Rapor: Türkiye’nin S/İHA Endüstrisi Üzerine Tartışmalar

Bu rapor Türkiye’nin S/İHA endüstrisine dair tartışmaları seçkin uzmanların yorum ve değerlendirmeleri üzerinden masaya yatırmaktadır.

Devamı
Rapor Türkiye nin S İHA Endüstrisi Üzerine Tartışmalar
Seçime Giderken Karşılaştırmalı Siyasi Bilanço

Seçime Giderken Karşılaştırmalı Siyasi Bilanço

Hem iktidar hem muhalefet açısından 2023 seçimleri çok kritik. Son dört yıllık süreçte seçim gündemi sürekli tedavülde olduğu için seçim sonuçları ile ilgili her hafta tahminler güncellendi.

Devamı

Kurtuluş savaşındaki Yunan algısına rağmen Türk kamuoyu yakın zamana kadar Yunanistan'ı ciddi bir tehdit olarak görmezdi.

Avrupa'nın bu kışı nasıl geçireceği ve liderlerin bundan çıkaracağı dersler netleşmedikçe Batı, Putin'in istediği büyük pazarlığa yanaşmayacak.

Batı ile ilişkileri toparlamanın sağlıklı ve kalıcı yolu, Türkiye'nin yeni gerçekliğinin kabullenilmesinden geçer.

Son iki gününde olduğumuz 2022'nin en belirleyici olayı tartışmasız 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'yı işgalidir...

