Bavyera Seçimleri ve Alman Siyasetinin Geleceği

Almanya'nın Bavyera eyaletinde geçtiğimiz pazar günü yapılan seçim sonucunda Avrupa'daki trend ile uyumlu bir şekilde aşırı sağın güçlenmeye devam ettiği görülüyor.

Devamı
Bavyera Seçimleri ve Alman Siyasetinin Geleceği
Bir Sosyal Mühendislik Projesi Olarak 'Avusturya İslamı'

Bir Sosyal Mühendislik Projesi Olarak 'Avusturya İslamı'

'Avusturya İslamı' ilk etapta Avusturya sınırları içinde yaşayan 700 bin kadar Müslümanın 'ehlileştirilmiş', devlet otoritesine boyun eğmiş bir İslam anlayışını yaşamasını ve öngörüyor.

Devamı

İtalyan devletinin sergilediği güvenlik ve terörle mücadele odaklı yaklaşım, İslam konusunda Müslümanları da süreçlere dahil eden politikalar benimsemesine engel oluyor.

Erdoğan'ın mesajı AB başkentlerine "stratejik hesapları" yeniden yapmaya davet niteliğinde. "Trexit zamanı geldi mi" henüz net değil. Ancak mevcut durumun sürdürülemezliği ise gayet açık.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Avrupa’da yaşanan liderlik sorunu hakkında değerlendirmede bulundu.

Cumhurbaşkanımızın Almanya ziyareti ile son üç yılda oldukça gerilen Türk-Alman ilişkilerinde beyaz bir sayfa açılmasının ve siyasi ilişkilerin normalleştirilmesinin ilk adımı atılmış oldu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya Ziyareti 'Yakınlaşma' Getirdi mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Hristiyan Birlik Partileri ve Sosyal Demokratlardan oluşan “Büyük Koalisyonun” rasyonel gerekçelerle arzu ettiği Almanya ziyareti iki ülke hükümetlerini birbirine yakınlaştırdı.

Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya Ziyareti 'Yakınlaşma' Getirdi mi
SETA'dan 'Avrupa Birliği'ndeki Fay Hatları' Paneli

SETA'dan 'Avrupa Birliği'ndeki Fay Hatları' Paneli

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından "Avrupa Birliği'ndeki Fay Hatları" konulu panel düzenlendi.

Devamı

SETA Strateji Araştırmaları Direktörü Hasan B. Yalçın ABD’nin değişen pozisyonun dünya siyasetinde oluşturduğu etkiler hakkında değerlendirmede bulundu.

Karşılıklı ekonomik ilişkilerimiz iki ülke için de vazgeçilmez boyutta.. Ancak öyle gözüküyor ki Alman siyasetçiler henüz yeterince cesur değil..

Terörle mücadele, mülteci ve insani yardım konularında Almanya ve Türkiye'nin karşılıklı iş birliği ve ortak çalışmaları iki ülke için de bu zor süreçte ilişkilerin yeniden rayına oturtulması - Türkiye'nin sadece Almanya ile değil Avrupa Birliği ile münasebetlerini de yeniden güçlendirecektir.

Türk-Alman ilişkilerini normalleştirmede Merkel'e zorlu bir görev düşüyor. Hem Avrupa siyaseti hem de kendi ülkesi için Türkiye'ye olan ihtiyacı iyi biliyor. Ancak birkaç yıldır Alman kamuoyunda yükseltilen Türkiye ve Erdoğan karşıtlığının bitirilmesi ve algı toparlamasının yapılması gerekiyor.

Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.

AB'nin Amerika Birleşik Devletleri gibi Suriye ya da Ortadoğu kaynaklı mülteciler ve terör örgütlerini görmezden gelme lüksü yok.

ABD kısa vadeli yaklaşım ve stratejik yoksunluk ile aslında kendini sorgulatan ve ittifak ilişkilerini oldukça derinden zedeleyen bir noktaya doğru ilerliyor.

Almanya'nın Chemnitz kentinde yaşananlar, ırkçılık tartışmalarını farklı bir boyuta taşıdı. Yabancıların öteden beri maruz kaldığı ayrımcılığın artık fiziksel saldırılara dönüşmüş olması, ülkedeki iç barışa yönelik ciddi bir tehdit.

Türkiye'ye yönelik negatif bir kampanyanın bayraktarlığını yapan Almanya'nın ve diğer bazı Avrupa Birliği üyesi devletlerin bu ani politika değişikliğinin arkasında hangi nedenler yatıyor?

Türkiye ile Almanya’yı, mülteci meselesi, Almanya’daki Türkiye kökenli diaspora, güvenlik iş birliği ve yoğun ekonomik bağlar gibi birbirine yakınlaştıran faktörler bulunsa da iki ülke ilişkilerini tehdit eden önemli riskler de söz konusu.

Türkiye ile Almanya arasında son dönemde ilişkileri normalleştirerek her iki ülkenin de yararına olacak şekilde iş birliğinin öne çıktığı bir düzleme getirme çabaları görülüyor.

Mesut Özil'e yönelik eleştirilerle, göçmenlerin, Alman ana akımı tarafından belirlenen bazı 'kırmızı çizgileri aşamayacakları' ve bu noktada uyumlu olmalarının beklendiği mesajı verilmek istenmiştir.

“Avrupa Birliği’ndeki Fay Hatları: Brexit, Popülizm, Mülteciler ve Ayrılıklar” başlıklı özel sayıda, alanında uzman yazarların yazdığı çarpıcı yazılar yer alıyor.