Alevi Kimlik Siyaseti ve AK Parti'nin Alevi Açılımı

BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan ve AK Parti üst yönetiminin ilk dönem iktidarları süresince iletiÅŸim kurmakta en fazla zorlandığı kitle Alevi toplumuydu.

Devamı

AK Parti Üçüncü Yol Hareketi Olabilir mi?

Ä°ngiltere'de on yıllık baÅŸbakanlık görevini bırakan Tony Blair'in öncülüÄŸünü yaptığı "Üçüncü Yol" hareketi, geleneksel saÄŸ-sol ayrımlarını aÅŸmayı hedefliyordu. Avrupa sağının muhafazakâr ve geleneksel deÄŸerleri benimseyen; fakat ekonomik alanda bireyci ve sermaye yanlısı tavrına karşı Avrupa solunun gelenek karşıtı; fakat sosyal adaletçi ve müdahaleci politikaları arasında sıkışıp kalan Avrupa siyasetini bu darboÄŸazdan kurtaracak bir açılımdı Üçüncü Yol. 

Devamı

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Taha Özhan     SETA KonuÅŸmacılar:     Levent Korkut     Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü ÖÄŸretim Üyesi     ve Uluslararası Af Örgütü Uluslararası Yönetim Kurulu Üyesi     Prof. Dr. Baskın Oran     Uluslararası Ä°liÅŸkiler Profesörü ve Agos ve Radikal Ä°ki Gazeteleri Yazarı     Prof. Dr. Zühtü Arslan     Anayasa Profesörü Tarih: 29 Nisan 2008 Salı Saat: 17.30 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Ä°brahim Kalın     SETA KonuÅŸmacılar:     Levent Köker     Gazi Üniversitesi Uluslararası Ä°lÅŸkiler Bölümü     Murat Yetkin     Radikal Gazetesi      Ä°hsan Dağı     ODTÜ Uluslararası Ä°liÅŸkiler Bölümü Tarih: 9 Nisan 2008 ÇarÅŸamba Saat: 17.00 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Taha Özhan      SETA KonuÅŸmacılar:     Evgeni R. Radushev     Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü     Ä°lhan Uzgel     Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi     Hakan Albayrak     YeniÅŸafak Gazetesi Tarih: 26 Åžubat 2008 Salı Saat: 16.00 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Ä°brahım Kalın     SETA KonuÅŸmacılar:     Doç .Dr. Sedat Laçiner     USAK BaÅŸkanı     Ä°smail Küçükkaya     AkÅŸam Gazetesi Ankara Temsilcisi     Tarih: 18 Haziran 2007 Pazartesi Saat: 16.00   Yer: SETA, Ankara

Fransa'da Sarkozy Dönemi ve AB-Türkiye İlişkileri

SETA KONFERANS KonuÅŸmacı:     Dr. Hasan Yavuz     BaÅŸbakan Danışmanı / Marc Bloch Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih: 14 Mayıs 2007 Pazartesi Saat: 15.00 Yer: SETA, Ankara

Devamı

2007 Seçimlerine Doğru Medya ve Siyaset

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Doç. Dr. Talip Küçükcan     SETA KonuÅŸmacılar:     Ragıp Duran     Gazeteci, Galatasaray Üniversitesi Ä°letiÅŸim Fak. ÖÄŸretim Üyesi     Prof. Dr. Edibe Sözen     AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel BaÅŸkan Yardımcısı     Murat Yetkin     Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Tarih: 5 Nisan 2007 PerÅŸembe Saat: 11.00 - 13.00 Yer: SETA, Ankara

Devamı

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:      Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya       Ä°TÜ KonuÅŸmacılar:     Prof. Dr. Haluk GünuÄŸur     BaÅŸkent Üniversitesi     Prof. Dr. Ä°hsan Dağı     ODTÜ Tarih: 31 Ekim 2006 Salı Saat: 16.30 – 18.30 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Dr. Ä°brahim Kalın      SETA KonuÅŸmacılar:     Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne     Gazi Üniversitesi; BaÅŸlık: "Türkiye'de Üç Milliyetçilik: Ankara, Diyarbakır ve Ä°stanbul"     Doç. Dr. Mesut YeÄŸen     ODTÜ, BaÅŸlık: “Türk MilliyetçiliÄŸinin Kürt Meselesini Algılama Biçimleri”     Dr. Abdülhamit Kırmızı     SETA, BaÅŸlık: “Türkiye’de MilliyetçiliÄŸin Yeni Halleri” Tarih: 19 Nisan 2006 ÇarÅŸamba Saat: 18.00 - 20.00 Yer: SETA, Ankara

