ABD'nin Siyasetsizliği İlişkileri Zehirliyor

ABD her seferinde Türkiye’yi iten taraf oldu. 2012’den bu yana Türkiye her türlü çabasına rağmen, en önemli müttefikinden beklediği asgari iyi niyeti ve müttefikliğe yakışan davranışı göremedi.

Devamı
ABD'nin Siyasetsizliği İlişkileri Zehirliyor
Türk Amerikan İlişkilerinde Vize Krizi

Türk – Amerikan İlişkilerinde Vize Krizi

Son yaşanan vize krizinin aslında Türkiye ve ABD arasında yaşanan reel çıkar ve stratejik farklılıkların çatışmasının bir sonucu olduğu söylenebilir.

Devamı

Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı sınır ötesi askeri operasyonlarından biri olan Fırat Kalkanı Harekâtı, sonuçları bakımından Türkiye’ nin Suriye siyasetinde ve bölgesel ölçekte yürüttüğü teröre karşı mücadelesinde önemli bir kırılmaya işaret ediyor.

Obama yönetimindeki bir adamın Amerika'yı temize çıkarmak ve Türkiye'yi suçlamak için anlattığı bir iddiayı kendi fikriymiş gibi sunmak ihanet değilse bile hırsızlıktır.

Türkiye ne NATO ne de Şangay'a tamamıyla bel bağlayarak güvenliğini sağlayacak bir ülke değil.

Taksim Gezi Parkı şiddet eylemleri, Türkiye’nin yakın dönemde maruz kaldığı dış destekli saldırıların ilkiydi.

Zirve Öncesi Trump’a İki Zıt Öneri

Başkan Trump'ın, Obama bürokratlarının kendi dönemlerini aklamak için ürettikleri argümanlara değil, sahayı bilenlerin öngörülerine kulak vermesi gerekli.

Devamı
Zirve Öncesi Trump a İki Zıt Öneri
ABD İçin 'Karar Anı'

ABD İçin 'Karar Anı'

2011’den bu yana Ortadoğu’dan çekilen ve Suriye gibi olaylarda çözümsüzlüğü bir yöntem olarak benimseyen ABD’nin bu tavrı, çok ülkenin canını acıttı. Müttefiklerinin hepsi bundan zararlar gördü.

Devamı

Bu rapor, PYD’nin anlaşılması ve analiz edilmesi noktasında önemli bir boşluğu dolduran, bu alandaki öncü Türkçe çalışmalardan biridir.

Fırat Kalkanı Harekatı neyi amaçlıyor? Türkiye’nin sınır güvenliğini sağlamak, terör tehdidini minimize etmek, yeni mülteci göçlerinin önüne geçmek, Suriye’nin toprak bütünlüğüne katkı sunmak ve tabii ki güneyimizde örülmeye çalışılan PKK duvarına engel olmak.

DEAŞ'ın açıktan düşman ilan ettiği Türkiye'yi ve onun Cumhurbaşkanını DEAŞ'a destek vermekle itham ediyorlar. FETÖ, PKK ve İran medyası aynı söylemi dolaşıma sokuyorlar. PKK katliam yapıyor, masum vatandaşlarımızı öldürüyor. PKK'ya silah vermeye devam ediyorlar.

Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi başladığında; ABD piyasada yoktu, rejim DEAŞ fırsatını kullanmakla meşguldü, Rusya özellikle Kadirov’un adamları aracılığıyla DEAŞ’a Kuzey Kafkasya’dan takviye yapıyordu.

Ankara'nın 50 yıllık AB macerasında genel-geçer hale gelmiş paradigmayı yıkarak, çıkar odaklı rasyonel bir ilişki kurmaya çalışması statükonun devamını arzulayan Brüksel'deki karar vericileri rahatsız etmektedir.

Her şeyden önce Türkiye, DEAŞ sonrasında Musul ve çevresinin nasıl bir karaktere bürüneceği konusunda sözü dinlenen bir aktör olmak istiyor.

6-8 Ekim katliamlarının hesabı henüz sorulmadı. Bırakalım hesap sormayı, bu kanlı kalkışmanın öncü figürleri nedamet getirmiş bile değiller.

SDG/YPG, ABD bayraklarının gölgesine sığınarak kendilerini bir şekilde dokunulmaz kılmaya çalışsa da örgüt ABD desteği ile de olsa artık elde edebileceklerinin sınırına gelmiş gibi gözüküyor.

“Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor.”

ABD bir şekilde Türk siyasi karar alıcılara Suriye politikası dayatma gayreti boşa düşünce işi 15 Temmuz Darbe girişimine kadar tırmandırdı.

ABD’deki başkanlık seçimi döneminde, Washington'daki kurumların çatlakları arasından sızacak bilgilere ve önerilere kulak kesilmek gerekir.

Obama kendisiyle yapılan bir mülakatta isim vererek Cumhurbaşkanı Erdoğan'a kızgın olduğunu, o büyük ordusunu DAİŞ'le mücadele için kullanmadığını ifade etmişti.

PKK, Türkiye’deki çözüm sürecini Suriye iç savaşındaki gelişmeler üzerinden baskı altına alarak, çözüm süreci tekrar başlasa bile daha güçlü ve inisiyatifin kendi elinde olduğu bir durum ortaya çıkarmaya çalışıyor.