Dış Politikada Türkiye Yüzyılı ve Afrika

Türkiye Yüzyılı vizyonunda hedeflerden biri tam bağımsız dış politika. Küresel sistemin dönüşümünün sürekli olarak hissedildiği ortamda bu hedefe ulaşmak için kriz ortamlarından sıyrılmak oldukça elzem. Suriye, Doğu Akdeniz, Ege, Libya, Karabağ, Ukrayna gibi Türkiye'nin ulusal çıkarlarını doğrudan etkileme potansiyeline sahip coğrafyaların yanı sıra Etiyopya, Somali ve Sahel bölgesi gibi coğrafyalarda meydana gelen güvenlik sorunları ve krizlerin Türkiye'nin Afrika'daki kazanımlarını etkileme riskini de ortaya çıkarması söz konusu. Dış politikada mevcut güvenlik riskleri bağlamında Türkiye'nin Milli Teknoloji Hamlesi kapsamında teknolojik yatırımları, geliştirmiş olduğu savunma sanayii ürünleri ve güvenlik ve barışa yönelik uzun yıllardır elde ettiği tecrübeler hem iç hem de dış güvenlik mimarisini şekillendiriyor. Dolayısıyla Afrika'da çeyrek yüzyıla yakın süredir inşa edilen ortaklıklar sonucunda elde edilen karşılıklı kazanımların korunması ve devlet kurumlarının ve STK'ların gösterdiği yoğun çabaların heba olmaması için Afrika'da barış, güvenlik ve istikrar ortamının sağlanması/korunması son derece önemli. Nitekim son 20 yılda Türkiye'nin kıta ile toplam dış ticaret hacmi 40 milyar dolar seviyesine ulaşmış durumda. Bu rakam 2003'te 5 milyar dolar seviyesindeydi. Dolayısıyla Afrika ile ilişkiler Türkiye'de barışın, istikbalin, sürdürülebilirliğin, kalkınmanın, istikrarın, değerlerin, huzurun, başarının ve iletişimin yüzyılı bağlamında kendisine yer buluyor. Afrika'da stratejik ve özerk politikalar izleyen Türkiye'nin sadece rekor seviyeye ulaşan dış ticaret hacminin korumaya yönelik dahi olsa kıta ülkeleri ile karşılıklı ekonomik ve ticari çıkarlarını koruma amacıyla hareket etmesi önceliği olmalı. Buna yönelik olarak kıtanın çeşitli bölgelerinde Türkiye'ye karşı meydan okumaların yanı sıra Afrika ülkeleri içinde terörizm, iç çatışmalar ve darbeler nedeniyle zorluklarla karşılaşılabilmekte. Bu durumlar Türkiye'nin kıta ülkelerine yönelik yatırımlarını, bu yatırımların güvenliklerini ve ülkelerin kalkınmalarını olumsuz etkileme potansiyeline sahip. Dolayısıyla hem "Türkiye Yüzyılı" hem de "Afrika Yüzyılı"nda birlikte yürünen bu uzun yolda Afrika'da daha güvenilir, istikrarlı, huzurlu ve barışçıl bir ortamın oluşması son derece önemli. "Afrika Yüzyılı", Türkiye Yüzyılı 21. yüzyılda küresel sistemde Afrika, önemli bir ekonomik, siyasi ve sosyal oyuncu olma potansiyeline sahip. Bu nedenle 21. yüzyılın aynı zamanda "Afrika Yüzyılı" olarak tanımlanması söz konusu olabilmekte. Artan nüfusu, kentleşme oranı ve teknolojik ilerleme gibi faktörlerin etkisiyle Afrika'nın önümüzdeki yıllarda önemli ekonomik büyüme ve gelişme potansiyeline sahip olduğuna inanılıyor. Dolayısıyla bu durum Afrika'nın küresel ekonomide ve siyaset sahnesinde önemli bir yere gelmesine yol açabilecek potansiyeli barındırıyor. Hâlihazırda 1,2 milyar olan nüfusunun 2050'de iki katına çıkması beklenen Afrika dünyanın en genç kıtası konumunda. Genç ve artan nüfus, aynı zamanda potansiyel iş gücü ve talep kaynağı olarak görülmekte. Kıta nüfusunun hızlı kentleşmesi, Afrika ekonomisinin büyümesine ve dinamik şehirlerin ortaya çıkmasını mümkün kılıyor. Tam olarak istenen seviyeye gelmese de ekonomik büyüme ve gelişmeye yönelik internet ve teknoloji kullanımının artması da Afrika Yüzyılı içinde yardımcı faktör olarak yer alıyor. Ancak bu gelişmelere ek olarak "Afrika Yüzyılı"nın garanti edilmediği de bir gerçek. Afrika'da çatışma, az gelişmişlik, yoksulluk ve siyasi istikrar gibi üstesinden gelinmesi gereken önemli zorlukların olduğu da aşikâr. Nitekim zorlukların aşılmasına yönelik olarak Türkiye-Afrika ortaklığı çeşitli alanlarda her geçen gün giderek derinleşiyor. Türkiye, Afrika'nın; Afrika da Türkiye'nin potansiyelinin farkında olarak çeşitli alanlarda iş birliklerini konsolide ediyor. Bu minvalde Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 8 Ocak'ta Güney Afrika, Zimbabve ve Ruanda'yı kapsayan beş günlük Afrika turu gerçekleşti. İlişkileri ileri bir seviyeye taşıma konusunu mümkün kılan bu ziyaretlerle Türkiye'nin Afrika'nın dört bir yanında üst düzey devlet yetkilileriyle sahada oldukları dikkat çekici boyutlara ulaşmış durumda. Öte yandan Türkiye, Afrika'yı tek bir bütün halinde görmeyip kıtadaki her ülkeye ve bölgeye yönelik farklı dinamikleri dikkate alarak ilişkiler inşa ediyor. Çavuşoğlu'nun bu üç ülkeye gerçekleştirdiği ziyaretlerle Türkiye'nin kıtadaki temel amacının ticareti ve iş birliği fırsatlarını artırmak olduğu teyit edildi. Nitekim Güney Afrika ile 2021'de 2 milyar dolar olan ticaret hacminin 2022'de rekor kırarak 3 milyar dolara ulaşması; Ruanda ile 33 milyon dolar ticaret hacminden 180 milyon dolarlık hacme ulaşılması Türkiye'nin Afrika'daki amacını anlamaya yönelik bir örnek niteliğinde. Ancak unutulmaması gereken konu ticaret hacmi her ne kadar artan ivmede de olsa tatmin edici seviyeye henüz ulaşmış durumda değil. Afrika ülkeleri ve Türkiye, potansiyellerinin farkında olarak yeni hedefler belirleyerek ticareti daha çok geliştirmek amacında. Ancak bu durumun olmazsa olmaz boyutunu karşılıklı güven oluşturuyor. Nitekim ülkelerin karşılıklı olarak birbirine güvenleri iş birliği fırsatlarının artan ivmede devam etmesini mümkün kılıyor. Afrika ile Birlikte Yürümek Türkiye Yüzyılı'nda dış, güvenlik ve savunma politikalarının ilkelerinin bir yansıması olarak Çavuşoğlu'nun Afrika turunun küresel ve bölgesel krizlere yönelik fikir alışverişlerinde bulunmasına da olanak sağladığı görülüyor. Nitekim Etiyopya'daki gelişmelerle birlikte Ukrayna Krizi ve buna bağlı olarak tahıl anlaşmasının ziyaret gündeminde olması dikkatleri çekti. Kasım 2022'de Etiyopya hükümeti ile TPLF arasında Güney Afrika'da barış görüşmeleri başlamıştı. Güney Afrika'nın Afrika Birliği kapsamında üstlendiği bu önemli rol sonucunda imzalanan ateşkes sonucunda alınan kararların uygulanmaya devam ettiği görülüyor. TPLF'nin ağır silahlarını hükümete teslim etmesi Etiyopya'da silahsızlanma, demobilizasyon/terhis ve yeniden entegrasyon sürecinin sürdüğünün önemli bir göstergesi. Etiyopya'da istikrarın sağlanması Türkiye açısından oldukça önemli. Zira Etiyopya'da en fazla yatırımı bulunan ikinci yabancı ülke Türkiye olarak öne çıkıyor. Öte yandan Türkiye'nin küresel sorunların çözümüne yönelik üstlendiği kritik roller Afrika'da olumlu karşılık buluyor. Nitekim Afrika ülkeleri genelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere Türk diplomasisine yönelik büyük bir güven ve kadirşinaslık söz konusu. Zira Ukrayna Krizi'nin Afrika'ya yönelik en önemli etkisi olan tahıl sorununun Türk hariciyesinin başarılı girişimi sayesinde çözüme kavuştu. Bu bağlamda Mart ayında "Barış ve Düzen için Etkin Diplomasi" temasıyla üçüncüsü gerçekleşecek olan Antalya Diplomasi Forumu'nun diplomasi trafiğine, küresel ve bölgesel krizlerin barışçıl çözümüne yönelik olanak sağlaması, Afrika ülkeleri ve kıta sorunlarında Türkiye'nin kolaylaştırıcı rol üstlenmesine yönelik fırsatlar sunması da beklentiler arasında yer alıyor. Sözün özü Çavuşoğlu'nun da Afrika turunda vurguladığı "Yol uzunsa birlikte yürümelisin" Afrika atasözüne atıfla Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelecek projeksiyonunda uzun vadeli iş birliği imkânlarının gelişerek devam etmesi en büyük beklentiler arasında olduğu söylenebilir. [Sabah, 14 Ocak 2023]