SETA PANEL Oturum BaÅŸkanı:     Taha Özhan     SETA KonuÅŸmacılar:     Baskın Oran     Uluslararası Ä°liÅŸkiler Profesörü ve Agos ve Radikal Ä°ki Yazarı     Fahrettin Altun     Ä°stanbul Åžehir Üniversitesi Ä°letiÅŸim Fakültesi Koordinatörü ve Anlayış Dergisi Yayın Yönetmeni     Yasin Aktay     Selçuk Üniversitesi Sosyoloji Bölümü ÖÄŸretim Üyesi Tarih: 12 Mart 2009 PerÅŸembe Saat: 16.00 – 18.00 Yer: SETA, Ankara  

Kıbrıs Türk kesimi lideri Talat ile Rum yönetimi lideri Hıristofyas arasındaki müzakereler bugünlerde yoÄŸunlaÅŸtırılmış olarak devam ediyor. Daha önce Türkiye'nin bir Kıbrıs atağı içinde olduÄŸunu yazmıştık. Türkiye ve Kıbrıs Türk kesiminin koordineli çalışmaları tarafları yeni bir fırsatın eÅŸiÄŸine getirdi. Türk tarafı müzakereleri bir sonuca taşıyabilecek bir öneri geliÅŸtirdi. Rum kesimi ilk ÅŸaÅŸkınlıkla bu planı kategorik olarak reddetti. Ancak görüÅŸmeler sürüyor.Türk tarafının önerisi zamanlama, yöntem ve muhteva açısından çarpıcı özellikler taşıyor. Öneri AB'nin kararlarını verdiÄŸi ve raporlarını yayınladığı yılsonundan hemen sonra gündeme geldi. Bu zamanlama AB baskısı hissetmeden, tam bir yıllık zamanı deÄŸerlendirerek barışa ulaÅŸma iradesini gösteriyor.Yöntem olarak ise sayısı altmışı geçen Talat-Hıristofyas görüÅŸmelerinin daha fazla uzamaması ve sonuç alınması için önlemler geliÅŸtirildi. Müzakerelerden sonuç alınması için BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un yeniden müzakere sürecine aktif olarak dahil olması ya da iki kesimin liderlerinin inisiyatif alması öngörülüyor.

2010'un Afganistan için umut yılı olması bekleniyordu. Hamid Karzai'nin CumhurbaÅŸkanlığı yarışını kazanması, Amerikan BaÅŸkanı Obama'nın yeni tedbirleri ve Ocak sonunda Londra'da toplanacak Afganistan Konferansı olumlu bir perspektif oluÅŸturdu. Sorun önümüzdeki aylarda uluslararası toplumun gündeminde kalacak ve Afganistan'ın yeniden inÅŸası için vaat edilen sözler yerine getirilecekti.Ancak Afganistan'da yaÅŸanan geliÅŸmeler bu beklentiyi neredeyse boÅŸa çıkaracak ölçüde hayal kırıklığı yarattı. Amerikan ve Afganistan Güvenlik Destek Gücü (ISAF) askerlerinin kayıpları artmaya baÅŸladı. Taliban'a karşı yürütülen operasyonlar baÅŸarılı olamıyor ve çok sayıda sivilin hayatını kaybetmesi ile sonuçlanıyor. Afganistan'daki savaÅŸ Pakistan'a sıçramış durumda.

Ülkemizde gündemi iç politik çekiÅŸmelerin belirlediÄŸi bir dönemden geçiyoruz. YoÄŸun olarak yaÅŸanan Anayasa Mahkemesi kararları, asker-sivil iliÅŸkileri ve darbe giriÅŸimi tartışmaları nerdeyse siyasetin tüm alanını iÅŸgal etmiÅŸ durumda. Siyasi tarihimizde benzer tartışmaların bu yoÄŸunlukta yaÅŸandığı yıllar sorunlu dönemler olarak iz bıraktı. Bu sorunlu dönemlerin ortak özelliÄŸi siyasetin alanının daralması ve siyasetin üzerine bürokratik vesayet gölgesinin çökmesi. Aynı dönemlerde dış politika, iç politikanın etkisinde kaldı ve dış politikada ülkenin ufku daraldı.

