Muhalefetin Mızıkçılığı, Erdoğan'ın Tarafsızlığı

Cumhurbaşkanı açık ve net bir biçimde bütün partilere eşit mesafede olduğunu ilan ediyor. Fakat diğer taraftan da kendisinin "milletin tarafında" olduğunun altını çiziyor.

Devamı
Muhalefetin Mızıkçılığı Erdoğan'ın Tarafsızlığı
Türkiye Demokrasisi Bağlamında 14 Mayıs 1950 Seçimlerinin Anlamı

Türkiye Demokrasisi Bağlamında 14 Mayıs 1950 Seçimlerinin Anlamı

1950 seçimleri Türkiye ve esasen Orta Doğu demokrasi tarihi açısından bir dönüm noktası olmuştur, zira o güne kadar TBMM'nde gerçekleşenler tek-parti rejiminin bir uzantısı işlevi olarak algılanmakta ve toplumda bir çaressizlik hissini uyandırmaktaydı.

Devamı

Erdoğan: “Bu ülkeyi milli şef uygulamalarına ve koalisyon günlerine layık görenler Başkanlık Sistemi'ne karşı çıkarlar.”

Erdoğan ve Davutoğlu'nun birlikte uyumlu fotoğrafı AK Parti'nin sürekliliği anlamına geldiği gibi, daha büyük anlamda, ülkenin yönetiminde de uyum anlamına geliyor.

Hedefler kulağa çok hoş geliyor, özellikle de bu açıklamanın Türkiye ekonomisinin kötü karnesinde her daim imzası olan CHP'den geldiği göz önüne alındığında.

Sevgili Türkiye...

Geleceği Oylamaya Giderken

AK Parti'nin ve onun kurumsal yönelimi ile özdeşleşen Türkiye'nin önümüzdeki yıllardaki kaderini önümüzdeki günlerde kararsızları ikna ve seçime katılımı sağlama yönünde gösterilecek performans belirleyecek.

Devamı
Geleceği Oylamaya Giderken
HDP'nin Korku Siyaseti ve Senaryolar

HDP'nin Korku Siyaseti ve Senaryolar

Çözüm sürecinin barış ortamından istifade ederek ama silahı da elinde tutarak siyaset yapan Kürt milliyetçi siyasetinin Türkiye'yi seçim sonrasında esaslı bir meydan okumaya sürükleyebileceğini görmek gerekir.

Devamı

Bu analiz 7 Haziran'daki genel seçim öncesi 2002'den beri iktidarda olan AK Parti'yi analiz etmeyi amaçlamaktadır.

SETA İstanbul Genel Koordinatörü Altun, Paralel Devlet Yapılanması'nın manipülasyonlarla siyaset sahnesini kirlettiğini vurguladı.

Seçimin ana dinamiği AK Parti'nin aktörlüğünün ve muktedirliğinin geleceğini oylamaktır. İşte bu sebeple, seçimin getireceği parlamento kompozisyonu ne olursa olsun elit hesaplaşmasının süreceği senaryolar öngörmek durumundayız.

Seçim sonuçlarına bakıldığında, bu seçimlerde kültürel reflekslerin, kimlik algılarının önemsiz olacağına ilişkin öngörülerin boşa çıktığı görülüyor.

Bu tarihsel bloğa kimliğini ve rengini veren asıl dinamik, pratikte AK Parti karşıtlığı gibi gözükse de, esasında daha derinlerde yerleşik olan demokrasi, siyaset ve halk karşıtlığıdır.

Özellikle bizim gibi siyasetin ekonomiyi şekillendirdiği gelişmekte olan ülkelerde koalisyon hükümetleri ile yapısal problemleri çözmek, büyük yatırımlara girişmek, ülke algısını olumlu yapmak ve yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmek maalesef zor gözüküyor.

Niteliksel dağılıma baktığımızda kağıt üzerinde iç açıcı bir resim var; ülkenin merkezinin farklı tonları AK Parti ve CHP tarafından temsil ediliyor. Bunun yanında iki milliyetçi kanat da mecliste.

Bölgedeki her toplumla arasında var olan tarihi, kültürel bağlar ve ortak ekonomik çıkarlar sayesinde Türkiye, Balkanlarda istikrar ve barıştan en çok istifade edebilecek ülkelerden biri.

AK Parti-CHP seçeneğinin olmayacağının anlaşıldığı noktada MHP'yi zorlu bir tercih bekliyor. Ya AK Parti'yi suçlamaya devam ederek reaksiyoner, çözüm üretmeyen bir yere düşecek. Ya da AK Parti eleştirisini makule çekerek masaya oturacak.

Muhalefetin eli zorda... Mevcut durum, AK Parti'nin taşıdığı iktidar sorumluluğunun bir muhalefet partisi tarafından paylaşılmasını gerektiriyor.

AK Parti olmadan bir hükümet çıkmayacağı anlaşıldıkça MHP ve CHP cenahı seçim öncesinde hayal etmedikleri bir olguyla daha derinden yüzleşiyorlar. Bu da AK Parti'nin çalışabilecek koalisyon seçeneklerinin büyük partisi olduğudur.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın toplum nezdindeki prestijini sınırlı bir yere indirebilmek için elden gelen ne varsa yapılmaya çalışılıyor.

SETA Siyaset Araştırmaları Direktörü Nebi Miş, 7 Haziran seçimi sonrası, halkın iradesinin yeni Meclis'e nasıl yansıdığını ve Meclis Başkanı seçimini değerlendirdi.