Başkanlık Seçimleri ve Amerika’nın Ortadoğu Politikasının Geleceği

Yeni başkanın, Obama’dan çok farklı bir Ortadoğu politikası izlemesi kolay olmayacak. Zira Amerikan halkı Ortadoğu’da siyasi sorunların adeta çözülmesi imkânsız hale geldiğine ikna olmuş durumda. Yeni başkanın kamuoyunu yeni bir dış politika aktivizmine ikna etmesi çok zor.

Devamı
Başkanlık Seçimleri ve Amerika nın Ortadoğu Politikasının Geleceği
Yeni Bir Aşamaya Doğru

Yeni Bir Aşamaya Doğru

Türkiye, bugün "yeniden kazanılmaya çalışılan" bir aktör konumunda. Bunun nedeni bölgemizdeki farklı aktörlerin giderek derinleşen iç mücadeleleri. Türkiye için esas olan ise, bu süreci kendi milli menfaatleri namına değerlendirmek.

Devamı

Obama yönetiminin ikili ilişkilerdeki "yorgunluğu" ve kurumlar arasındaki "dağınıklığı" bir kenara bırakarak sahanın gerçeklerine odaklanmasının zamanı.

Suriye’de eğer tüm grupların bir arada yaşayacağı üst bir otorite tesis edilecekse bu, uluslararası aktörlerin kuracağı objektif bir koalisyonla tüm terör örgütlerinin temizlenmesi ve Esed’siz seçimlerin yapılarak halka fikir hakkı sunulmasıyla mümkün gözükmekte.

Rusya, İsrail'in isteği doğrultusunda Esed'e ve Hizbullah'a verdiği desteği sınırlandırsa da İran'ı kaybetmek istemiyor. İsrail ise net. Suriye'de güçlü Esed ve İran etkisi istemediği için "federalizme" açık destek veriyor.

Arap Baharı ile birlikte rejim güvenliği endeksli iç politik güvenlik kaygıları taşıyan Körfez ülkeleri, İran nükleer anlaşmasıyla bölgesel düzlemde jeopolitik güvenlik tehdidi ile karşı karşıya kaldı.

Analiz Arap Baharı Sonrası Körfez Güvenliği ve Savunmacı Aktivizm

Analiz: Arap Baharı Sonrası Körfez Güvenliği ve Savunmacı Aktivizm

Analizde Arap Baharı, İran nükleer anlaşması ve ABD’nin yeni bölge politikası sonrası Körfez ülkelerinin değişen güvenlik politikası analiz edilmektedir.

Devamı

SETA'nın "PKK’nın Kuzey Suriye Örgütlenmesi: PYD-YPG" başlıklı raporunda, PKK'nın Suriye kolu PYD'nin ele geçirdiği bölgelerde güttüğü tehcir siyasetiyle savaş suçlarına imza attığı belirtildi.

Rapor, PYD’nin anlaşılması ve analiz edilmesi noktasında önemli bir boşluğu dolduran, bu alandaki öncü Türkçe çalışmalardan biridir.

YPG bir taraftan anti-emperyalist muhabbetler yapıp Marksist türküler yakarken diğer taraftan da Kentucky’li bir redneck seviyesinde Amerika’yla yaptığı ittifakın verdiği dayanılmaz hafifliğin tadını çıkarıyor.

Ufuk Ulutaş: “Arap Baharı bir süreç. Beş sene sürecin etkilerini anlamak için yeterli bir süre değil. Bu süreçte henüz kazanan ve kaybeden yok.”

PYD, Esed rejimi, ABD ve Rusya ile taktik ilişkiler içerisine girerek Kuzey Suriye’de Arap ve Türkmenler’in yaşadığı bölgeleri de kontrol altına almaya çalışmaktadır.

Sorun öfkesini kendilerini on yıllardır baskı altında yaşamaya zorlayan Ortadoğu ve Kuzey Afrika halklarında değil; iktidarlarını ülkelerinin yıkımı pahasına korumaya çalışan diktatörlerde ve bölgesel ihtirasları ve statükoyu korumak için mezkûr diktatörlere tüm ikiyüzlülükle arka çıkan devletlerdedir.

Bu analiz, Arap Baharı’nın Katar’ın genel dış politika ilkelerini ve diğer Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerini nasıl etkilediğini incelemektedir.

Suriye’de 15 Mart 2011’de Dera’da başlayan ayaklanma 3. yılına girdi. Baas rejiminin protestoları orantısız güç kullanarak bastırmaya çalışması neticesinde ülke geneline yayılan olaylardaki can kaybı Mart 2013 itibariyle 70 bini aştı.

Hâlâ tek bir platformda buluşamayan muhalefet, Arap Baharı sürecinde Suriye’yi Tunus ve Mısır’dan farklı kılmakta.

Muhalefetin birleşme çabalarıyla geçen bu süre boyunca bu denkleme meydan okumaya katkıda bulunacak iki kritik adım atıldı.

Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra yaşanabilecek stratejik ve jeopolitik revizyonların ABD-İsrail ilişkilerini ne denli etkileyeceği herkesin merakını celbeden önemli bir mesele.

SETA’da düzenlenen “Arap Baharı, Tunus ve Türkiye” başlıklı panelde, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Tunus Dışişleri Bakanı Refik Abdüsselam Arap Baharı’nı ele aldılar.