Türkiye karşıtlığı ve PKK/YPG dostluğunun Amerika’da oluşturduğu partilerüstü koalisyon öyle bir noktaya geldi ki, bu koalisyonun Cumhuriyetçi üyeleri bile, önlerine çıkması durumunda kendi partilerinden olan Başkan Trump’ı bile ezip geçebilecekleri görüntüsü veriyorlar.
Devamı
Suudi Arabistan petrol şirketi Aromco'nun iki rafinerisine yönelik gerçekleştirilen saldırıların üzerinden tam bir hafta geçti. Saldırıyı Husiler üstlendi ancak ABD ve Suudi Arabistan tarafı İran'ı sorumlu tutmaya çalışıyor.
Devamı
Amerika Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, bir yandan bu saldırının “savaş sebebi” olduğunu söylerken bir yandan da saldırının “İran destekli” olduğunu ifade ediyor. Başkan Trump da bir yandan İran ile bir savaş istemediğini, diğer yandan ise Amerika ordusunun hazır olduğunu ve “bir telefonla bir ülkeye gireriz” tehdidinde bulunuyor.
SETA Güvenlik Araştırmacısı Murat Aslan, Fırat’ın doğusunda oluşturulması planlanan güvenli bölge için devam eden süreç üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Ankara zirvesi öncesinde Suriye’deki temel gelişmeler neler? Ankara zirvesinden beklentiler nelerdi? Zirvede alınan kararlar ne anlama geliyor? İdlib’deki durum zirveden nasıl etkilenecek? Ankara zirvesi Suriye’de siyasi çözümün önünü açtı mı?
Türkiye ve ABD, Suriye’nin kuzeydoğusu için uzun dönemli amaç ve beklentileri dahilinde farklı jeo-politik seviyelerde davranış modelleri geliştirmektedir. Türkiye, daha çok kendi güvenliği ve ‘mikro-bölgesel’ çıkarlarına yönelik strateji geliştirirken ABD Ortadoğu politikalarını ve küresel rekabet kaygılarını ön plana çıkartmaktadır.
İran’a müdahale konusunda Suudi Arabistan öncülüğünde bir bölgesel koalisyon oluşturulmaya çalışılıyor. ABD’nin bu koalisyona askerî destek vermesi ise İsrail Lobisi'nin Trump’ı ve Amerikan devlet aygıtını ikna etmesine bağlı.
Devamı
Bugün S-400 konusunu büyük bir kriz olarak gören bazı çevreler, aslında Türkiye’de ABD’ye karşı oluşan bu güven bunalımını yeterince göz önünde bulundurmuyorlar. Türkiye’nin S-400 kararını sorgulamak oldukça sorunlu bir anlayışa işaret ediyor.
Devamı
Mısır'da 3 Temmuz 2013'teki askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan ülkenin demokratik seçimlerle göreve gelmiş ilk sivil devlet başkanı ve Müslüman Kardeşler hareketi üyesi Muhammed Mursi'nin vefat haberi başta Türkiye olmak üzere tüm İslam aleminde üzüntüyle karşılanmıştır. Nitekim Mursi Arap dünyasında uzun yıllardır beklenen demokratik bir kalkışmanın en önemli aktörlerinden birisi olarak görülmüş ve mücadelesi Türkiye'deki kamuoyu tarafından güçlü bir biçimde desteklenmiştir. Aynı şekilde AK Parti de Ortadoğu'nun en geniş toplumsal tabana sahip sivil toplumsal hareketi olan Müslüman Kardeşler'in Mısır'daki siyasi tecrübesinin başarılı olması için destek vermiştir.
Mısır tarihinin, demokratik seçimlerle göreve gelen ilk sivil devlet başkanı olan Mursi’nin ölümüyle ülkenin 2011 yılında başlayan demokrasi mücadelesi de ciddi biçimde yara aldı.
Mısır'ın şeffaf seçimlerle iktidara gelen ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 3 Temmuz 2013'teki askeri darbeden sonra binlerce insan gibi tutuklandı ve olmadık suçlamalara maruz bırakıldı.
Muhammed Mursi 2012 yılında Mısır halkı tarafından Cumhurbaşkanı seçildi. Ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanıydı. Arap Baharı Mısır'da halkın iradesini iktidara taşımıştı.
Sudan'da bölgesel karşı-devrimci güçlerin de yönlendirmesiyle protestoculara kanlı bir müdahalede bulunan Askeri Geçiş Konseyi, devrim hareketine öldürücü darbeyi indirerek gösterilerin tamamen sonlanmasını hedefledi.
Türkiye’nin en önemli dış politik gündemlerinin başında şüphesiz Amerika karşısında izlenecek yolun belirlenmesi geliyor.
İran stratejisi tam olarak ortaya konulmamış olsa da Bolton'un Tahran'a yönelik hedefleri oldukça net. Bu stratejinin ana çerçevesini yaklaşık bir yıl önce ilan edilen ve İran'ın yerine getirmesinin istendiği talep listesi oluşturuyor.
ABD'nin İran'ı ekonomik yaptırımlarla sıkıştırma hamleleri sürerken, medyaya yansıyan çeşitli haberler askeri müdahale seçeneğinin daha fazla tartışılmasına neden oluyor.
Trump yönetimi, her geçen gün, ABD'nin süper gücünü hoyratça kullanan uygulamalarla sahne alıyor. Washington, II. Dünya Savaşı sonrası kurduğu "liberal düzeni" kendi eliyle yıkmakla kalmıyor. Tek taraflı milli menfaatlerini de uluslararası düzleme, aktörlere dayatıyor. Uluslararası kuruluşları bile harekete geçirmekle uğraşmıyor. Milli hukukunu sert gücüne dayanarak uluslararası hukukmuşçasına empoze ediyor. Elindeki her çeşit enstrümanı meşruiyet kaygısı duymadan seferber ediyor. Son dönemde hasım veya dost ayırt etmeden yaptırım ve tehditlere daha sık başvuruyor.
Çin ve Rusya yıllarca çok kutuplu bir dünya siyaseti hayali kurdu. Ancak son gelişmeler gösteriyor ki, ikisi de buna çok hazırlıksız yakalandı.
SETA Genel Koordinatör Yardımcısı Kemal İnat, Venezuela’daki darbe girişimi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan Dünya Düzeni, 1989 yılından sonra farklı bir döneme girdi. Küreselleşme dönemi de denilen bu dönem de bugünlerde değişime uğradı ve ABD Liberal Demokrasi’den korumacı “ulus devlet” formuna evirilmeye başladı. Trump ile Orta Doğu’da İsrail merkezli Yeni Orta Doğu amaçlanıyor. İsrail, Suudi Arabistan ve BAE aynı safta buluşurken İran düşman ilan edildi. İran’a yönelik çok sert ambargolar ve yaptırımlar art arda gelmeye başladı. ABD’nin Orta Doğu ve İran planları, gerilimli Türk-ABD ilişkilerini SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran ile konuştuk..
Ordu ile siyasi iktidar arasında tarihsel bağlamda oluşan ilişkiler, bir yol ayrımında ordunun nasıl hareket edeceğine dair önemli ipuçları sunar.