Milli Eğitim Şurası ve Türkiye'de Taş Devri Entelektüelleri

Osmanlı ve Arap harflerinin bizatihi kendisine ve onların temsil ettiği değerlere açıkça düşmanlık gütmek ve Erdoğan-karşıtlığını bu düşmanlık üzerinden sergilemek, eğitimin değil, siyaset biliminin konusu.

Devamı
Milli Eğitim Şurası ve Türkiye'de Taş Devri Entelektüelleri
İslami Hareket ve quot Çölleşme quot

İslami Hareket ve "Çölleşme"

Baskı ortamının dindarlığı kolaydı. Şimdi iktidar ve imtihan, fakirlik ve zenginlik iç içe... İslami hareket kendi İslami iddialarıyla ve pratiğiyle hesaplaşacak.

Devamı

Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bozulması hükümet ile Paralel Yapı arasındaki ilişkilerde bir dönüm noktası olarak görülebilir.

Yeni Türkiye'nin hesabı, kirli tezgâh başındakilerle sınırlı kalmamalı. Bu hesap, o tezgâhın mülkiyetini elinde bulunduranlarla da görülmeli.

Duran: “Son bir seçenek de, ümmetle yüzleşip muhasebe yapmak. Devleti ele geçirme refleksinin getirdiği kirlenmeden tövbe ederek Türkiye dini hayatındaki tabii ve sivil konuma yerleşmek.”

Dergiye ilişkin Türkiye'de de ilginç bir koalisyon oluştu. Müzmin muhalefet, ultra-Kemalist dinozorlar, Esed'in tetikçileri, paralel çete... Hepsi hükümet düşmanlığı adına İslamofobik karikatürlere sarıldı.

İktidar Mücadelesi

Bugünlerde “Seçim yoluyla iktidara gelmek” yöntemi, iktidar mücadelesi yapan diğer kesimler tarafından pek makbul bulunmuyor. Özellikle demokrasinin sandıktan ibaret olmadığı söylemini kurmaya çalışıyorlar.

Devamı
İktidar Mücadelesi
Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet Gazetesi

Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına kabaca bakıldığında bile Fransız ihtilalinin ortaya çıkarttığı jakoben laikliğin Fransızlardan çok daha fazla Cumhuriyet tarafından benimsendiği ve 21. Yüzyılın başında Türkiye'ye bu perspektiften bir gömlek giydirilmeye çalışıldığı görülüyor.

Devamı

Burhanettin Duran, “17-25 Aralık'ın olabildiği bir ülkede elbette demokrasi konsolide olamamıştır.” yorumunda bulundu.

Talip Küçükcan, seküler iktidarların masaya dahi getiremediği pek çok siyasi konuda, AK Parti iktidarının somut adımlar attığının altını çizdi.

Bundan böyle Türkiye'nin değişim ihtiyacını Erdoğan karşıtlığıyla perdelemenin imkânı kalmamıştır. Muhalefet Erdoğan karşıtlığını yükselttikçe, başkanlık sistemi Erdoğan'ın şahsıyla ilişkilendiriliyor.

Son yıllarda Erdoğan ve Ak Parti etkisiyle muhafazakar/dindar kesim devleti yönetebilme kapasitesine ulaştı. Bu değişim taşları yerinden oynattı. İktidar mücadelesini alevlendirdi. Bu iktidar mücadelesini sürdürmek birçok açıdan elzem.

Üniversitedeki sınırlı temayül yoklaması üzerinden, akademisyenlere isyan çağrısı yapanlar, demokrat pozu kesenler biraz zaman ayırıp dünyadaki yükseköğretim üst yönetimi örneklerine baksınlar.

Son iki yüzyıllık modernleşme pratiğinin farklı toplumsal ve ideolojik gruplar üzerinde ne tür değişimler getirdiğini karşılaştırmalı şekilde inceleyen uzun soluklu ve soğukkanlı değerlendirmelere ihtiyaç var.

Öcalan'ın Nevruz mektubu bağlamında Çözüm Süreci'nde gelinen aşamayı değerlendiren Fahrettin Altun, Türkiye siyasetine bakıldığında ciddi bir paradigma değişiminin yaşandığının görülebileceğini belirterek “Bugünkü mektubun bu paradigma değişiminin ruhuna uyumlu olduğunu görüyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile hükümet arasında bir dizi konuda gözlenen fikir ayrılıkları AK Parti içerisinde derin ayrışmalar olduğu yönünde değerlendirmelere yol açtı.

Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alındığı haberi medyaya düştükten sonra, bu olayı gerçekleştirenlere terörist diyemeyen, onlara adalet savaşçısı muamelesi yapan herkes karşımızdaki manzaradan sorumludur.

Yaşanan nicel dönüşümün Türkiye'de vatandaş, toplum ve devlet için bir fırsat olduğu, Türkiye'nin bölgesel bir güç ve küresel bir aktör olma arayışı için bu dönüşümü yaşaması gerektiği dile getirilmektedir.

AK Parti-Gülen Hareketi arasındaki mücadele islami aktörlerin kendi sınırlarını, zaaflarını ve farklılaşmalarını tanımaları açısından dönüştürücü bir tecrübe oldu. Dindarlık iddiasının neleri temsil edemediği görüldü.

HDP'nin bir diğer çelişkisi ise, yönetim yapısının tek-tipliği ve milletvekili adaylarının da toplumsal çeşitliliği hiçbir şekilde yansıtmaması noktasında karşımıza çıkıyor.

Türkiye siyasal yaşamında statüko seçilmiş iktidarlarca temsil edilmedi. Aksine onları belirli davranış kalıpları içinde hareket etmeye zorladı, çerçevelemeye çalıştı.