15 Temmuz sonrasında iktidar konsolidasyonu yaşayan Türkiye'nin mali kriz tehdidi ile de sıkıştırılamayacağı görülmeli. Ortak sorunlara müzakere ve işbirliği ile çözüm bulmak makro dönüşümün olmazsa olmaz bir tedbiri.
Devamı
AB teröre açtığı kucakla, yaygın İslamofobik ve ırkçı söylemleriyle, içinde bulunduğu krizden Türkiye’ye saldırarak kurtulabileceğini düşünmesiyle velhasıl Türkiye düşmanlığını seçim kazanmanın bir aracı olarak kullanmasıyla Türkiye’deki tüm özgül ağırlığını yitirmiş durumdadır.
Devamı
Ankara'nın 50 yıllık AB macerasında genel-geçer hale gelmiş paradigmayı yıkarak, çıkar odaklı rasyonel bir ilişki kurmaya çalışması statükonun devamını arzulayan Brüksel'deki karar vericileri rahatsız etmektedir.
Türkiye'de klasik siyasetçilerin Batı'ya bakışı hayranlık ve nefret sarkacında oldu hep. Erdoğan bu ikilemin ötesine gidebilen müstesna bir siyasetçi.
Avrupa ülkelerinde PKK terör örgütünün faaliyetlerine göz yumulmasıyla beraber, son zamanlarda hem Türkiye'ye ait diplomatik kurumlar maddi zarara uğradı hem de Türk kökenli Avrupalılar şiddete maruz kaldı.
Trump, yerel aktörlere desteğini azaltabilir ve inisiyatif alması halinde Türkiye’nin politikalarına daha fazla yaklaşabilir. Ancak PYD’ye olan desteğini aniden çekecek hızlı bir politika değişikliğine gitmeyecektir.
Dış politikada ipler tamamen Trump’a bırakılırsa (şüpheliyim bu konuda) Esed’le yeni bir uzlaşma zemini arayabilir. Çünkü Esed’in DEAŞ’la mücadele ettiğini düşünecek kadar olaydan kopuk.
Devamı
15 yıl içinde üç büyük şok ve travma yaşamış Amerikan toplumunun siyasal olarak bu travmalardan etkilenmesi ölçeğini, geleneksel parti fay hatlarında görmek en büyük yanılgıydı.
Devamı
Trump’ın Amerikan seçimlerini kazanmasıyla birlikte, ABD ile Avrupa arasındaki doğal ittifak hâli, uzun bir aradan sonra yeniden sorgulanmaya başladı.
Trump kendi yaklaşımını belirleyip stratejisini ortaya koyana kadar bir müddet ABD devlet bürokrasisinin otomatik pilotunda ilerleyecektir. Fakat ABD dış politikası kısa sürede Trump'ın kendini kanıtlayacağı bir alan haline gelebilir.
Birçok kişi farklı cümlelerle "dağdaki çobanla benim oyum bir mi" mesajı verdi. Bir Amerikalı "think tank"çi "Bugün ABD'yi ancak bir askeri darbe paklar" mealinde bir sosyal medya paylaşımında bulundu.
Britanya'dan Macaristan'a kadar Avrupa'da yükselen "popülizmin" ABD'deki temsilcisi olarak görülen Trump, Amerikan halkının korkularına, içe kapanma hissiyatına hitap etti.
Batı başkentlerinden FETÖ ve PKK (HDP) ile mücadelede Türkiye’nin attığı her adımla alakalı pasif-agresif “kaygılıyız” açıklamaları yapmasından kaygılıyız.
Türkiye ekonomisinin yıllarca yumuşak karnı olan finansal sistemin kırılganlıkları kullanılarak yapılan ve yapılması muhtemel girişimlere karşı verilecek en iyi cevap, yine aynı alanda, yani finansal sistemin güçlendirilmesinden gelir.
Birilerinin Batılı “dostlarımıza” teröristlerle iş birliği yapmanın bumerang etkisi yapacağını anlatması gerekiyor. Bugün tolerans gösterilen ya da desteklenen teröristler yarın kendilerini de vurabilir.
Maalesef insan hakları örgütleri veya aktivistleri denilince aklımıza gelenlerin bir müddettir insan haklarından anladıkları terörist hakları!
İslamofobya, Avrupa özelinde Batı’nın kendisini ve kendi değerlerini “tez”, Müslümanları ise “anti-tez” olarak kavramsallaştırdığı bir zihniyetin ürünüdür.
Sol Kemalistlerin Fetullah Gülen ve örgütünü hedef alan birçok çalışma ürettikleri doğrudur. Fakat ben daha bu çalışmalar içinde İslamofobik öğeler taşımayan bir çalışmaya rastlamadım.
Her şeyin alafrangasına pek tutkun olan medyamız, konu kendisine gelince pek bir ‘alaturka’, pek bir ‘şarklı’!
İslam karşıtı, yabancı düşmanı ve AB karşıtı partilerin yükselişi sadece Almanya’da söz konusu değil. Fransa, Hollanda, Avusturya ve İngiltere gibi ülkeler bu konuda çok daha fazla yol aldılar.
Birkaç yıldır etkisini pek hissetmiyorduk bu İslamofobi rüzgârının. Fakat ne olduysa şimdi yeniden varlık gösteriyor, aramızda dolaşıyor.