Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci

SETA panelinde, 4 Mart 2010 tarihinde ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu’nun karar tasarısı sonrası Türkiye-Ermenistan normalleşme süreci masaya yatırıldı. SETA PANEL Oturum Başkanı: Taha Özhan, SETA Konuşmacılar: Bülent Aras, İTÜ Nasuhi Güngör, Star Gazetesi Tarih: 9 Mart 2010, Salı Saat: 16.00 – 18.00 Yer: SETA, Ankara

Devamı
Türkiye-Ermenistan Normalleşme Süreci

Ermenistan'la Normalleşme

Ermenistan'la normalleşme konusunun yeniden tutarlı bir çerçevede ele alınması için mevcut toz duman bulutunu dağıtmak ve popüler bazı yanılgıları düzeltmek gerekiyor. Öncelikle yapılması gereken, soykırım kararları konusunu doğru bir düzlemde konuşmak. Konuya soykırım kararlarına evet ya da hayır denmesi, kararların geçmesinin başarısızlık olarak değerlendirilmesi bakış açısı hâkim. Ancak sorun kararların geçmesi ya da reddinden bağımsız olarak, soykırımla ilgili parlamentoların karar mercii olarak kabul edilmesinden kaynaklanıyor. Bu anlamsız kurgu seçim arifesinde parlamentoların oy kaygısıyla kararı geçirmelerine yol açıyor. Sonuç ne olursa olsun soykırım konusunu gündemine alan parlamentoya bu etik çerçeveden tepki gösterilebilir.

Devamı

Türk dış politikasında Mayıs 2010 ile yeni bir dönem başladı. Ahmet Davutoğlu’nun Dışişleri bakanı olmasıyla birlikte dış politika ve iç politika arasında yeni bir denge kuruldu. Dış politika içerideki kısır çekişmelerin prangasından kurtularak, hareket alanını genişletti. Dış politika yapıcılar Türkiye’nin son on yıldaki müspet gelişmelerinden aldığı enerjiyi, pozitif bir gerilimle mücavir bölgelerle entegrasyon ve barış çabaları şeklinde dışarıya yansıtıyor. Türkiye’nin dış politika hamleleri komşularla sorunların çözümüne, bölgenin güvenliği ve istikrarına ve ülkenin uluslararası prestijinin artmasına katkıda bulunuyor.

ERMENİSTAN’LA futbol diplomasisi ile gündeme gelen açılım süreci, diplomatik ilişkilerin kurulmasını ve ikili ilişkilerin güçlendirilmesini öngören normalleşme protokolü üzerinde uzlaşmaya varılması ile devam ediyor. Her iki ülke kamuoyunda tartışmalara ve eleştirilere neden olan protokoller, Ekim ayı ortası itibarıyla iki ülkenin parlamentolarında onaylanmak için gündeme alınacak. İki ülke ilişkileri bugüne kadar korku, nefret, mağduriyet ve ihanet söylemlerinin ağır bastığı negatif bir duygusallıkla şekillendi. Birbirine taban tabana zıt ve karşılıklı suçlamalara dayanan bu duygusal söylemler, ortak bir iletişim dilinin oluşmasını engelliyordu. Ortak tarih komisyonu kurulması, sınırların tanınması ve açılması ve diplomatik ilişkilerin tesisi gibi daha somut konuların müzakere edilmeye başlanması, taraflar arasında ortak bir dilin oluşabilmesine kapı araladı.

İran'da sayıları 50 milyona yaklaşan seçmenin tahminlere göre yarısı 12 Haziran'da yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidecek. Seçimin ilk aşamasında adaylar kullanılan oyun yüzde 50'sini alamazsa, en yüksek oyu alan iki aday ikinci turda yarışıyor. İran'da seçmenler kaydedilmiyor ve isteyen istediği yerde oy kullanabiliyor. Sokaklara kurulan masalarda ya da gezici seyyar sandıklarda oy kullanmak mümkün. Anayasayı Koruma Konseyi çok sayıda aday arasından dördünün seçime katılmasına izin verdi. İran'da aday olmak serbest, ancak yarışa katılmak konseyin onayına bağlı. Adaylara devlet kontrolündeki televizyon ve radyolarda propaganda olanağı tanınıyor. Seçimlerle ilgili en renkli tartışmalar gazeteler ve internet medyasında yer alıyor. 1990'lı yıllardan itibaren İran'da muhafazakâr, merkez ve reformist olmak üzere üç siyasi eğilim dikkat çekiyor.

