FETÖ’nün Yeni Taşeron Arayışı

Sırf hükûmet karşıtlığı için FETÖ taşeronluğuna tekrar gönüllü olmak, eli kanlı bir terör örgütünü desteklemekten başka bir anlama gelmez.

Devamı
FETÖ nün Yeni Taşeron Arayışı
Türk-Amerikan İlişkileri Rayından Çıkar mı

Türk-Amerikan İlişkileri Rayından Çıkar mı?

Türk-Amerikan ilişkilerinde buzul çağına girmemek için her iki aktörün “pire için yorgan yakacak” tercihte bulunmaması hayati önem taşıyor. Aksi bir durum, Ortadoğu coğrafyasını daha da hareketli hale getirecektir.

Devamı

AK Parti devletin normalleşmesini geniş toplumsal kesimlerin devlete aidiyet bağını güçlendirme yönünde pratiğe dökebilirse hem değişim karşıtı bloğa hem de kendi bloğundaki eski devlet aktörlerine karşı elini güçlendirecektir.

Taliban'ın 21 Nisan’da Mezar-ı Şerif'te gerçekleştirdiği katliam, yıllardır siyasi, askeri, etnik, sosyo-kültürel ve ekonomik sorunlar girdabında boğuşan Afganistan’ı daha derin bir kaosa sürükledi.

Bu halkın zaferine gölge düşüremezsiniz. Bu milletin hakkını gasp edemezsiniz. Karşınızda 1990'ların halkından kopuk devleti yok! İçinde FETÖ'nün cirit attığı o kötürüm kurum da yok.

Esed’e bağlı unsurların 4 Nisan 2017'de İdlib’in güneyindeki Han Şeyhun bölgesinde toksik maddeler içeren silah kullanımı neticesinde ortaya çıkan dehşet görüntüleri, bir kez daha kimyasal ve biyolojik silahları dünya gündemine getirdi.

ABD-Çin-Kuzey Kore Üçgeni

ABD için Kuzey Kore tehdidi giderek büyüyor, Çin de K.Koreden rahatsız. Ortada ortak bir sıkıntı varken, ABD-Çin arasında bir işbirliği doğar mı diye merakla bekleniyor.

Devamı
ABD-Çin-Kuzey Kore Üçgeni
ABD nin Müslüman Kardeşler Politikasının Çıkmazları

ABD’nin Müslüman Kardeşler Politikasının Çıkmazları

Müslüman Kardeşler hareketinin kendisini hedef alan bloğun genişlediğinin farkına varması ve gelecek vizyonunu bu yeni duruma göre çizmesi önem taşımaktadır.

Devamı

Devletler istikrar istemelerine rağmen saldırgan yöntemler tercih ediyor.

Trump’ın “ekibiyle” birlikte, Obama döneminden yöntem ve biçim olarak farklı ancak içerik olarak ABD’nin uzun yıllardır süregelen bölgesel çıkarlarına uygun bir siyaset izleyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

Türkiye'nin Kuzey bölgelerini tuttuğu Amerikalıların da Rakka'ya girdiği bir senaryo en akla yatkın senaryo olarak karşımıza çıkıyor.

1982 Anayasası'nın çerçevelediği şiddet kurgusu hem siyasi hem de bürokratik anlamda hesap verebilir ve öngörülebilir olmayan aktörler aracılığıyla devletin ve toplumun kontrol altında tutulmasına imkân tanımıştır.

2013’ün yaz aylarından itibaren farklı cephelerden gelen tehditlerle yüzleşmek durumunda kalan Türkiye ekonomisi, tüm olumsuzluklara rağmen büyümesini devam ettirerek ayakta kalmayı başardı.

Bu çalışma Türkiye demokrasisine karşı FETÖ mensupları tarafından girişilen başarısız askeri darbe teşebbüsünün ekonomi politik arka planını analiz etmektedir.

Cuntacılar hem mesai arkadaşlarını hem de sivil halkı vurmaktan çekinmedi. Türkiye çok darbe görmüştü ancak ilk defa bir darbe girişimi, devletin terör örgütü olarak ilan ettiği bir yapı tarafından yönetiliyordu.

Melez darbe ve müdahale yöntemleri birçok ülkede seçilmiş iktidarların iç ve dış odaklar tarafından yönlendirilmelerine olanak sağlamıştır. Türkiye ise son yıllarda melez darbe ve dış müdahale yöntemleri ile doğrudan muhatap oluyor. Bu müdahaleler siyasi iktidarın mücadelesi ve halkın bu mücadeleye desteği ile devam etmektedir.

Türkiye de tıpkı Rusya ve Brezilya gibi özellikle Gezi ve 17-25 Aralık süreçlerinden bu yana ABD ve Avrupa’daki yaygın dezenformasyon ve dış politika tercihlerindeki stratejik ayrışma sonucu derecelendirme kuruluşlarının hedefe koydukları ülkelerden biri haline gelmiş durumda.

CHP, Komisyondaki görüşmelerde zaman kazanmaya dönük bir taktikle hareket ettiği için itirazların içeriği daha önceki söylenenlerin bir tekrarıydı.

Darbelere ve askeri müdahalelere ABD yönetiminin bakışı Soğuk Savaş sonrasında da çok fazla değişiklik göstermedi. Literatüre bizzat darbe yapıcıların ağzından “postmodern darbe” olarak geçen 28 Şubat sürecinde de ABD ve Batı dünyası kendinden beklenilen prensipli duruşu gösteremedi.

Gelinen noktada Türkiye; güvenilmez bir müttefik olan ABD ile birlikte hareket edip onun PYD’yi ve dolayısıyla PKK’yı güçlendiren adımlarını seyretmek yerine, bölgede giderek çok daha etkili bir rol oynayan Rusya ile ilişkilerini düzeltip, Suriye sorununun kapsamlı bir şekilde çözümü konusunda gerekli adımları atmayı tercih etmiş görünüyor.

Devletin yeniden yapılandırılması meselesinin dönüp dolaşıp geleceği yer de yeni anayasa ve yönetim sistemi olacak. Meclis açılınca sıcak ve bir o kadar önemli bir siyasi gündemin içerisine düşeceğiz.