Türkiye Siyasetinin Konjonktürel Gelişmelere Direnci

SETA Ankara Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete, seçim sonuçlarında en fazla ön plana çıkan unsurun partiler açısından siyasal haritanın donuklaşması olduğuna dikkat çekti.

Devamı
Türkiye Siyasetinin Konjonktürel Gelişmelere Direnci
Erdoğan Sevgisi ve Erdoğan'ı Sevenlerin CV'si

Erdoğan Sevgisi ve Erdoğan'ı Sevenlerin CV'si!

Erdoğan karşıtları Erdoğan'a ilginin sahiciliğini, köklü nedenselliğini ve psikolojisini anlayamıyorlar. Anlamayanlar sadece Ak Parti mitingine gidenlere “cv'siz kişiler” diyenler değil. Sosyalist veya liberal sol kökenli akademisyenler de anlamıyor.

Devamı

Kılıçdaroğlu'nun ortaya çıkacak tazyiki bir süre daha yönetebileceği muhakkak. Lakin seçimlerde sürekli aynı neticeler alınacaksa, Kemalist ana kadro ve tabanın cari yönetime tabi olmaya devam etmesi için çok fazla gerçekçi bir sebep ortalıkta görünmüyor.

‘Nasıl görünür?' dünyası, post-kolonyal bir odak olarak ‘Ne yapmalı?' dünyasının karşısında anti-siyasal pozisyonu tahkim ettiğine şahitlik etmeye devam edeceğiz.

Erdoğan, Kemalistlerin yüzleşemediği ve yüzleşemeyeceği sorunları gündemine aldıkça anlamsızlaşıyorlar. Türkiye normalleşme sancıları çekmeye devam ederken, onlar da anlamsızlaşma sancılarıyla meşgul olmaya devam edecekler.

Liberal kalemlerin çok sevdiği ve ne olduğunu sadece kendilerinin bildiği ‘yeryüzü standartları' açısından dökülen bir metin var karşımızda.

Taziye Mesajı Ermenilerden Ziyade Bize Yönelik

SETA analisti Taha Özhan, Başbakanlığın, 1915 olaylarının yıldönümünde yayımladığı taziye mesajına ile ilgili olarak, “Bu mesaj, Ermenilerden ziyade bize yönelik bir mesajdır.” değerlendirmesinde bulundu.

Devamı
Taziye Mesajı Ermenilerden Ziyade Bize Yönelik
Amerika'nın Yeni Türkiye İle İmtihanı

Amerika'nın Yeni Türkiye İle İmtihanı

‘Yerli muhbir' rolüne soyunanların Washington'da sahne alacakları birçok adres bulunuyor. Lakin her gösteri sonrası Washington'da kazandıklarının birkaç katını Türkiye'de kaybetmek zorunda kalacaklar.

Devamı

Türkiye'nin normalleşme sancıları hitama erdirmesinin tek yolu da sahici bir siyasetten geçiyor. Halk sekiz seçimdir bunun mesajını açık bir şekilde veriyor. Sahici olana rağbet ediyor.

2007'de cumhurbaşkanı seçtirmemek için kriz çıkaranlar, bugün kendilerinin müsebbibi olduğu yeni cumhurbaşkanı seçim sisteminde aday gösteremez hale geldiler.

Hükümetin paralel yapı ile mücadelesi devam ettikçe Hareketin yeni Batıcılığı daha da güçlenecek gibi.

Türkiye normalleşme sancılarını yaşarken ortaya çıkan ve daha da görünür hale gelecek olan Kemalist sindirme sancıları bir süre daha ‘cinnet halleri' üretmeye devam edecek.

SETA Analisti Taha Özhan, muhalefet partilerinin yaklaşan Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için yaşadığı aday belirleme sorununa dikkat çekerek, CHP ve MHP'nin açıklamalarıyla uzlaştıkları tek noktanın “Kemalist bir adayın cumhurbaşkanı seçilemeyeceği” olduğuna dikkat çekti.

Mısır'da ortaya çıkan tablo yabancısı olduğumuz bir durum değil. Şunun şurasında yedi yıl önce benzer bir felaketin ucundan Türkiye de dönmüştü.

Muhafazakar kesimin çoğunluğu, Gezi'deki Erdoğan karşıtlığını, Erdoğan'ın temsil ettiği İslami kimlik ile son 10 yılda yaşanan toplumsal dönüşümün reddiyesi olarak algıladı.

2009 Açılım süreci ve 2013 Çözüm süreci sırasında 'süreç çöktü kampının' oldukça etkin 'göründüklerini' kabul etmek gerekiyor. Neredeyse eskatolojik bir dünyanın içinden konuşan bu kamp, 2009 Açılım sürecindeki etkisine bugün sahip değil. 'Süreç çöktü kampı' büyük ölçüde PKK ve sol-liberal dünyanın içinden konuşmaktadır. Yani açılım ve çözüm süreçlerine kategorik olarak karşı olan Türk milliyetçisi veya Kemalist dünyaların itirazlarının gerekçeleriyle arasında ciddi mesafe olduğu farz edilmektedir.

12 Ağustos 2005 Diyarbakır konuşmasında "Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorunudur. Bu sebeple 'Kürt sorunu ne olacak?' diyenlere diyorum ki, bu ülkenin başbakanı olarak, o sorun, herkesten önce benim sorunumdur" diye seslenen Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde bir ilke imza atmıştı. Retorik düzeyde bile sorunu tartışmanın, isimlendirmenin imkânsız olduğu uzun yılların ardından, ilk kez bir başbakan sorunla bu denli açık bir şekilde yüzleşiyordu.

Türkiye'de 2013 yılında yaşanan gelişmeleri sıraladığımızda, uzun bir listeyle karşılaşırız. Lakin listenin kabarıklığına rağmen 2013'ün en önemli gündem maddesini, Kürt Sorunu'nun barışçıl ve siyasal yollarla çözülmesini hedefleyen Çözüm Süreci'nin oluşturduğu aşikardır. Meselenin sivil inisiyatifle çözülmesini amaçlayan ilk hamle olmasa da, dört unsuru bir araya getirmesi, Çözüm Süreci'ni diğer girişimlerden farklı kılıp başarıya ulaşma potansiyelini artırıyor.