Yeşil Dönüşüme Kaldıraç Etkisi: Türkiye Yeşil Fonu

Türkiye’de yeşil dönüşüm sürecinin hızlandırılması için kurulacak Türkiye Yeşil Fonu, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası tarafından idare edilecek bir finansal destek mekanizmasıdır. Fonun Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına tabi ve girişim sermayesi yatırım fonu statüsüne sahip olması planlanıyor.

Devamı
Yeşil Dönüşüme Kaldıraç Etkisi Türkiye Yeşil Fonu
Türkiye nin Savunması ve Seferberlik Sistemi

Türkiye’nin Savunması ve Seferberlik Sistemi

Son dönem çatışmalarında devletlerin, terörist yapılar ve diğer devlet dışı aktörlerin, hibrit ve vekil unsurların bir arada ve aklı zorlayan yöntemleri tercih ettiği görülüyor. Dost ile düşman veya müttefik ile tehdit artık iç içe girmiş halde. Çevre kirliliği, iklim değişikliği, toplumsal sorunlar gibi ortaya çıkan yeni kaygı alanları da bahse konu "muammaların" derinliğini artırıyor. Böyle bir resim, doğal olarak, devletleri diken üstünde tutup karmaşık karşı tedbirler geliştirmeye itiyor.

Devamı

2024 yılı bütçesi (merkezi yönetim bütçesi) mecliste. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin altıncı, "Türkiye Yüzyılı"nın ilk bütçesinin meclis görüşmeleri Ekim ayında başlamıştı. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonundaki 1 aylık müzakerelerin ardından, önümüzdeki günlerde TBMM Genel Kurulu'na sunulması bekleniyor.

“AB-Türkiye Siyasi, Ekonomik ve Ticari İlişkilerinin Durumu” başlıklı raporda öne çıkan ifadeler nelerdir? Söz konusu raporda vurgulanan zorluklar ve fırsatlar nelerdir? Türkiye-AB ilişkilerindeki mevcut durumu etkileyen faktörler nelerdir? Raporda belirtilen ekonomik ve ticari ilişkilerdeki gelişmeler nelerdir? Türkiye ile AB arasındaki ticarette hangi trendleri gözlemliyorsunuz? Türkiye-AB ilişkilerindeki en büyük politika öncelikleriniz ve raporda belirtilen konulara yönelik çözüm önerileriniz nelerdir? Siyasi, ekonomik ve ticari alanlarda iş birliğini güçlendirmek adına Türkiye ve AB’nin atması gereken adımlar nelerdir?

Bu analizde AB’nin Türkiye Müşterek Raporu’nun içeriği ile Varhelyi ve Borrell’in söylemleri karşılaştırmalı olarak incelenmekte ve bu bağlamda Birliğin Türkiye siyasası irdelenmektedir.

Böyle bir Fon'un varlığı, "aile" ve "gençlik" odaklı olması açısından oldukça önemli. Aileyi kurmak, gelişmesini ve korunmasını sağlamak hem Türkiye'nin geleceğini garanti altına alma açısından bir mecburiyet, hem de anayasal zemine sahip bir gereklilik. Öte yandan anayasal teminata sahip olan aile kurumu, elbette sadece gençlik döneminde kurulan bir yapı değil. Her yaş aralığında aile kurmak mümkün olsa da gençlik döneminde aile kurmamanın veya ilk evliliği geciktirmenin birçok sosyal, psikolojik, ekonomik ve hatta siyasal olumsuz neticeleri olabiliyor. Hal böyle olunca gençlerin aile kurması daha önemli hale geliyor ve bu yöndeki teşvikler çok daha kıymetli oluyor. Bu nedenle Fon'un kurulması, başlı başına önemli bir adım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina Ziyareti ve Gelecekten Beklentiler

Son zamanlarda Türkiye ve Yunanistan arasındaki yumuşamanın ve tekrar kurulmuş olan üst düzey diyalog sürecinin iki ülke arasındaki sorunların çözümüne dair bir ilerlemeye yol açıp açmayacağı en çok sorulan soruydu.

Devamı
Cumhurbaşkanı Erdoğan ın Atina Ziyareti ve Gelecekten Beklentiler
Budapeşte ye Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık Ziyareti

Budapeşte’ye ‘Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık’ Ziyareti

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın heyetiyle dün Budapeşte'deydik. Bu ziyaret Erdoğan'ın 2023'te Macaristan'a ikinci ziyareti. Önceki ziyaret 20 Ağustos'ta Macaristan'ın kuruluş günü kutlamalarına katılım için yapılmıştı. Yine, Macar Cumhurbaşkanı Novak ve Başbakan Orban da bu yıl Türkiye'yi ziyaret etmişlerdi. Dünkü ziyaret 18 Aralık 1923'te Türkiye ile Macaristan arasında imzalanan Dostluk Anlaşması'nın yüzüncü yılına denk geldi. Ziyarette Erdoğan'ın Novak ve Orban ile ikili görüşmelerinin yanı sıra 8 bakanın katılımı ile 6. Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey toplantısı gerçekleştirildi. 2024 Türk-Macar Kültür Yılı'nın açılışı yapıldı. Macar tarafı at, Türk tarafı Togg hediyesi sundu. 2013'teki ilk YSDK Toplantısı'ndan itibaren Ankara ile Budapeşte arasında birçok konuda güçlü bir işbirliği perspektifi öne çıktı. İkili ilişkiler "geliştirilmiş stratejik ortaklık" aşamasına vardı.

