Kudüs Davası ve İstanbul Zirvesi

Kararın açıklandığı günden beri Müslüman halklar harekete geçti ve yönetici elitlerin dağınıklığını ve ikiyüzlülüğünü yüzlerine vururcasına ortak bir ses verdiler. Öte yandan Türkiye dönem başkanlığını yürüttüğü İslam İşbirliği Teşkilatını harekete geçirmek için elinden geleni yapıyor. Karar açıklanmadan liderler zirvesini toplamak için çağrı yaptı.

Devamı
Kudüs Davası ve İstanbul Zirvesi
Zirvenin Şifreleri Erdoğan ın Çağrısı

Zirvenin Şifreleri, Erdoğan’ın Çağrısı

Papa, Putin ve Macron dahil çok sayıda liderle görüşme gerçekleştiren Erdoğan zirve konuşmasında, “işgal ve terör devleti olarak” nitelediği İsrail’in Trump’ın tek taraflı kararıyla ödüllendirildiğini vurguladı. ABD’nin gücüne dayanarak haksız bir karar aldığını vurguladı

Devamı

İstanbul'da gerçekleştirilen İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Liderler Zirvesi tarihi bir öneme sahipti. Teşkilatın kurulmasına zemin hazırlayan sebepler ve kendine biçtiği misyon, zirvede açık bir şekilde ortaya çıktı.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Türkiye ile Rusya arasındaki mutabakat hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, Kudüs meselesinin İslam dünyasına etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

Donald Trump Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak kabul edilen kararın uygulanacağını ilan ettiği konuşması yüzyıllık bu hikaye çağrıştırdı. Yüz yıl sonra yine bir devlet bir başkasının sahibi olduğu bir toprağı –üstelik kutsal bir toprağı- bir başkasına vermektedir.

Kudüs Neden İşgal Altında?

Trump'ın bu kararının arka planında şüphesiz iç siyaset ve ideolojik hesaplar rol oynamaktadır. Başkanlık koltuğuna oturduğundan beri başı soruşturmalar ile belada olan Trump'ın İsrail ve Kudüs konusunda fanatik görüşlere sahip olan Evanjelikleri ve Siyonistleri memnun ederek iç siyasette bir nebze olsun rahatlamak istediği açıktır.

Devamı
Kudüs Neden İşgal Altında
Siyasi Komplolar Karşısında Türkiye nin Tutumu

Siyasi Komplolar Karşısında Türkiye’nin Tutumu

Türkiye, bölgesinde güçlü bir aktör oldu. Bütün kuşatma ve diz çöktürme gayretlerine rağmen Türkiye kendi oyununu kurmayı başardı.

Devamı

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Fahrettin Altun, ABD’nin yakın dönemde yaşayacağı siyasi sorunlar hakkında değerlendirmede bulundu.

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Nurullah Gür Ambargo davasının bankacılık sektörüne etkisi hakkında değerlendirmede bulundu.

Türkiye artık parmak şaklatarak dizayn edilecek ya da iktidarın değişeceği bir ülke değil. Daha önce oldu hala deneniyor.

Türkiye, Rusya ve İran önce Astana, ardından da Soçi’de bir araya gelerek pozisyonlarını birbirine yakınlaştırmaya çalıştılar. Bu şekilde Cenevre görüşmelerinde mümkün olduğunca ortak bir tavır içerisinde olmayı hedeflediler.

Başarılı bir yayın yılı geçiren Insight Turkey dergisinin 2017 yılı son sayısı olan “Bölgeye Dönüş: Rusya, Batı ve Orta Doğu,” bu başarılı yayın yılını tamamlıyor. Daha önceki sayılarımızda olduğu gibi okuyucularımızın bu sayıyı da bilgilendirici ve ufuk açıcı bulacağını umuyoruz!

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Batı'nın Türkiye karşıtı tutumu karşısında Türkiye’nin izlediği politika hakkında değerlendirmede bulundu.

Biz kendi Suriye politikamızı uyguluyor, kendi imkanlarımız ile kendi çıkarımızı takip ediyoruz.

FETÖ, devletin silahlarını millete çevirecek mensuplarını ordu içinde yetiştirirken kendisi hakkındaki yerli yabancı akademik literatürü yönlendirmeyi de ihmal etmedi.

FETÖ’nün Türkiye içindeki tehdit kapasitesi, mücadelenin bu kararlılıkla sürdürülmesi durumunda yok edilecektir. Fakat devam eden Reza Zarrab davasında da görüldüğü gibi, örgüt artık tüm dünyada temel motivasyonunu Türkiye’ye verebileceği zararlara odakladı.

İbni Haldun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Köroğlu, "Bugün Ortadoğu'da yaşanmakta olan şeyin yine bu büyük güçlerin politikalarından bağımsız olmadığını görmek zorundayız." dedi.

SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Suriye meselesinin çözüm masasında Türkiye’nin PYD tavrını ve Kürtlerin Suriye’deki durumunu değerlendirdi.

Bundan sonrası için önem arz eden soru şudur: ABD, PKK ve DEAŞ ile geliştirdiği çarpık ilişkilerle Türkiye başta olmak üzere tüm dünyaya terör ihracına devam mı edecektir yoksa Suriye krizinin başından beri kapıldığı stratejik hatalar zincirine PKK ile bağını kopararak bir son mu verecektir?

Eğer yeni dönemin güvenlik eksenleri Arap-Fars ve Türk-Kürt çatışmaları üzerinden kurulmak isteniyorsa bölge ülkelerinin yeniden bir değerlendirme yapmaları ve geri dönülemeyecek adımlar atmamaları elzemdir. Bu da İran’ın başta Suriye’de olmak üzere kendisine çeki düzen vermesi ve aşırılıklarını törpülemeyi birincil görev olarak addetmesinden geçmektedir.