Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un sürpriz şekilde aldığı erken seçim kararı, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde Macron’un partisi Rönesans’ın ağır yenilgisinin ardından gelmişti. 6-9 Haziran arasında gerçekleştirilen AP seçimlerinde Marine Le Pen’in aşırı sağ Ulusal Birlik (Rassemblement National, RN) partisi oyların yüzde 31,5’ini kazanarak Rönesans’a sandıkta verilen desteğin iki katından fazlasına ulaşmıştı. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Macron ulusa sesleniş konuşmasında seçmenden gelen uyarıyı görmezden gelemeyeceğini belirterek Fransa’da aşırı sağcı partilerin AP seçimlerinde toplamda oyların neredeyse yüzde 40’ını kazandığına dikkat çekmişti. Macron konuşmasında AP seçimlerine demokratik bir tepki vermek zorunda kaldığını savunarak iki turlu Ulusal Meclis seçimlerinin 30 Haziran’da ve ikinci tur oylamanın ise 7 Temmuz’da yapılacağını ilan etmişti.
Devamı
2024 yılı Türkiye ve yakın coğrafyası açısından enerji alanında önemli gelişmelerin yaşanmasıyla başladı. Önceki yıllardan süregelen bazı olayların 2024 yılının ilk yarısında etkili olmaya devam ettiği görülürken Türkiye'nin hem fosil enerji kaynakları hem de yenilenebilir enerji kaynakları açısından ilerleme kat ettiği bilinmekte. Bölgesindeki en büyük enerji tüketicilerinden biri olan Türkiye yerli ve milli enerji üretimini artırırken bir yandan 2053'te Net Sıfır Emisyon hedefine ulaşmak, diğer yandan dışa bağımlılığını azaltmak için çalışmalarını sürdürüyor. Ancak bölgesel ve küresel anlamda kritik gelişmeler de yaşanmaya devam ediyor.
Devamı
Avrupa Parlamentosundaki (AP) siyasi grupların 2019 seçimlerine kıyasla 2024 seçimlerindeki performansları nasıl? AP’deki siyasi grupların ideolojileri ve çeşitli konulardaki tutumları nelerdir? AP’deki siyasi grupların AB’nin genişlemesine ve Türkiye’nin üyeliğine yönelik yaklaşımları nelerdir?
2024 Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri aşırı sağcı ve sağ popülist partilerin yükselişiyle sonuçlanırken özellikle Fransa, İtalya ve Avusturya'da ilgili partiler seçimin galibi olmuşlardır.
AP seçimlerinin sonuçları, sağ popülist ve aşırı sağcı partilerin birçok AB üyesi ülkede güçlü bir performans sergilediğini göstermiştir.
Türkiye’nin aynı anda Balkan, Karadeniz, Kafkas ve Orta Doğu’da Avrupa'nın güvenliğini sağladığı ve F-16 satışı sonrasında ABD ile normalleştiği dikkate alınırsa Almanya’nın Eurofighter şerhini artık kaldırması gerekiyor.
Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları, merkez sağ ve aşırı sağ adayların yükselişte olduğunu gösterdi. Parlamento çoğunluğunu oluşturan Avrupa Birliği yanlısı gruplar arasında en büyük kaybı liberaller ve yeşillerin tecrübe etmesi, önümüzdeki dönemde Avrupa’nın ister istemez sağcı politikalara daha fazla prim vermesini zorunlu kılacak. Aşırı sağın yükselişinin dikkate alınmayıp sol ve liberal politikalarda ısrar edilmesi sağın yükselişini güçlendirecek bir etki yapacağı için merkez siyasetin daha sağa kayması kaçınılmaz gibi görünüyor. Amerikan siyasetinde de bir süredir sol ve liberal politikaların ürettiği siyasi maliyetin Trump’ı güçlendirmesi, Biden’ın seçimlere doğru daha merkez ve sağa yakın politikalar izlemesi sonucunu doğurdu. Bu sağa kayış politikaları günü kurtarmaya yetebilir ancak kapsamlı bir siyasi ajanda olmadan sağın yükselişini durdurma konusunda yetersiz kalacağı açık.
Devamı
2024 Avrupa Parlamentosu Seçimlerinin Yansımaları Aşırı Sağcıların Yükselişi
Devamı
Değişen Dünyada Türkiye-AB İlişkileri | Avrupa Parlamentosu 2024 Seçimleri Sonrası Değerlendirme
Alanında yetkin ve söz sahibi araştırmacıların katkı verdiği eserimiz Türk dış politikasının nabzını tutmaya devam ediyor. 2009 yılında yayın hayatına başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı, bu eser ile birlikte on beşinci kitabına ulaştı.
Güvenlik strateji belgeleri belli zaman aralıklarında hazırlanan ve bir ülkenin başlıca güvenlik kaygılarının ve bunlarla nasıl baş edeceğine dair çözüm önerilerinin yer aldığı dokümanlardır. Bu kitapta, 2003’ten günümüze AB tarafından hazırlanmış ve uygulamaya koyulmuş strateji belgeleri ve Türkiye’nin güvenlik strateji belgeleri olarak kabul edilen Milli Güvenlik Siyaseti Belgeleri incelenmektedir. Strateji belgelerini merkeze alan bu çalışmada, değişen dünyada AB ile Türkiye’nin ortak hareket etmesiyle kazan-kazan durumunu oluşturabilecek politika ve yaklaşımlar üzerinden değerlendirmeler yapılmakta ve tavsiyelerde bulunulmaktadır. Her ne kadar bu inceleme AB küresel strateji belgeleri ve Türkiye’nin Milli Güvenlik Siyaseti Belgeleri üzerinden yapılsa da Türkiye’nin ulusal güvenlik strateji belgesi bulunmadığının altını çizmek gerekir. Bu açıdan elinizdeki kitap aynı zamanda Türkiye’nin de kapsamlı ve ayrıntılı bir ulusal güvenlik strateji belgesi hazırlaması yönünde bir örnek teşkil edebilir.