Rapor: Başkanlık Sistemlerinde Yerel Yönetimler

Raporun amacı, başkanlık sistemlerinde yerel yönetimlerin nasıl düzenlendiğini seçilen ülke örnekleri üzerinden inceleyerek karşılaştırmalı bir yöntemle ortaya koymaktır.

Devamı
Rapor Başkanlık Sistemlerinde Yerel Yönetimler
Davutoğlu Sonrası AK Parti

Davutoğlu Sonrası AK Parti

Başkanlığa geçiş sürecinin uzamasının AK Parti’yi sürekli olarak bir saldırı altında bırakacağını ve yıpratacağını kestirmek zor değil.

Devamı

Mesele, iktidarın "otoriter" bulduğu uygulamaları eleştiren muhalefet olmaktan iyice uzaklaştı. Siyasetin alanını daraltan yapısal bir krize dönüştü.

Beğenseler de beğenmeseler de, kabul etseler de, etmeseler de, Tayyip Erdoğan'ın liderliği, kaynağı itibariyle meşru, işleyişi itibariyle sahici, etkisi itibariyle güçlü bir liderlik.

Türkiye, son 20 yılda laikliği temel bir mesele olmaktan çıkarmış ve birlikte yaşamı güçlendirecek değerleri üretmeyi başarmıştır. Laiklik artık siyaseti dizayn etmeye dönük bir araç değildir.

Amsterdam’da hendekler açılsa, Berlin’de öz yönetim ilan edilse, Londra’ya ağır silahlar yığılsa ya da terörden bizim canımızın yandığı kadar canları yansa AB ülkeleri toplu imha silahları kullanacak seviyeye gelirdi.

Ah İle Vah İle Ömür mü Geçer?

Gezicisinden PKK'lısına, Fetullahçısından mezhepçi siyaset yürüten yeni CHP'lisine kadar bütün paralel evren sakinleri bir haftadır ellerini ovuşturuyorlar.

Devamı
Ah İle Vah İle Ömür mü Geçer
Düşük Profilli Başbakan Olmaz

Düşük Profilli Başbakan Olmaz

Yeni Başbakan için öncelikli olan Türkiye’nin ihtiyacı olan sistem dönüşümünü sağlamaktır. Kalkınma politikalarını devam ettirmektir, tehditlerle yüzleşmektir. Bu anlamda güçlü bir figür beklenebilir. Koordinasyon da önemlidir fakat karizmatik liderlik beklemek anlamlı değil.

Devamı

Bugün Türkiye’nin önünde iki seçenek vardır. Adı konulmuş bir tam başkanlık sistemine geçiş birinci seçenektir. İkinci seçenek ise siyasi aktörlerin, sistem krizini yok sayıp, kelimenin tam ve doğru kullanımı ile fiili bir başkanlık sistemini uygulamaya koymasıdır.

Mevcut yönetim sisteminin ne kadar kırılgan olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu anlamda yeni dönemin en önemli özelliği bir sistem tadilatı dönemi olmasıdır.

Demirtaş, 7 Haziran’a gidilirken kullanılan “halklar” ifadesinden “halk” ifadesine geçiş dışında, yani “Türkiyelilik” siyasetinden “Pankürdist” bir siyasete evrilmeyi bir kez daha somutlaştırmaktan başka, yeniden bir halk ayaklanması çağrısını dillendirmektedir.

Burhanettin Duran, TBMM Başkanı’nın açıklamasına gelen tepkiler üzerinden şekillenen Anayasa’da laiklik polemiğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Cem Duran Uzun, yeni anayasa takvimi ve sürecin nasıl işleyeceği üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Burhanettin Duran, dokunulmazlıkların kaldırılması bağlamındaki değerlendirmesinde, “Kaldırabilirsiniz dokunulmazlıkları ama çok istisnai bir dönemde kaldırıyorsunuz, aynı zamanda terörle mücadele gibi bir gündemin uzantısı olarak kaldırıyorsunuz dolayısıyla bunun Türkiye’deki siyasi kapışmalara malzeme oluşturması ve buradan yeni polemiklerin çıkması söz konusu.” dedi.

Ali Aslan, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) güçlendirilmiş parlamento savunusu ve dokunulmazlıkların kaldırılması talebi arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

Aslan: CHP başta olmak üzere muhalefetin parlamenter sistemi savunmasının temel nedeni, parlamentoda hükümetin zor kurulup kolay düşürülmesi ve irade parçalandığı için rejim krizlerine gebe olmasıdır. CHP asker ve sivil bürokrasiye yol açmak istiyor.

İsmail Çağlar: “Anayasal sınırlarına davet edilen cumhurbaşkanı, anayasal yetkilerinin tamamını kullansa Türkiye’de tam bir başkan olarak hareket edebilir.”

Fahrettin Altun, yeni anayasanın “toplumun 2000’den sonra yaşadığı dönüşümlerin zemininin tesis edilmesi” ihtiyacına yönelik olduğunu vurguladı.

Ali Aslan: “Parlamenter sistemin en önemli özelliği uzlaşma ile ülkenin yönetilmesi demek. En temel mesele olan anayasa da siz eğer uzlaşma eğilimi göstermiyorsanız o zaman parlamenter sistemi gerçekten istiyor musunuz?”

Ali Aslan, yeni anayasa tartışmalarında Milliyetçi Hareket Partisi’nin pozisyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Anayasa Mahkemesi’nin gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’le ilgili verdiği hak ihlali kararına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Fahrettin Altun, “Skandal bir karar çünkü ortada açık ve net bir şekilde yetki gaspı var ve mahkemenin siyasallaşması söz konusu.” yorumunda bulundu.