Devamı
Dış Politikada Türkiye Yüzyılı ve Afrika
İsveç teki Alçaklık Batı ve Türkiye nin Yeri

İsveç’teki Alçaklık, Batı ve Türkiye’nin Yeri

Danimarkalı aşırı sağcı siyasetçi Paludan'ın Kur'an-ı Kerim yakma alçaklığı çok yönlü bir "İslam karşıtlığı, Batı ve Türkiye" tartışması başlattı. Öncelikle İsveç devleti, Stockholm'deki Türk büyükelçiliği yakınında gerçekleştirilen bu nefret suçuna BM ve Avrupa Konseyi Sözleşmeleri'ne aykırı olarak izin vermiştir. Özgürlükler ve demokrasi ile ilgisi olmayan bu tavır Avrupa'da son yıllarda ana akım siyaseti dönüştüren İslam karşıtlığını teşvik etmektedir.

Devamı

Türk Dış Politikasının Yüzyılı Konferansı SETA Vakfı'nda yapıldı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ın ve SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’ın açılış ve takdim konuşmalarını yaptığı konferansa birçok akademisyen katılımcı olarak yer aldı.

5. nesil savaş uçağı üreten 5 ülkeden biri olduk.

SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran, "Büyük Türkiye zaferi, bütün toplumsal kesimleri kucaklayarak, harekete geçirerek ortaya çıkarılacak olan başarının, yepyeni bir kalkınma hamlesinin adıdır." dedi.