Washington 36 ülkeden devlet başkanı, 10 ülkeden delegasyon düzeyinde katılım ile II. Dünya savaşından bu yana yapılan en üst düzey toplantıya ev sahipliği yaptı. Nükleer güvenlik zirvesinin resmi konu başlığının dışındaki en ateşli konusu İran’dı. İran ise Washington zirvesine alternatif ama oldukça naif başka bir toplantıyı, ‘Herkese Nükleer Enerji, Hiç Kimseye Nükleer Silah’ zirvesini 17-18 Nisan’da düzenliyor. Nükleer tartışmalar üzerinden gerilimin yükselmesinin asıl sebebi ABD’nin BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yönelik bir yaptırım planını hayata geçirmek istemesi.

ABD'nin Libya'daki "İnsani" Kaygıları

Irak ve Afganistan örnekleri, ABD müdahalelerinin yarattığı yeni kaosların bedelini yine o halkların ödediğini gösteriyor. 

Devamı
ABD'nin Libya'daki quot İnsani quot Kaygıları

7 Şubat'ı Hariçten Okumak

Türkiye'nin aktif dış politikası, iç politika gelişmelerini sadece iç dinamiklerle sınırlayan analizleri yetersiz kılmıştır.

Devamı

Orta Asya Cumhuriyetleri ve Azerbaycan'da Arap Baharı'nın başlamasının üzerinden 18 aya yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen kayda değer bir gelişme veya hareketlenme yaşanmadı.

İstanbul "One minute" krizinin yaşandığı Davos'a alternatif olacak zirve düzenleyecek. Toplantıya dünya liderleri ve akademisyenler katılacak.

SETA tarafından yayımlanan Insight Turkey dergisi tarafından düzenlenen panelde “Bölgesel ve Küresel Enerji Güvenliği ve Türkiye'nin Rolü” konuşuldu.

SETA bünyesinde yayımlanan Arapça akademik dergi Ru'ye Turkiyye'nin 5. sayısı okurlarla buluştu.

Erdoğan, Davutoğlu ve Fidan kendi işlerini yaparken kendilerine dayatılan parantezleri aştıkları için hedef seçiliyor. Bu sebepten yapılan operasyonlar Türkiye kamuoyu nezdinde ters tepiyor.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 18 Ekim'de 1 Ocak itibariyle üyelik süreleri sona erecek Azerbaycan, Guatemala, Fas, Pakistan ve Togo'nun yerine görev yapacak 5 ülke için oylamaya gitti ve oylama sonucunda Nijerya, Çad, Suudi Arabistan, Litvanya ve Şili BM Güvenlik Konseyi'nin iki yıllık geçici üyeliğine seçildi. Fakat BM tarihinde bir ilk yaşandı ve Suudi Arabistan, barış ve istikrarı sağlamada yetersiz kaldığı eleştirisiyle BMGK üyeliğini (henüz resmi bir adım atılmasa da) reddetti. Suudi Arabistan'ın, tarihinde ilk kez elde ettiği ve BM'nin yaptırım gücüne sahip tek siyasi organı olan Güvenlik Konseyi geçici üyeliğini neden reddettiği ise çelişkili cevaplar içeriyor.

Üst Düzey İşbirliği Konseyi,Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri hep söylenen çok boyutlu ortaklık seviyesine yükseltmek için çok faydalı bir platform görevi görüyor.

Küresel ticaret ve finans akışlarına açık kalarak büyüme ve kalkınma hedeflerini gerçekleştirmeye odaklanan serbest piyasa ekonomilerinde güçlü gelecek vizyonunu inşa eden iki kurucu kavram, “istikrar” ve “öngörülebilirlik”tir.

Yüksek faiz dolayısıyla yıllarca orta gelir tuzağında patinaj yapan ülke mi ya da düşük faiz ile yüksek büyüme oranlarını gerçekleştirerek orta gelir tuzağından çıkmış bir ülke mi olacağız?

Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri olan enerji ihtiyacının son 10 yılda gerçekleşen büyüme oranlarının sonucu olarak artması, Türkiye'nin enerji faturasını da artırdı.

Enerji Borsası'nın kurulumu ile Enerji Borsası ve elektrik piyasasında oluşacak referans fiyat uygulamasının yerli ve yabancı yatırımcıların karar verme sürecini hızlandırması öngörülmektedir.

Yeni düzenin ana belirleyeni olarak görülen etnisite ve mezhep unsurları, İran'ı yakından ilgilendirmekte ve onu durumdan etkilenebilecek ilk devletler arasına sokmaktadır.