İran-ABD Yakınlaşmasının Maliyetini Kim Ödeyecek?

Nükleer meseledeki anlaşmaya ve ambargoların kaldırılmasına normal şartlar altında hiçbir akil aktör itiraz etmezken; bu yakınlaşmanın an itibariyle Ortadoğu’da özellikle Suriye’de katliam ve işgal yürüten İran’ı daha da cesaretlendireceği fikri endişelere sebep olmakta.

Devamı
İran-ABD Yakınlaşmasının Maliyetini Kim Ödeyecek
Ä°ran-Suudi Rekabeti Mezhep Temelli mi

Ä°ran-Suudi Rekabeti Mezhep Temelli mi?

Ortadoğu’nun sürüklendiği kaos ortamını kendi nüfuzunu artırmak için bir fırsat olarak değerlendirmek isteyen İran “Hizbullah modeli” silahlı güçler oluşturulmasına destek vermiş Kasım Süleymani gibi figürleri cepheye sürmekten geri durmamıştır. Bu tavır, Suudi Arabistan’ın güvenlik kaygılarını artırmış ve aynı sertlikte cevap vermesine yol açmıştır.

Devamı

İran hem bölgede oluşan güç boşluğunu hem de muhtelif ülkelerdeki Şii unsurları kullanarak bir yayılmacılık stratejisi izledi. İran’ın Şii nüfus üzerinden yürüttüğü tehlikeli stratejinin trajik sonuçları bütün bölge insanlarını yakından ilgilendirmektedir.

Analiz, 2011 yılının Ocak ayından itibaren Yemen'de siyasi değişim talepleriyle başlayan kitlesel gösterilerden Suudi Arabistan önderliğindeki uluslararası operasyona uzanan siyasal süreci analiz etmektedir.

Kara harekâtı tartışmalarının birden başlamasından anlamamız gereken bu hazırlıkların son safhasına geldiğidir.

"Türkiye boyundan büyük işlere kalkıştı" diyen şer ittifakının, bugünkü dayanağı katliamlar ve terör eylemleri. Yeni bir seçime doğru giderken bu kanlı girişimler üzerinden siyasi rant devşireceklerini düşünüyorlar.

Rusya'nın ‘Bağlantı Politikası' ve Suriye Çıkmazı

Neresinden bakarsanız bakın Washington yönetiminin giderek karmaşıklaşan bir Suriye kriziyle karşı karşıya olduğu açık.

Devamı
Rusya'nın Bağlantı Politikası' ve Suriye Çıkmazı
Rapor Batı ve Kaddafi Makasında Libya

Rapor: Batı ve Kaddafi Makasında Libya

 42 yıl süren uzun bir dönemin ardından Kaddafi, Arap baharının bir halkası olarak Libya’daki liderliÄŸini kaybetmek üzere.

Devamı

Hamas ve el-Fetih, aralarında dört yıldır süren anlaÅŸmazlığı sona erdirmek için Kahire’de bir uzlaÅŸma anlaÅŸması imzaladılar. 

Libya krizi Türk dış politikası için 2003'teki Irak iÅŸgalinden bu yana verilen en önemli diplomasi sınavlarından birini teÅŸkil ediyor.

Kaddafi'nin asıl dayanağı olan kara gücünü müdahaleye misilleme için acımasızca kullanması veya kimyasal silahlara baÅŸvurma olasılığı akılda tutulmalıdır. Libya ile ilgili gündem hızla deÄŸiÅŸmekte. BM Güvenlik Konseyi'nin Libya'da uçuÅŸa yasak bölge oluÅŸturulmasını ve iÅŸgal dışında 'gerekli tüm seçeneklere baÅŸvurulmasını' öngören karar tasarısının onaylanmasının ardından Pazar günü baÅŸlaması planlanan operasyon için hazırlıklar sürerken Libya DışiÅŸleri Bakanı Musa Kusa, ateÅŸkes ilan ettiklerini ve her türlü askeri operasyonu durdurma kararı aldıklarını belirtti.  Ancak baÅŸta Fransa olmak üzere tehdidin deÄŸiÅŸmediÄŸi kanaatinde olan operasyona destek veren ülkelerin tavrı BM kararların uygulanıp uygulanmadığını takip etme yönünde. Bu ise her ÅŸeyin an be an deÄŸiÅŸtiÄŸi Libya ile ilgili operasyon seçeneklerinin rafa kalkmadığını göstermektedir. AteÅŸkes çaÄŸrısı yapan BM kararı öncelikle uçuÅŸ yasağını kapsamakla birlikte, tanınan yetki sadece uçuÅŸ yasağı ile sınırlı deÄŸil. Karar gerekli olması durumunda Kaddafi'nin kara birliklerine de saldırı düzenlenmesine onay veriyor. Ancak bu kararın hayata geçirilmesi gerçekten Libya'ya düzen getirebilecek, sivil ölümlerin önüne geçebilecek mi? Bu noktada gerek daha önceki örnekler, gerekse Libya'nın kendi durumundan kaynaklanan zorluklar çok fazla umut vaat etmemekte. 

