AB-Türkiye İlişkilerinde Jeopolitik Kaygılara Dönüş

Türkiye ile AB arasındaki ilişki elli yılı bulan tarihi boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Bu süreçte ikili ilişkileri etkileyen birçok faktör olmasına rağmen bazı konuların temel parametre olarak ön plana çıktığı görülmüştür. Özellikle Soğuk Savaş döneminde NATO üyesi Türkiye'nin Batı dünyasının güvenliğine sağladığı katkı AB ile ilişkileri belirleyen temel faktör olmuştur.

Devamı
AB-Türkiye İlişkilerinde Jeopolitik Kaygılara Dönüş
Trump Ne Yapmaya Çalışıyor

Trump Ne Yapmaya Çalışıyor?

Trump Ortadoğu'ya yönelik bir hamle yapacaksa bunun bir ayağı İran'ı sıkıştırmak öbürü ise İsrail'i merkeze alan adımlar olacaktır.

Devamı

SETA Strateji Uzmanı Doç. Dr. Köse, Türkiye'nin kuzey Suriye'deki terör örgütlerine karşı düzenlediği Zeytin Dalı Harekatı'na yönelik ABD'den gelen birbirine zıt açıklamaları AA muhabirine değerlendirdi.

SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun PKK’nın Suriye ile ilişkisi hakkında değerlendirmede bulundu

Trump’ın başkan olmasının üzerinden sadece bir yıl geçti. Ama süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak anıla gelen ABD’nin yaldızları yavaş yavaş dökülmeye başladı. Ekonomiden diplomasiye, siyasete ülke en sancılı dönemini yaşıyor. Artık koca ülkenin derin yalnızlığı konuşuluyor. Ortadoğu siyaseti iflas eden ABD’nin içinde bulunduğu kriz..

Terör örgütünün, işgal ettiği yerlerde insanların tüm mal varlıklarına el koyduğunu..

PYD Baharı’nın Sonu

Arap Baharı gibi PYD baharı da bitiyor..

Devamı
PYD Baharı nın Sonu
Ortadoğu da Siyasal Ayaklanmalar

Ortadoğu’da Siyasal Ayaklanmalar

İran'daki olaylar toplumsal değil siyasaldır. Yani hükumet değişebilir ama rejim değişmez..

Devamı

Türkiye'nin son on beş yıldır yaptığı atılımlar gelişme potansiyeline sahip ülkeler için ilham verici olma boyutundan çıkmıştır denilebilir. Türkiye artık bu ülkelerin büyümesi ve gelişmesi noktasında katkı yapan bir aktör konumuna gelmiştir.

Kapısında beklediğiniz peygamberin mescidiyse eğer, teslim olmazsınız. Fahreddin Paşa tarihe bunu yazmıştır..

Trump beklenen güvenlik strateji belgesini açıkladı. Birçok yönüyle tartışıldı ve tartışılmaya devam edilecek. En önemli eleştirilerden biri aslında bu belgenin strateji tarafının oldukça zayıf olduğuna yönelik olması.

ABD bölgede hegemonik bir güç olmasına rağmen bu rolü hakkıyla oynama konusunda sıkıntılar mı yaşamaktadır? Yoksa ABD bölgede hegemonik bir güç olmaktan uzak ve nüfuzu da sallantıda olan bir devlet midir? Başka bir şekilde ifade edecek olursak, ABD-İsrail ikilisi böylesi bir karara, bölgede güçlerinin zirvesine çıktıkları için mi, yoksa bir düşüş yaşadıkları için mi imza attılar?

Bu yazının yazıldığı saatte sonuç bildirgesi yayınlanmamıştı. Ama İİT’nin dönem başkanlığını da yürüten Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının açılış konuşmasında İsrail sorunu ve Filistin’in geleceğine ilişkin çok net mesajlar verdi.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş Filistin meselesine bölgedeki ülkelerin yaklaşımını değerlendirdi.

Bölgede Türkiye hariç sesini yükseltebilecek, diplomasiyi yürütecek ve en nihayetinde Filistin halkının haklarını etkili bir şekilde savunacak aktör kalmadı.

Trump'ın bu kararının arka planında şüphesiz iç siyaset ve ideolojik hesaplar rol oynamaktadır. Başkanlık koltuğuna oturduğundan beri başı soruşturmalar ile belada olan Trump'ın İsrail ve Kudüs konusunda fanatik görüşlere sahip olan Evanjelikleri ve Siyonistleri memnun ederek iç siyasette bir nebze olsun rahatlamak istediği açıktır.

Türkiye artık parmak şaklatarak dizayn edilecek ya da iktidarın değişeceği bir ülke değil. Daha önce oldu hala deneniyor.

İbni Haldun Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Köroğlu, "Bugün Ortadoğu'da yaşanmakta olan şeyin yine bu büyük güçlerin politikalarından bağımsız olmadığını görmek zorundayız." dedi.

Bu analizde AB’yi parçalanmanın eşiğine getiren göç dalgası karşısında İslamofobi ve yabancı düşmanlığının yükselmesine neden olan Avrupa’daki tartışmalara değinilecektir.

Bundan sonraki süreçte Türkiye’nin önündeki en ciddi konu Fırat’ın doğusudur. Kısa ve orta vadede angajmanlarını bu tehdide göre ayarlaması ve seçeneklerini bu tehdide göre planlaması elzemdir. Bu açıdan müttefiklerinin Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alması ilişkilerin geleceği açısından önemli bir gösterge olacaktır.

Eğer yeni dönemin güvenlik eksenleri Arap-Fars ve Türk-Kürt çatışmaları üzerinden kurulmak isteniyorsa bölge ülkelerinin yeniden bir değerlendirme yapmaları ve geri dönülemeyecek adımlar atmamaları elzemdir. Bu da İran’ın başta Suriye’de olmak üzere kendisine çeki düzen vermesi ve aşırılıklarını törpülemeyi birincil görev olarak addetmesinden geçmektedir.