SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran Batı'nın Türkiye karşıtı tutumu karşısında Türkiye’nin izlediği politika hakkında değerlendirmede bulundu.
Devamı
Gerek AB ve gerekse NATO, Türkiye'nin stratejik menfaatlerini maksimize etmeye çabaladığı uluslararası örgütler. Ve Türkiye'nin bu örgütlerdeki üyeliği kampanyalara feda edilebilecek, duygusal bir konu değil. Hele hele, kapıy ı Türkiye'ye kapattırmak isteyenlerin gazına gelinecek bir husus hiç değil.
Devamı
Batılılar Türkiye ile geçmişte kurdukları asimetrik ilişkiyi sürdürmek istiyorlar. Türkiye'nin kendileriyle göz hizasında bir ilişki kurmasına tahammül edemiyorlar.
Nusra Cephesi kendisini devrimin bir parçası olarak sunarak üzerindeki baskıyı hafifletebilmek adına ŞFC olarak yolunu devam etmeye çalıştı. ŞFC projesi de başarısız olunca HTŞ oluşumuna öncülük etti.
Almanya'nın Türkiye siyasetinin maalesef korkuların şekillendirdiği duygusal ve irrasyonel bir noktaya savrulmuş olduğunu tespit etmemiz gerekmektedir.
Bu çalışma tarihi çok eskiye dayanan, köklü Almanya-Türkiye ilişkilerini tüm boyutlarıyla analiz etmektedir.
Siyasi partiler, 2019 seçimleri için hazırlanırken uzun dönemli etkisi kalıcı olacak siyasal alanı da yeniden yapılandırıyor.
Devamı
İhraçlardan dolayı, TSK’nin yabancı topraklarda bir askeri harekât durumunda kapasite sorunları yaşayacağı sıklıkla dillendirilmesine rağmen, FKH başarılı bir şekilde tamamlanmıştır.
Devamı
Fırat Kalkanı, Türkiye’nin Suriye’de son yıllarda kaybettiği caydırıcılığını geri kazanması açısından önemli bir rol oynadı.
Almanya AB içerisindeki konumunu Türkiye ile olan ikili ilişkilerinde bir kaldıraç olarak kullanmaktan çekinmeyen, ticareti bir silah olarak kullanan çok daha agresif bir çizgiye kaymış durumdadır.
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı Türkiye-Almanya ilişkileri üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye, NATO çatısı altında Batı ile bir ittifak ilişkisine girmişti. Ancak şimdi Türkiye’nin güvenliğine yönelik tehditler daha çok Batı’dan geliyor.
Enes Bayraklı ‘ya göre Almanya ile ikinci raunt 2019 seçimleri ve bugün yaşadığımız gerginliği bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Türk-Alman ilişkilerinde 2013 yılından itibaren ortaya çıkan ve gün geçtikçe derinleşen krizin konjektürel değil yapısal bir soruna işaret ettiği artık ayan beyan ortada.
ABD Dışişleri Bakanlığı Terörle Mücadele Bürosu’nun yıllık olarak çıkardığı ülke terörizm raporlarının sonuncusu geçtiğimiz haftalarda yayınlandı.
Uluslararası toplum kabuk değiştiren teröre karşı yeni ve etkin bir anlayış geliştirmek zorunda.
TSK içindeki dönüşümün YAŞ ile ilgili en önemli sonucu, Kurul’un yapısının, sivil idarenin lehine değiştirilmesidir. Yani YAŞ, 4 asker ile 10 sivilden oluşacak şekilde sivillerin ağırlığında yapılandırılmıştır
İki ülke arasındaki ilişkileri ve almanya'nın türkiye'nin en önemli meselelerinde takındığı tuhaf tavrı takip edenler açısından gerilimin bu seviyeye ulaşmasında garipsenecek bir durum yok.
İncirlik meselesi, Alman siyaseti ve medyasının Gezi'den itibaren Türkiye'ye karşı adım adım inşa ettiği hasmane tutumunun bir sonucu olarak ilişkilerde ortaya çıkan derin güven bunalımının en son yansımasıdır.
Ana akım medya içerisinde yer alan ve uluslararası enformasyon akışını yönlendiren Batı medyasının özellikle 2009 Davos Zirvesi ve sonrasında yoğun bir ilgiyle Türkiye’yi takip etmesi, Türkiye’nin yükselen gücüyle paralel seyretmektedir.
Yapılan büyük yatırımlar ve gerçekleştirilen projeler, Türkiye karşıtlarının ezberini tamamen bozuyor. Çünkü, yatırımlar, finans, enerji, ticarette eksenin Türkiye'ye kayması demek.