Yapısal Dönüşüm Programının Son Ayağı

Erdal Tanas Karagöl, Yapısal Dönüşüm 10. Kalkınma Planı'nın ayrıntılarını değerlendirdi.

Devamı
Yapısal Dönüşüm Programının Son Ayağı
Morse Telgrafına İlk Patenti Veren Osmanlı'dan Bugüne

Morse Telgrafına İlk Patenti Veren Osmanlı'dan Bugüne

Patentte ulusal farkındalığın ve kültürün artırılması çalışmaları son hızla sürdürülmeli. Teşvik sistemlerine ilişkin bilgilendirmeler yaygınlaşmalı.

Devamı

Türkiye dünden bugüne sanayide büyük mesafe aldı. Sanayicimiz özellikle 2000'lerde kendini buldu, şahlandı.

SETA İstanbul'da gerçekleştirilen çalıştayın amaçları arasında, kültür politikalarının aktörleri tarafından konuşulması, ve şehirler arasındaki iletişim ağlarının geliştirilmesi yer alıyordu.

28 Şubat darbesinin toplumsal hafızaya kazınan tüm kalıntılarının silinmesi için geçen 12 yıllık sürede çok önemli işler yapıldı. 28 Şubat 2015'de Çözüm Süreci'nde atılan adım ise, 28 Şubat'ı Yeni Türkiye için önemli bir tarih yapıyor.

Türkiye'nin satın alacağı füze sisteminin “Türkiye NATO'dan uzaklaşıyor mu?” sorusu çerçevesinde tartışılması geleneksel müttefiklerin samimiyeti konusunda şüphe uyandırıyor.

Nükleerin Temellerini Atıyoruz

Nükleerde yerlileştirme hedefine ulaşabilmek için, sanayinin teşvik edilmesi de şart. Yoğun sermayeli yatırımlar gerektirebilen malzeme üretiminde devletin lokomotif görevi üstlenip düşük risk ortamını yaratmasına ihtiyaç var.

Devamı
Nükleerin Temellerini Atıyoruz
İşte AK Parti ve CHP Seçim Beyannameleri Arasındaki Farklar

İşte AK Parti ve CHP Seçim Beyannameleri Arasındaki Farklar

SETA Ekonomi Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Sadık Ünay, AK Parti ve CHP'nin seçim beyannamelerin ele aldı.

Devamı

İlk çeyrekte AB'ye ihracatımız yıllık bazda dolar olarak % 12,3 düştü ancak bu dönemde euro da, dolar karşısında % 18'e yakın değer kaybetti. O halde aynı ihracata euro cinsinden bakalım dediğimizde, %6,5 oranında bir artışa şahit oluyoruz. İşte bu da, AB'de pazar payımızı arttırdığımıza işaret ediyor. Bununla birlikte, dünya ticaretinden neredeyse hiç bir ülkenin arzu ettiği desteği alamadığı bir dönemden geçiyoruz.

2000'li yıllarda özellikle Ar-Ge odaklı süreçlere verilen önem ve teşviklerle oluşturulan ekosistem vasıtasıyla, düşük teknolojili ürünlerden, orta altı ve orta üstü düzey teknolojilere yönelik ürünlere doğru yüksek bir artış hızı yaşandı. Bu dönemin başında ihracatta düşük teknoloji hâkimken, artık otomotiv ve makine gibi orta-yüksek teknolojiler öne çıkıyor. Bundan böyle ise, yüksek teknolojiye odaklanmamız şart.

Siyasal iletişim kampanyası rasyonel gerçeklerden, toplumun kültürel genlerinden ve hedef kitlenin taleplerinden kopmadığı ölçüde başarı şansı yüksektir.

Başkanlık sisteminin cari ekonomipolitik güç dengeleri açısından en önemli yansıması, devlet-özel sektör ilişkilerinin normalleşmesi ve kalkınma odaklı bir rekabet ortamının oluşmasıdır.

Yenilenebilir enerji, bir taraftan büyüme trendini devam ettirmek isteyen, bunun sonucunda da enerji maliyeti artan ülke ekonomisinde enerji sorununa önemli bir çözüm getirecek.

Hedefler kulağa çok hoş geliyor, özellikle de bu açıklamanın Türkiye ekonomisinin kötü karnesinde her daim imzası olan CHP'den geldiği göz önüne alındığında.

Ekonomimizin sürdürülebilir büyümeye kavuşması için paradigma değişimlerinden biri, kaynak arama zihniyetinin değişmesi olacak.

1980'li yıllarda bizden geride olan Güney Kore'nin, eğitim sistemindeki köklü değişim sayesinde 2023'de dünyanın ilk 10 ekonomisi olacağına kesin gözle bakılıyor. İlk 10'u hedefleyen Türkiye'de ise, bu hedefe ulaşılması için eğitim sisteminde keskin bir dönüşümün olması artık zaruridir.

Koalisyon görüşmelerinde öne çıkan ve anlaşma sağlanamayan konuların başında CHP'nin restorasyon söylemi gelmekte.

FED'in 17 Eylül'de faiz artışına gitmemesine rağmen, artış olasılığı her geçen gün yükseliyor. Bu durumun Türkiye ekonomisini yakından ilgilendirdiği de yadsınamaz gerçek. Bu yüzden FED'den gelecek bir faiz artışı kararı, son çeyrekte üzerinde durulması gereken önemli meselelerden birisi.

Adrese bir an önce ulaşmak ümidiyle seçimleri beklerken, siyasi istikrar meselesinin 1 Kasım ve sonrası itibariyle “her hâlükârda” Türkiye için ciddi bir imtihan olacağının altını çizmek gerek.