Aslında Kimin Ekseni Değişti?

Bölgenin yeniden barışa ve istikrara kavuşması IŞİD'in ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacak mı? Yoksa bölge için IŞİD'in ortaya çıkmasından önceki, yani Esad'ın varil bombaları ve SCUD füzeleriyle şehirlere saldırdığı durum mu uygun görülüyor?

Devamı
Aslında Kimin Ekseni Değişti
Kemalistlerin Bozulan Kimyası

Kemalistlerin Bozulan Kimyası

Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti'nin sadece resmi ideolojisi olarak değil, modernlik projesi olarak da işlev görür. “Beyaz Türkler”in, “endişeli modernler”in, “modernist Türkler”in yaşam rehberine, doğru-yanlış cetveline dönüşür.

Devamı

ABD dış politikasında mevcut uluslararası krizlerde kimin, neyi, ne sebeple ve neye hizmet için söylediği veya yaptığı henüz açık olmamakla birlikte ortaya çıkan karmaşanın belirli bir stratejinin parçası olmadığı belli gibi.

Muhittin Ataman, Özgür Suriye Ordusu'nun bir taraftan Esed Rejimi ile diğer taraftan ise IŞİD ile savaşmak zorunda kaldığını ve bu durumun Esed'e işlevsellik kazandırdığını belirtti.

Uluslararası alanda, medya manipülasyonlarıyla ortaya çıkan ana eğilimleri siyasal gerçekliğin ta kendisi olarak değerlendirmek ciddi hesap hatalarına yol açabilir.

ABD Esed'li çözüm için bir adım atsa, Beşşar Obama'ya koşa koşa gelecek. Ağzında PYD'lilerinkine benzer “birruh biddem nefdike ya Obama” sloganlarıyla.

Kobani ve Yeni Kürt Jeopolitik Tahayyülü

Kobani'de bir süredir IŞİD ile Kürt grupları arasında yaşanan yoğun çatışma iki açıdan çok önemli hale gelmiş durumda. Birincisi, IŞİD'in giderek bölgesel ölçekte "jeopolitik bir realiteye" dönüşmüş olması, ikincisi ise, bütün heterojenliğine rağmen yeni bir "Kürt jeopolitik kuşağının" ve "tahayyülünün" ortaya çıkmış olması.

Devamı
Kobani ve Yeni Kürt Jeopolitik Tahayyülü
Uzun Sürecek quot Satranç Oyunu quot

Uzun Sürecek "Satranç Oyunu"

Obama yönetiminin IŞİD'le mücadele stratejisinin hava saldırıları dışındaki en önemli parçası bu örgüte karşı savaşan yerel gruplara silah yardımı yapmaktı. Kendi kara birliklerini sahaya sürmeyeceğini ilan eden ABD böylece Yemen ve Somali'de başarılı olmayan bir yöntemi IŞİD'e karşı da uygulamaya koyuldu. IŞİD karşıtı koalisyonun savaş stratejisinin zayıf olduğuna işaret eden bütün analizlerin dikkat çektiği şey yerel gruplara verilen silah desteği ile hedefin gerçekleştirilemeyeceği idi. Koalisyon içinde yer almakla birlikte, Obama yönetiminin IŞİD stratejisinden hoşnut olmayan ülkelerinde başında Türkiye geliyor. Bu hoşnutsuzluğun birkaç sebebi var. Öncelikle, ABD'nin stratejisinde Esed rejiminin yıkılmasını hedeflememesi. Bu yüzden en azından şimdilik güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge oluşturulmasına sıcak bakılmaması. İkinci olarak ise, IŞİD'in tasfiye edilmesini müteakip Suriye'de ne olacağı konusunda netliğin olmaması. Bunlardan daha önemlisi ise kara harekâtı yapmayan ABD'nin IŞİD ile savaşan gruplara silah yardımının PYD'yi de içermesi.

Devamı

Kobani'de yaşanan katliamlar üzerinden özellikle Kürt siyasal hareketinin sokağı siyaset üretme ve politik söylemini meşrulaştırmak için bir sonuç alma yöntemi olarak kullanması, birçok kişinin yaşamını yitirmesiyle sonuçlandı.

AK Parti Türkiye'nin dönüşümünde muktedir olma konumuna geldiğinden itibaren sokakların ateşiyle imtihan edilir oldu. 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi döneminde de meydanlar harekete geçirilmişti. Ancak o dönemde meydanların destekçisi olan Kemalist vesayet hâlâ güçlü bir direnç ortaya koyabiliyordu. Gezi olayları, AK Parti iktidarını seçim yoluyla ya da vesayetçi unsurların müdahalesiyle götüremeyeceğini anlayan çevrelerin öfkesini sokaklara taşımıştı. 17 Aralık denemesi ise devletin kritik kurumlarında odaklanan paralel yapının toplumsal bir sermayeyi AK Parti aleyhine çevirmesiydi. Kobani gösterilerinde ortaya çıkan şiddet ise yeni bir öfkenin tezahürü.

KCK ve HDP'nin "Her yer Kobani" sloganıyla sokaklara çağırdığı "fırtına gençliğin" öfkesinin ve şiddetinin cesameti hepimize 1990'ları hatırlattı. Çözüm süreci ile "Türkiyelileştiği" düşünülen Kürt milliyetçiliğinin şiddet üzerinden siyasi alan kazanma isteğinin depreştiği tezi gündeme geldi. Yakın tarihimize baktığımızda Türkiye siyasetinin en karanlık onyılları olarak 1970'leri ve 1990'ları biliriz. İlkinde sol- sağ ayrışması etrafındaki ideolojik çatışma ikincisinde ise Türk- Kürt ayrışması etrafındaki etnik çatışma ülkemizde hem istikrar hem de güvenlik sorunu yaşatmıştı.