<p><span style="color: #999999; font-size: 7.5pt">SETA&nbsp;PANEL</span><span style="font-size: 9.5pt"><br /> <br /> Oturum Başkanı:<br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; <span style="color: #ff6600">Talip K&uuml;&ccedil;&uuml;kcan<br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp;&nbsp; </span>SETA<br /> <br /> Konuşmacılar:<br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; <span style="color: #ff6600">Ahmet Sever</span><br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; Başbakanlık Başdanışmanı, AB İletişim Grubu Başkanı<br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; <span style="color: #ff6600">Suat Kınıklıoğlu</span><br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; The German Marshall Fund Ankara&nbsp;Ofisi Direkt&ouml;r&uuml;<br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; <span style="color: #ff6600">Klaus Jurgens</span><br /> &nbsp;&nbsp;&nbsp; Bilkent &Uuml;niversitesi Kamu Y&ouml;netimi B&ouml;l&uuml;m&uuml; &Ouml;ğretim &Uuml;yesi<br /> <br /> Tarih: 25 Nisan 2007 &Ccedil;arşamba<br /> Saat: 15.00 - 17.00<br /> <b><br /> </b>Yer: SETA, Ankara</span></p>

Türkiye'nin dış politikada Ä°ran çıkmazına sürüklendiÄŸini söyleyenlerin sayısı artıyor. Bu pozisyon üç temel iddia ile destekleniyor. Ä°lki, Ä°ran'ın uluslararası sistemle sorununun boyutu Türkiye'nin katkısına izin vermiyor. Ä°kincisi, Ä°ran nükleer sorununda samimi deÄŸil ve tüm diplomatik çabaları nükleer silaha ulaÅŸmak için kullanıyor. Son olarak ise, Türkiye'nin Ä°ran yöneliminin dış politikanın saklı gündeminin sonucu olduÄŸu iddia ediliyor. 1979 Ä°slam Devrimi ve akabindeki geliÅŸmeler Ä°ran ile uluslararası sistem arasında tamiri zor bir sorun oluÅŸturdu. Ä°ran'ı 30 yılı aÅŸkın bir zamandır sistem dışı tutan ortam bu sorunun çözümünde hemen hiç mesafe alamadı. Son dönemde Ä°ran ile iliÅŸkiler sürekli tırmanan bir gerilim eksenine oturdu. Ä°ran'ın nükleer çalışmaları bir anlamda Ä°ran'ın uluslararası sistemle hesaplaÅŸmasının son noktası olarak görülmeye baÅŸlandı. Bu çatışmacı söylem Ä°ran ile hesabın bir an önce görülmesi ve iÅŸgal senaryolarına kadar varan sert tedbirler gündeme getiriyor. DiÄŸer bakış açısı ise Amerika BaÅŸkanı Obama'nın dillendirdiÄŸi Ä°ran'la müzakere yoluyla bu sorunun çözülmesi.

2000’li yılların başından itibaren TSK’nin siyasal rolü ve sistem içindeki ayrıcalıklı konumu eski yıllara oranla daha fazla sorgulanmaya baÅŸlandı.

Kıbrıs'ta yoÄŸunlaÅŸtırılmış görüÅŸmelerin yeni turu devam ediyor. KliÅŸe bakış açısı ile bu görüÅŸmeler yıllardır devam ediyor ve çıkmaz sokakta sona ermeye mahkûm. Annan Planı oylaması sonrası Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) AB nezdinde inisiyatifi ele geçirdi ve görüÅŸmeleri oyalama mantığı ile gerçekleÅŸtiriyor. Kıbrıs sorununu iç siyasette muhalefet aracı olarak görenler, mevcut Kıbrıs politikasının baÅŸarısızlığından dem vuruyorlar. Zaten önümüzdeki aylarda Kuzey Kıbrıs'ta seçimler yapılacak ve görüÅŸmeleri sürdürme yanlısı CumhurbaÅŸkanı Talat'ın baÅŸarısız olmasıyla diplomatik süreçler rafa kaldırılacak.Kıbrıs ile ilgili olumsuz perspektif yeni dış politikayı ve sorun çözme dinamiklerini anlamamaktan ya da kasıtlı göz ardı etmekten kaynaklanıyor. Annan Planı sonrası Türk dış politikası Kıbrıs sorununu BirleÅŸmiÅŸ Milletler çerçevesi asıl olmak üzere çok boyutlu ve dinamik bir süreçle ele almaya baÅŸladı. BM planına "evet" demenin saÄŸladığı etik ve psikolojik üstünlük hızla kullanıma sokuldu.

