkiler kurma ilkesiyle hareket ediyor. Siyasi ilişkilerde istikrarın korunmasına öncelik verirken ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda mevcut ilişkileri daha da derinleştirmenin yollarını arıyor.

Türkiye Soğuk Savaş sonrasında NATO gibi geleneksel ittifak ilişkileri içinde daha iddialı bir rol oynama arzusunu gösterirken, bir yandan da müttefiklerini çeşitlendirme yoluna gitmiştir. Bu sayede daha otonom bir dış ve güvenlik politikası yürütülmesi amaçlanmıştır. Bu anlamda Türkiye; ilgi, çıkar ve sorumluluk sahalarında çeşitli devletlerle güçlü siyasi, askeri ve ekonomik ilişkiler geliştirmiştir.

Kriter'in Kasım Sayısı Çıktı: Cumhuriyetimizin 100. Yılı | Zafer, Değişim, Yükseliş

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 84. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı
Kriter'in Kasım Sayısı Çıktı Cumhuriyetimizin 100 Yılı Zafer Değişim Yükseliş
Azerbaycan da YTB ve Türkiye Mezunları

Azerbaycan’da YTB ve Türkiye Mezunları

Azerbaycan'ın 19 Eylül'de gerçekleştirdiği terörle mücadele operasyonundan sonra Karabağ'daki devlet otoritesini tamamıyla tesis etmesi ülkede yeni bir zafer havasının oluşmasına neden oldu. Kısa adı YTB olan Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı'nın 29 Eylül-1 Ekim tarihlerinde Bakü'de gerçekleştirdiği etkinlik ise tam da bu zafer havasının üstüne geldi.

Devamı

Kültürel ve coğrafi bir kavram olan Türk Dünyası büyük ve kadim bir coğrafyanın adıdır. Literatürde yıllardan beri kullanılan bu kavram ilk kez Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesinde resmi olarak kullanılmıştır. Coğrafi olarak Türk Dünyası, Orta Asya'dan Anadolu, Kafkasya'dan Rusya-Sibirya'ya, Orta Doğu'dan İran ve Balkanlara, kısaca "Adriyatik'ten Çin seddine" kadar uzanan bir coğrafi bölgeyi tanımlar. Asya ile Avrupa kıtasında yer alan bu coğrafya aynı zamanda Doğu-Batı arasındaki ticaretin geçiş güzergâhında yer alarak dünyanın jeopolitik kalbinde yer alan mümtaz bir bölgedir. 300 milyonluk nüfusu, 1,6 trilyon dolarlık milli geliri, 1 milyar doları aşan dış ticaret hacmine sahip olan büyük bir ekonomik güce sahiptir. Türk Dünyası kavramı sadece bağımsız Türk Devletlerini değil aynı zamanda özerk cumhuriyetleri ve farklı ülkelerde yaşayan Türk topluluklarını da içine almaktadır. O nedenle bu durumu da dikkate alındığında belirtilen ekonomik rakamların daha yukarı seviyede olduğunu söylemek mümkündür. 5 asıl üye 3 yedek üyesi bulunan ve Türk Dünyasının somut iradesinin teşekkülü olan Türk Devletleri Teşkilatına ilişkin IMF verilerine göre temel sosyo-ekonomik büyüklükleri şöyledir:

İnsanoğlunun esas ve en büyük düşmanı içerde kendi nefsi (emmaresi) ve dışarda iblis, ancak ne hikmetse insan şu veya bu bakımdan başka bir insanı yabancı belleyip üstüne bir de düşmanlık yapabiliyor. Bu nedenle "yabancı düşmanlığı" gibi bir kavram ve olay ile karşı karşıya kalıyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen pazar günü Macaristan'daydı. Türk cumhuriyetleri, Balkanlar ve Katar devlet başkanlarının da katılımıyla Macar devletinin kuruluş yıldönümü muhteşem hava fişek gösterileriyle kutlandı. Dönüş uçağında Erdoğan'ın, aralarında olduğum gazetecilere verdiği mülakatta Türk-Macar ilişkileri için "geliştirilmiş stratejik ortaklığımız" tabirini kullanması dikkat çekti.

KEİ, farklı ekonomik dinamiklere, renkli bir potansiyele ve ihtiyaçlara sahip bölge ülkeleri için yeni ekonomik oluşum ve kazan-kazan fırsatları öne çıkaran, üye ülkelerin karşılıklı faydasını gözeten bir iş birliği örgütü. Ancak, Karadeniz’in yeniden bir barış, istikrar ve refah havzası haline gelmesi hedefi yeni dönemde Türkiye’nin atacağı proaktif hamlelere bağlı.

Türkiye gibi stratejik otonomiye sahip olduğunu gösteren ülkeler daha değerli hale geliyor. Türkiye ile birlikte çalışmanın cazibesi hem küresel güçler hem de çevremizdeki bölgelerdeki ülkeler nezdinde artıyor.

Erdoğan'ın yirmi yıllık diplomasi tecrübesi ve Türkiye'nin son yıllarda sert ve yumuşak güç anlamında inşa ettiği kapasite çok değerli.

Bu analizde 2 Nisan’da düzenlenen son genel seçimin ardından Bulgaristan’da ortaya çıkan siyasi durum değerlendirilmekte, hükümet ihtimalleri tartışılmakta ve krizin devam etmesinin doğuracağı sonuçlar hakkında öngörülerde bulunulmaktadır.

İstanbul, Türkiye’nin küresel bir markası olarak güç kazanıyor. Özellikle ulaşım imkânlarının gelişmesi ve kamu yatırımlarıyla gelişen şehir milyonlarca kişinin hareket halinde olmasını sağlıyor.

Karadağ’da cumhurbaşkanlığını kaybeden Milo Đukanović otuz yıldır ülkesinde nasıl bir siyaset izledi? Cumhurbaşkanı seçimi nasıl bir ortamda gerçekleşti? Đukanović’in gidişi Karadağ’a istikrar getirebilir mi?

Avrupa’nın ve beraberinde dünyanın ciddi bir enerji krizi ile karşı karşıya olduğu bir dönemde gerçekleştirilen bu zirve Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşı ve tahıl koridoru anlaşmasında olduğu gibi ilgili tarafları bir araya getirme ve müzakere masasında birleştirme iradesini ortaya koyması açısından oldukça önemlidir.

Saldırı PYD tarafından Haseke ve Münbiç'te planlandı, İstanbul'da siviller hedef alınarak gerçekleştirildi. PKK veya PYD saldırıyı üstlenmeyerek Batının 'göreceli teessüfünü' önlemek istese de tescil edilmesi gereken belli: PYD bir uluslararası terör örgütüdür! KCK çatısı altında PKK ile PYD aynı örgütlerdir.

Bulgaristan, 2 yılı aşkın süredir protestolar, geçici hükümetler ve yinelenen seçimler girdabının içinde sürükleniyor.

ABD'nin İran ve Venezüela'ya uyguladığı yaptırımlar en fazla halkları etkilemektedir. Rusya yaptırımları ise savaşı durdurmazken yönetim ve halk üzerinde baskı oluşturmuştur.