“Kobani bahanesi”yle Türkiye sokakları ateşe verildi. Onlarca insan öldü. Çözüm süreci başladığından bu yana ilk defa böylesi bir kan aktı. Bu şiddet ortamını kimin ürettiği, sokakları kimin ateşe verdiği belli. Katilin kim olduğunu görmek için filmin sonunu beklemeye gerek yok. Merak edilen, Kürt siyasetinde şiddetin ne zaman açık ve net bir biçimde gayrı meşru ilan edileceği. Ne yazık ki Kürt siyaseti, şiddetin bir araç olarak kullanılmasını taktik bir mesele olarak görüyor.

Böylesi zamanlarda her cümleye besmele gibi 'inadına barış' diyerek başlamak gerekiyor... Bir ayını doldurmak üzere olan IŞİD'in Kobani kuşatmasının vahim boyutlara ulaşmasının ardından HDP'nin süresiz eylem çağrısıyla insanların sokaklara dökülmesi sonucunda 36 vatandaşın ölümü ve yüzlerce insanın yaralanması ile kontrolden çıkan olaylar önemli bir siyasi maliyet üretti. Başbakan Davutoğlu yaptığı açıklamada sokak olaylarını Çözüm Süreci parantezinden çıkardı ve süreci önceleyen bir tutum sergiledi. HDP eşbaşkanı Demirtaş ise eylemlerin ulaştığı boyut itibariyle sorumluluk ve inisiyatif almaktan kaçınarak Öcalan ile yazıştıklarını ve Öcalan'ın herkese "diyalog ve müzakereyi hızlandırmayı tavsiye ettiğini" aktardı.

HDP'nin çağrısıyla başlayan Kobani'ye destek eylemleri sokak çatışmalarına, 30'u aşkın can kaybına, okul ve diğer resmi dairelere yönelik saldırılara dönüştü. Kobani geriliminin ardında ne var?

Türkiye bir kez daha kanlı sokak siyasetinden medet uman aktörlerin terör eylemleriyle karşı karşıya. Kanlı sokak siyaseti, meşruiyetini ve varlık zeminini yitirmiş kirli unsurların tevessül ettikleri bir yol. Bu unsurları sadece yerli unsurlar olarak düşünmek de doğru değil. Düpedüz uluslararası bağlantıları olan ve hatta uluslararası aktörlerin manipülasyonu ile hareket eden unsurlar bunlar. Sorunun uluslararası boyutu ortadayken, sadece Türkiye'nin içine bakarak analiz yapamayız. Hedef, çözüm sürecini bitirmek.

IŞİD'in Kobani'ye saldırmasıyla birlikte Türkiye'de üç küsur senedir Esed rejiminin katliamlarına karşı pasifizmi vazeden çevrelerin militarist duyguları depreşti. Türkiye'nin yanıbaşındaki Kobani'de yaşananlara seyirci kalmaması gerektiği söylenirken örneğin Azez, Jisr'eş-Şuğur, Atme veya Çobanbeyli başka iklimlerdeymiş havası estirildi. IŞİD'in ve/veya Esed rejiminin muhaliflerle çatıştığı bu şehirler Türkiye'ye tabiri caizse taş atımı mesafesindeyken, bu şehirlerde yaşanan kıyıma karşı üç maymunu oynayan çevrelerin, Kobani ile birlikte coğrafi bilgileri de hafızalarına rücu etmiş oldu. Türkiye'nin Kobani'den kaçan onbinlerce Kürt'e kucak açmasını yetersiz bulan aynı çevreler Kobani'de PKK'nın Suriye kolu YPG'nin silahlandırılmasına kadar varan absürt taleplerini dile getirdi. Türkiye IŞİD'i Ekim 2013'te dünyanın pek çok ülkesinden önce ve ana muhalefetin IŞİD'in sanını bile duymadığı bir zamanda terör listesine aldı. Hatırlatalım o listenin başında senelerdir PKK yer alıyor. Buna rağmen Kandil ve PKK'nın gündemini entelektüellik kılıfında satmaya alışmış çevreler çözüm süreci konusunda tehditkar açıklamalar yapmaya devam ediyor.

IŞİD özelinde Irak ve Suriye'de yaşanan gelişmeler sonucunda iki gün içerisinde 140 bini aşkın insanın ülke sınırlarından giriş yapması iç siyasette mülteci konusundan çok Çözüm Süreci'ni etkiledi. Bölgede son dört yıl içerisinde vuku bulan olaylar genelde Kürt meselesi, özelde ise bu meselenin demokratik yollardan çözümünü baltalayan bir işlev gördü. Öncelikle, 2009'da Arap Baharı'nın estirdiği havayı arkasına almaya çalışarak Demokratik Açılım fırsatını geri tepen PKK, 2013'ün yaz aylarında PYD'nin Suriye'deki güç vakumundan faydalanıp diğer siyasi Kürt yapılanmalarını elimine ederek elde ettiği güç neticesinde müzakere sürecine geçemeyişi bahane ederek geri çekilmeyi durdurdu. Şimdi ise Irak'ta ABD'nin hava saldırısında önemli kayıplar veren IŞİD'in yönünü tekrar Suriye'ye çevirmesiyle birlikte Kobani ve çevresinde şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Rojava'da yaşanan bu gelişmenin Kürt siyasal hareketi tarafından algılanışı ve iç siyasete taşınma yöntemi yukarıdaki iki örneğe benzer şekilde Çözüm Süreci'nin toplumsal dayanağını ve manevi havasını baltalıyor.