Perspektif: Türkiye'nin AB Süreci'nde Yeni İletişim Stratejisi

Türkiye neden yeni bir AB stratejisine ihtiyaç duyuyor? Yeni bir iletişim stratejisi ihtiyacının temelinde yatan faktörler neler? Türkiye - AB ilişkilerinde bundan sonra neler yapılabilir?

Devamı
Perspektif Türkiye'nin AB Süreci'nde Yeni İletişim Stratejisi
Analiz Enerji Arz Güvenliği ve Güney Gaz Koridoru

Analiz: Enerji Arz Güvenliği ve Güney Gaz Koridoru

Analiz, GGK projesinin fonksiyonu ve özellikleriyle birlikte projeyi desteklemesi düşünülen Türkmenistan, İran, Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IKBY) ve Doğu Akdeniz örneklerini inceliyor.

Devamı

Uzun bir dönem enerji kaynaklarından yoksun olmayı kader olarak kabul eden bir ülkeden, enerji alanında merkez ülke olmayı hedefleyen bir ülke durumuna geldi Türkiye.

2014 yılı Temmuz ayı için yüzde 9,8 olarak açıklanan işsizlik oranının, 2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da yüzde 9,1'e çekilmesi hedefleniyor.

Irak'ta yaşanan kaosa rağmen, Irak'a yapılan ihracat devam ediyorsa, bu bile, bölgesel politikalarla il bazlı ihracatın desteklenmesi zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

Başbakan Davutoğlu Irak'ta temaslarını sürdürürken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Afrika ve Kuzey Afrika ziyaretini gerçekleştirdi.

"Yeni Türkiye" İmkânının Tehlikeleri

AK Parti Türkiye'nin dönüşümünde muktedir olma konumuna geldiğinden itibaren sokakların ateşiyle imtihan edilir oldu. 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi döneminde de meydanlar harekete geçirilmişti. Ancak o dönemde meydanların destekçisi olan Kemalist vesayet hâlâ güçlü bir direnç ortaya koyabiliyordu. Gezi olayları, AK Parti iktidarını seçim yoluyla ya da vesayetçi unsurların müdahalesiyle götüremeyeceğini anlayan çevrelerin öfkesini sokaklara taşımıştı. 17 Aralık denemesi ise devletin kritik kurumlarında odaklanan paralel yapının toplumsal bir sermayeyi AK Parti aleyhine çevirmesiydi. Kobani gösterilerinde ortaya çıkan şiddet ise yeni bir öfkenin tezahürü.

Devamı
quot Yeni Türkiye quot İmkà nının Tehlikeleri
Özgürlük - Güvenlik Uyumu ve Demokratik Gözetim

Özgürlük - Güvenlik Uyumu ve Demokratik Gözetim

Başbakan Davutoğlu'nun AK Parti grup toplantısında çerçevesini açıkladığı "İç Güvenlik Paketi"nde önemli değişiklikler bulunuyor. Bu değişikliklerin içinde, gösterilere silahla ya da molotof kokteyliyle katılanlara yönelik yeni yaptırımlar, gözaltı sürelerinin yeniden düzenlenmesi ve Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının atama ve sicil yetkilerinin doğrudan İçişleri Bakanlığı'na bağlanması konuları tartışmaları da beraberinde getirdi. Bu tartışmaların içeriği, daha çok güvenlik sektörünün geçmiş dönemlerde sivil siyasal aktörlerinin denetimine tabi olmadığı dönemler hatırlatılarak oluşturulmakta.