PKK, iktidarı geçmiÅŸ dönemlerdeki güvenlikçi perspektife mahkûm ederek tuzağına düÅŸürmek ve toplumsal desteÄŸini azaltmak istiyor.  

SETA Kafkasya çalıştaylarından üçüncüsünü 23 Temmuz'da Türk ve Gürcü akademisyenler, gazeteciler ve dış politika bürokratlarının katılımıyla gerçekleÅŸtirdi.

HER yerde olduÄŸu gibi Türkiye’de de sihirli bir hava estirdi ‘dijital baÅŸkan’ Barack Hüseyin Obama.

KIRK yıllık Davos toplantılarının bir gün gerçek bir tartışmaya yol açacağı kimin aklına gelirdi? Türkiye gibi ülkelerin devlet baÅŸkanlarının lütfen davet edildiÄŸi bu tür toplantılarda merkez güçler gücünü gösterir, uydu güçler merkezden aldıkları ışığı yansıtır.

GAZZE’YE karşı 27 Aralık’ta Ä°srail’in baÅŸlattığı operasyonun dünya kamuoyunda yarattığı ÅŸaÅŸkınlığın nedeni saldırının sürpriz olması deÄŸil, trajedinin boyutları. Bu topraklar ölümlere, bombalamalara, saldırılara, yaratıcı isimler konulan operasyonlara yabancı deÄŸil.

Tezkere kararının ardından Kuzey Irak’a baÅŸlayan hava operasyonlarını beklendiÄŸi üzere bir kara harekâtı takip etti. Türkiye daha önce onlarca kez yaptığı sınır ötesi operasyonu bir kez daha yapıyor.

CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül'ün Amerika ziyareti, Türk-Amerikan iliÅŸkilerinin adeta bir balayı havası yaÅŸadığı günlerde gerçekleÅŸiyor. 1 Mart 2003 tezkeresinin reddedilmesinden bu yana yaÅŸanan güvensizlik ve gerginlik ortamı, yerini olumlu bir havaya bırakmış görünüyor. Bu deÄŸiÅŸikliÄŸin sebebi ne? Ä°ddia edildiÄŸi gibi BaÅŸbakan ErdoÄŸan'ın 5 Kasım'da Bush'la Beyaz Saray'da yaptığı görüÅŸmede bir büyük pazarlık mı yapıldı? 12 yıl sonra ilk defa CumhurbaÅŸkanlığı düzeyinde gerçekleÅŸen Abdullah Gül'ün ziyareti, Türk-Amerikan iliÅŸkilerindeki bu iyileÅŸmeyi nasıl etkileyecek?

OrtadoÄŸu’da son yıllarda yaÅŸanmakta olan gerilimler ve çatışmalar uzun bir süredir dünya siyasetinin sıcak gündemini teÅŸkil etmektedir. Irak’ta 4 yıldan uzun bir süredir devam etmekte olan Amerikan iÅŸgali Irak’a istikrar getirememiÅŸtir. Irak iÅŸgali hızla bir iç savaÅŸa dönüÅŸmektedir. Ä°ç savaÅŸ durumunda ortaya çıkabilecek yıkım, hem Irak, hem de bölge açısından ÅŸu ana kadar yaÅŸanan yıkımın çok daha ötesine geçecektir. Arap, Türkmen ve Kürt unsurlarından oluÅŸan Irak, adeta OrtadoÄŸu’nun mikrokozmozudur.

Yüzyıl dönümleri dünyada büyük dönüÅŸüm beklentilerinin depreÅŸtiÄŸi zamanlardır. Müslümanlar Ä°mam Gazali için “müceddid-i elf-i sani” diyerek daha sabırlı bir tarih bakışına sahip olduklarını gösteriyor gibiyse de, her asırda yeni bir müceddidi arayan daha yaygın bir anlayışı göz ardı edemeyiz. Bediuzzaman adlandırması üzerinde düÅŸünmek bile bu anlayışı yeterince görünür kılacaktır. Avrupalılar’ın 1890’lardan 1900’ün ilk yıllarına kadarki dünyayı