Devamı

Erdoğan: ABD’nin sorumluluğu İsrail’i bu canilikten vazgeçirmek, Gazze’deki bu katliamı durdurmaktır. Fakat ABD bugüne kadar İsrail’i durdurmak şöyle dursun adeta teşvik etti. ABD’den cesaret ve güç alan İsrail ise ne uluslararası hukuk tanıdı ne de insan hakları

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından Ankara'da "Türkiye- AB İlişkilerini Yeniden İşler Kılmak" başlıklı panel düzenlendi.

2020-2023 dönemi küresel kriz dalgalarıyla geçti. 2020’de başlayan salgın küresel tedarik ve üretim krizini ortaya çıkardı. 2021’in sonlarında belirginleşen global enflasyon krizleri daha kaotik hale getirdi. 2022 Şubat’ta alevlenen Ukrayna Savaşı öncelikle enerji ardından gıda fiyatlarını petrol krizleri dönemindeki fiyat seviyelerine çıkardı. Petrol fiyatları iki katından fazla artarken doğalgaz on kat artış gösterdi. Gıda fiyatları ise Bileşmiş Milletlerin kayıtlara ilk aldığı tarihten itibaren yüzde 65’lik seviyesiyle tarihi zirveye tırmandı. Tedarik, enerji ve gıda fiyatlarının yükselmesi global enflasyonu da son 50 yılın en yüksek seviyelerine çıkardı. Gelişmiş ülkelerde çift haneli rakamlar görülürken FED ve Avrupa Merkez Bankası politika faizlerini enflasyonla mücadele için yükseltmeye başladılar.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Yücel Acer, SETA Ankara’da gerçekleştirilen “Türkiye - AB İlişkilerini Yeniden İşler Kılmak” başlıklı panelde, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerde gelecek perspektifi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

7 Ekim’deki Kassam Tugayları’nın gerçekleştirdiği Aksa Tufanı Operasyonu sonrasında bölgedeki tüm dengeler alt üst oldu. İsrail ile Arap normalleşmesi durduğu gibi Gazze eksenli olarak bölgesel çatışma riskleri de giderek arttı. İran’ın başta Hizbullah ve Husiler olmak üzere bölgedeki vekil unsurlarının, İsrail’in Gazze’ye yönelik işgal girişimine karşı eylemler içerisinde olması, İsrail’i de karşı adımlar atmaya sevk etti. Bu kapsamda Suriye ve Irak’ta hava saldırıları gerçekleştiren İsrail, son olarak Lübnan’da Hamas liderlerinden Salih Aruri’yi öldürdü. Bu suikast öncesinde de İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Suriye’deki komutanlarından Razi Musevi, İsrail’in Şam yakınlarına düzenlediği saldırıda öldürülmüştü. 3 Ocak 2024’te ise Kasım Süleymani’nin mezarı yakınında iki ayrı bombalı saldırıda 103 kişinin hayatını kaybettiği, 146 kişinin de yaralandığı bir terör saldırısı gerçekleştirildi. Hayatını kaybedenlerin sayısının artması muhtemel bu terör saldırısının zamanlamasını ve bölgesel etkilerini uzmanlarına sorduk.

15 Mayıs 1948'de devlet olarak kurulan ve bu tarihten itibaren diğer devletler tarafından "tanınma"; dolayısıyla diplomatik ilişki kurmayı önceleyen İsrail'i zaman içerisinde birçok ülke tanıma kararı almıştı. İsrail'i kurulduğu andan itibaren dönemin büyük güçleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tanımış ve diplomatik ilişkiler tesis edilmişti. Arap ülkeleri ise İsrail'in Filistin topraklarını işgal etmesine karşı çıkmış ve İsrail'i tanımama kararını benimsemişti. Fakat 1978'daki Camp David zirvesi ile Mısır, 1994'te ise Ürdün İsrail'i tanıdı ve Arapların İsrail'e yönelik diplomatik boykotu sona erdi. Bu kararın arkasında büyük oranda 1948, 1967 ve 1973 savaşlarında Arap devletlerinin askeri olarak İsrail'e karşı zafer elde edememeleri büyük rol oynadı. Dolayısıyla askeri olarak savaşları kaybeden ve tarihsel olarak İsrail ile savaşan en önemli aktörler olan Mısır ve Ürdün, İsrail'i tanımak zorunda kaldı. Bu süreç büyük oranda ABD'nin girişimleri ve arabuluculuğunda hayata geçirildi.