Devamı

Türkiye'nin siyasi geçmişinde istikrar ve huzurla gelen yükseliş dönemleri, ne yazık ki her daim kesintiye uğratılmaya çalışılmıştır. Ülke ne zaman pozitif bir ivme yakalayarak bölgesinde güçlü bir konuma gelse iç ve dış olaylarla bu süreç sabote edilmeye çalışılıyor. Bu yüzden, ülkede gerilim oluşturma adına uğraşanların neden bu zamanı seçtiklerinin cevabı da çok açıktır. Bu ülkede ne yazık ki gelişimi ve ilerlemeyi durdurmaya ayarlı bir zamanlama mekanizmasını yönetenler var. Tıpkı 1980'li yıllarda ülkede başlayan ekonomik değişimi engellemek isteyenlerin, bu ülkeye 1990'lı yılların karanlık zamanlarını yaşattığı gibi. Bu şekilde, siyasi ve sosyal çatışmalar kullanılarak, başta ekonomi olmak üzere ülkenin tüm alanlarında istikrarsızlığın ve kaosun gölgesini hâkim kılmışlardır. Öyle ki, 1990'lı yılları herkes karanlık ve kriz yılları olarak hatırlamaktadır.

AB ülkeleri resesyondan kurtulmak, ekonomik canlılığı artırmak ve büyüyebilmek için çözümler ararken, Türkiye büyüme oranını yeterli görmeyerek gelişimini ve ilerlemesini sürdürmek için tedbirler almaktadır.

Türkiye ve Rusya, sahip oldukları özellikleriyle birbirinden vazgeçebilecek konumda değiller. Bu özelliklerden en önemlisi Rusya'nın enerji kaynaklarına sahip, Türkiye'nin ise enerji merkezi bir ülke olmasıdır.

Türkiye ticari ilişkilerinde olduğu gibi enerji konularında da AB, ABD ve Rusya ile ilişkilerini güçlendirmeli ve eksen genişlemesi yaparken bu ülkeleri birbirine ikame etmemelidir.

Türkiye dış politikasında statik bir ittifak ilişkisini terk edeli çok oldu. Bunun AB'ye alınmamakla da ilgisi bulunmuyor. Her ülke ile konu bazlı bir ilişki yürütüyor.

Yakınlaşma hususunda dünya kamuoyu, Rusya'nın çaresizliği vs. resti ve Avrupa'nın zaferi vs. yenilgisi gibi uçlarda gelip gidiyor. Türkiye konusunda ise, uluslararası camia “kazanç” noktasında hemfikirken, bizde durum farklı...

ABD, TPP kapsamında 11 Pasifik ülkesiyle bir çatı altına gelmeyi planlıyor. TTIP ile ise, Atlantik'in öbür yakasındaki AB ile dünyanın en büyük ticari işbirliğine imza atmaya hazırlanıyor.

2014 üçüncü çeyrekte gerçekleşen ekonomik büyümenin kaynağı nedir? Gerçekleşen ekonomik büyümede Türkiye'nin dünya sıralamasındaki yeri nedir? 2014 için hedeflenen ekonomik büyüme rakamı nasıl etkilenir?

Küresel enerjide yapılan son hamlelerle önemi ve gücü artan Türkiye'nin, yapısal reformları uygulaması için uygun ortam mevcuttur.

AB temsilcilerinden 14 Aralık operasyonuna dosyaların içeriğine bakılmadan verilen hızlı ve hazır tepkiler imaj konusunun Türkiye'ye karşı bir sermaye olarak daha yoğun şekilde tüketileceğini göstermektedir.

Putin'in Güney Akım'ın rotasını Türkiye'ye çevirmesi ve Bulgaristan'ı oyun dışı bırakması, başta Almanya olmak üzere AB ülkelerinin tepkisiyle karşılandı.

17 Aralık'la başlayan sürecin kazananları Ergenekon davası sanıkları ve ulusalcı çevreler oldu. Kendi karşıtları olarak gördükleri iki gücün çatışmasını keyifle izlediler ve yeni bir pozisyon arayışına girdiler.

50 yıldır kapısında beklediğimiz AB, 2005'ten beri yol almaya çalışan üyelik müzakerelerini yokuşa sürerek hayal kırıklığı yaratırken, bir yandan da üstüne elzem olmayan azarlarla, üvey evlat muamelesini sürdürüyor.