Cumhurbaşkanının Göreve Başlama Törenindeki katılımcılar, Türk dış politikasının çok bölgeli yapısını ve birçok küresel meseleye aynı anda odaklanabildiğini göstermektedir. Latin Amerika, Afrika, Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avrupa Türkiye’nin son 21 yılda inşa ettiği küresel diplomasi ağının sahici olduğunu işaret ediyor.

Ankara, kutuplaşmacı blok siyasetine, ticaret savaşlarına veya yeni soğuk savaşlara karşı çıkıyor.

Türkiye'nin yeni siyasi bilincinin gelecek nesillere aktarılmasında 15 Temmuz destanının istisnai yeri var.

Bu seyahatin ekonomiden daha fazlasına karşılık geldiği ve Türkiye- Körfez ilişkilerinde yeni bir döneme geçişin işareti olduğu söylenebilir.

Bahar Kalkanı Harekatı'nın 5 Mart (2020) Mutabakatı ile neticelenmesinin ardından Suriye sahasında herhangi bir toprak değişimi yaşanmadı. Sahanın yanı sıra diplomaside de henüz belirgin bir değişim olmasa da Türkiye ile rejim arasında 'normalleşme' olarak anılan bir süreç işletildi. Özellikle Türkiye'deki seçimler öncesinde bir anlamda hızlandırılan diplomasi trafiğinden bugüne değin somut bir gelişme çıkmadı. Geçtiğimiz hafta Beşar Esed'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "Bizim amacımız Suriye topraklarından çekilmeleri, Erdoğan'ın amacı ise Türkiye'nin Suriye'deki işgalini meşrulaştırmak, bu nedenle Erdoğan'ın koşulları altında, bir görüşme yapılamaz, ben ve Erdoğan neden buluşalım? Meşrubat içmek için mi?" açıklamaları 'normalleşme' sürecine dair soru işaretlerini artırdı. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler'in son açıklamalarına bakıldığında ise Türkiye'nin görüşmelere hala bir şans vermek istediği görülüyor. Bu nedenle istikamet, uzlaşmacı bir tavırdan yana görünüyor.

SETA Akademi Direktörü Ferhat Pirinççi, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Birinci Sayfa programında, Ermenistan ve Azerbaycan arasındaki gerilim ve Rusya’nın bu gerilime yaklaşımı üzerine değerlendirmelerde bulundu.

İlki Mart 2018'de Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen "Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantısı'nın beşincisi 14 Temmuz 2023 tarihinde Tacikistan'ın ev sahipliğinde Duşanbe'de gerçekleştirildi. Bu toplantıda dikkat çeken bir husus da Azerbaycan Cumhurbaşkanı sayın İlham Aliyev'in onur konuğu olarak davet edilmesi oldu. Yine bu toplantıda yaşanan bir ilk de toplantı öncesi üye ülkelerin ulaştırma bakanlarının bir araya gelmesiydi. Ulaştırma Bakanların toplantısının gündem konusu ise Orta Asya ülkeleri arasında ulaştırma ve lojistik konusunda gerekli uyumlaştırmasını sağlanması ve Aral gölünün durumu oluşturdu. Böylece Orta Asya Devlet Başkanları İstişare Toplantısı giderek daha kurumsal bir yapıya dönüştüğünü söylemek mümkündür.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Mustafa Caner, Bengü Türk ekranlarında yayınlanan Hariciye programında, İran'ın Azerbaycan - Ermenistan geriliminde İran'ın aldığı pozisyonu değerlendirdi.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Ferhat Pirinççi, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Satırbaşı Programında, Azerbaycan’ın Karabağ’da başlattığı antiterör operasyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle dün Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru Hattı temel atma ve üretim onarım askeri kompleksi açılış törenleri için Nahçıvan'daydık. Biz yola çıkarken Ermenistan Başbakanı Paşinyan'a suikast yapacakları suçlamasıyla 8 Ermeni üst düzey subayın tutuklandığı haberi medyaya yansımıştı. Nahçıvan'da Yüksek (Âli) Meclis'teki törenden hemen sonra Erdoğan- Aliyev baş başa görüşmesi vardı. Bu görüşmeye geçerken Cumhurbaşkanı Erdoğan aralarında olduğum Türk gazetecileri Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev'e sundu.