Türk dış politikasında Mayıs 2010 ile yeni bir dönem baÅŸladı. Ahmet DavutoÄŸlu’nun DışiÅŸleri bakanı olmasıyla birlikte dış politika ve iç politika arasında yeni bir denge kuruldu. Dış politika içerideki kısır çekiÅŸmelerin prangasından kurtularak, hareket alanını geniÅŸletti. Dış politika yapıcılar Türkiye’nin son on yıldaki müspet geliÅŸmelerinden aldığı enerjiyi, pozitif bir gerilimle mücavir bölgelerle entegrasyon ve barış çabaları ÅŸeklinde dışarıya yansıtıyor. Türkiye’nin dış politika hamleleri komÅŸularla sorunların çözümüne, bölgenin güvenliÄŸi ve istikrarına ve ülkenin uluslararası prestijinin artmasına katkıda bulunuyor.

Bugün, kurumlar arası çatışma, askeri vesayet, juristokrasi, sivil dikta, vb. kavramları yardıma çağırarak tartıştığımız meselelerin tamamı, siyasi iktidarı kimin ne ölçüde kullanacağıyla ilgili bir mücadelenin ürünü. 1960’dan beri, atanmış bürokratik iktidarla seçilmiÅŸ siyasi iktidarlar arasında cereyan eden bu mücadele, geçen hafta yargı ve yürütmenin en yetkili ağızlarından açık bir ÅŸekilde kamuoyuna da ilan edildi. Yargıtay baÅŸkanının “yürütmenin yargıyı kuÅŸatma altına almak istediÄŸine” dair sözleri, baÅŸbakan tarafından “yasama ve yürütmenin zaten yargı kuÅŸatması altında olduÄŸu” sözleriyle karşılandı.Bu durum, 1990’lardan beri çıkmaza giren 27 Mayıs siyasal sisteminin bu haliyle sürdürülemediÄŸinin ve bir an önce mevcut toplumsal ve siyasal dinamikleri hesaba katan yeni bir siyasal denklem kurmanın kaçınılmaz olduÄŸunun en açık göstergesi olarak okunabilir.

Balkanlar coÄŸrafi, ekonomik ve kültürel anlamda tam bir geçiÅŸ bölgesi. Asya'dan Avrupa'ya, Baltıklar'dan Akdeniz'e, geniÅŸ bir Afro-Avrasya coÄŸrafyasının merkezinde yer alıyor. Bu coÄŸrafyada tarihi olarak DoÄŸu-Batı ve Kuzey-Güney hatlarında ekonomik etkileÅŸim yoÄŸun yaÅŸandı. Balkanlar aynı zamanda farklı kültürlerin iç içe geçtiÄŸi, kaynaÅŸtığı bir yer oldu. Balkanlar'ın bu çok boyutlu geçiÅŸ özelliÄŸi bugünkü çok dinli, çokuluslu girift yapıyı ortaya çıkardı.Balkanlar tarihi olarak Osmanlı dönemi hariç uluslararası sistemin hep çevresinde kaldı. Bu coÄŸrafyadan Asya içlerine kadar yayılan Büyük Ä°skender'in imparatorluÄŸu, Balkanlar'ı merkezine almadı. Büyük ÅŸehirleri Anadolu ve Asya'da yer aldı. Aynı durum Roma Ä°mparatorluÄŸu ve Avusturya-Macaristan imparatorlukları dönemlerinde yaÅŸandı. Balkanlar bu imparatorlukların çevresinde yer aldı. Benzer durum halihazırda AB ile yaÅŸanıyor. Balkanlar, imparatorlukların ve güçlü devlet yapılarının hemen yanıbaşında kaos ve istikrarsızlıkla anılageldi.