Uzun ve zorlu bir müzakere döneminin ardından nihayet TBMM, İsveç'in NATO üyeliğini onayladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)'nin İsveç'in NATO'ya üyeliğini onaylaması şüphesiz mevcut siyasi iradenin bir yansıması. Türkiye her ne kadar süreci ertelese de ABD, F-16 satışını fiilen İsveç'in NATO üyeliğinin onaylanmasına bağlamış durumdaydı. Biden Yönetimi kamuoyu önünde bu bağlantıyı hiç kabul etmemesine rağmen Kongre üyeleri bu gerçeği açıkça ifade etmekten hiç imtina etmedi. Ancak Türkiye'nin onayına rağmen F-16 satışının yine de Türkiye karşıtı temayülün çok güçlü olduğu ABD Kongresi'nde engellenmesi ihtimali bulunuyor.

Alınan satış kararları ile birlikte ortaya çıkabilecek bölgesel güç dengeleri, Washington yönetiminin Ege ve çevresinde izlediği siyasetin seyri ve anlaşmaların içeriğinin niteliği gibi hususları uzmanlara sorduk.

Azerbaycan'da 7 Şubat tarihinde yapılacak olan erken cumhurbaşkanlığı seçimi ülke için normal bir seçimden öte anlam taşımaktadır. Zira Azerbaycan açısından bu seçim bir dönemin bitişi, yeni bir dönemin başlangıcını simgelemektedir. Bu tablonun ortaya çıkmasında ise kuşkusuz Karabağ meselesinin başlaması ve çözüme kavuşturulması süreci yatmaktadır. Karabağ meselesi Azerbaycan'ı derinden etkilemiş, Azerbaycan halkının milli bilinci üzerinde iz bırakmış, milli benliğin oluşmasında belirleyici rol oynamış ve hatta ülkede iktidarın şekillenmesine ve devletleşme sürecinin işleyişinde ana unsurlardan biri olmuştur. Dolayısıyla Karabağ Zaferi Azerbaycan'ın milli kimliğinin yeniden belirlenmesi sonucu doğurmuştur. O nedenle Azerbaycan'da Karabağ mücadelesi merkezli sosyolojik ve siyaset ekseninde keskin hatlarla belirlenmiş iki dönem ortaya çıkmıştır: Karabağ Zaferi Öncesi Azerbaycan ve Karabağ Zaferi Sonrası Azerbaycan. Dolayısıyla Azerbaycan ile ilgili analizlerde bu ayırımın dikkate alınması gerekmektedir. Başka bir ifade ile Azerbaycan ile ilgili analiz yapacak siyaset bilimcileri ya da uluslararası uzmanları bu ayırımı dikkate almadan yapacakları yorumları gerçeği yansıtmaktan uzak kalacaktır.

Karabağ'da ve özgürleştirilen diğer bölgelerde de oy kullanılacak olması, aslında bir anlamda Azerbaycan'ın bu topraklardaki egemenliğinin tam olarak sağlandığının teyidi olacak.

Azerbaycan’da Cumhurbaşkanlığı seçimi neden erkene alındı? Erken seçim neden 7 Şubat’ta yapıldı? Azerbaycan siyasi tarihi açısından Karabağ zaferinin önemi nedir? Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ön plana çıkan söylemler ve durumlar nelerdir? Seçim sonucunun bölgeye ve Türk dünyasına yansımaları nasıl olacaktır?

Türkiye Yüzyılı hedeflerinin yerel ayaklarını da güçlendirme zamanı. Bu doğrultuda da 2023 genel seçimlerinden sonra, şimdi yerel kalkınmaya daha fazla odaklanma; yerelden kalkınmayı yeniden düşünme, yerel ve bölgesel kalkınma hedeflerine odaklanma zamanı. Şehirlerin, kent ve kasabaların, bölgelerin potansiyellerinin harekete geçirilmesi bu noktada özel önem arz eder.

Başkan adaylığı yarışındaki Trump yeni NATO söylemi ile dünya gündemine yerleşti. Daha önce NATO'yu "modası geçmiş bir örgüt" olarak nitelediği ve yüzde 2'lik savunma harcama kotasını karşılamayan üyeleri suçladığı biliniyordu. Trump bu defa, Güney Carolina'daki mitingde "harcama kotasını karşılamayan müttefiklere karşı Rusya'yı ne isterse yapmaya teşvik edeceğini" söyledi. Bu açıklama Cumhuriyetçilerin Ukrayna'ya yeni askeri desteği Kongre'de bloke ettiği ve Putin'in NATO'nun beş kez genişlemesini Ukrayna'daki savaşın temel sebebi ilan ettiği mülakattan sonra geldi.