ABD’de başkanlık yarışında önemli gelişmelerin yaşandığı bir haftayı geride bırakırken her iki partide de liderlik krizinin devam ettiğini görüyoruz. Salı günü gerçekleşen seçimlerde Virginia, Ohio ve Kentucky eyaletlerindeki sonuçlar, Biden’ın popülaritesinin en düşük seviyelerde olmasına karşın, Cumhuriyetçilerin işinin hiç de kolay olmayacağını gösterdi. Seçimlerde kürtaj meselesinin Demokratlar açısından mobilize etme gücünün devam ettiği ve Trumpçı adaylara karşı direncin devam ettiği görüldü. Anketler Biden’ın yaşlılığının en büyük dezavantajı olduğunu ve seçmenin Trump’ı çok daha dinç gördüğünü gösteriyor. Özellikle İsrail meselesindeki performansı Biden’ın genç ve siyahi seçmen nezdindeki algısını iyice negatif hale getirirken, Cumhuriyetçilerin Trump’a alternatif üretememesi bağımsız seçmende heyecan yaratmıyor.
Devamı
Geçen hafta Cumhuriyetçi aday adaylarının Milwaukee’deki tartışmasında Fox TV moderatörlerinin sorduğu bir soru hararetli tartışma anlarının yaşanmasına neden oldu. Moderatör eğer eski Başkan Trump, mahkum olmuş olsa bile partinin adayı seçilirse onu destekleyip desteklemeyeceklerini sordu. Sekiz adaydan altısının ellerini kaldırarak Cumhuriyetçi seçmenin tercihine ne olursa olsun saygı duyacaklarını ima etmelerine karşılık Chris Christie ve Asa Hutchinson buna karşı çıktı. Christie mahkeme sonuçlarından bağımsız olarak Trump’ın hareketlerinin başkanlık makamına yakışmadığını söyleyince salondan yuhalama sesleri yükseldi. Hutchinson ise Trump’ın Anayasa’nın 14. maddesine göre diskalifiye olabileceğini ifade ederek bir süredir bazı hukuk uzmanlarının yürüttüğü legal tartışmayı ülkenin ana gündemine taşımış oldu.
Devamı
İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’un ABD Kongre’sinde yaptığı konuşma öncesinde yaşanan tartışmalar, Başkan Biden’ın ve bazı Demokratların Netanyahu hükümetine ilişkin rahatsızlıklarını gün yüzüne çıkardı. Biden, Netanyahu hükümetinin Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini sınırlamak üzere hazırladığı yasa tasarısından rahatsız olduğunu daha önce açıkça belli etmişti. Tasarının muhalefete rağmen geçirilmemesini ve daha geniş bir uzlaşı sağlanmasını tercih ettiğini ifade eden Biden, Netanyahu’yu Washington’a davet etmeyerek de tepkisini koymuştu. Biden’ın 28 haftadır devam eden protestolardan rahatsız olması ve partinin progresif kanadının Filistin hassasiyeti Demokratların Netanyahu hükümetine tepki koyması sonucunu doğurmuş görünüyor. Buna rağmen Biden’ın karar değiştirerek Netanyahu’yu Washington’a davet etmesi köprüleri atmak istemediğine işaret ediyor.
15 Temmuz darbe girişimi Türk siyasi hayatında önemli kırılma noktalarından birisi olarak tarihe geçti. Darbenin üzerinden geçen yedi yıllık süre boyunca hem FETÖ'nün devlet içerisindeki yapılanmasına hem de 15 Temmuz darbe girişimine karşı farklı kulvarlarda etkin bir mücadele yürütüldü. Darbe davalarında darbe girişiminin hazırlık süreci, darbenin icrası, nasıl başarısızlığa uğratıldığı, failler ve eylemleri temel hatları ile ortaya çıkarıldı. Bu yargılamalarda büyük oranda sona gelindi. Darbe davaları dışında FETÖ'nün devlet içerisindeki örgütlenmesine karşı ayrı bir yargı süreci yürütüldü. FETÖ/PDY (Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması) davaları olarak anılan bu soruşturmalar ve kovuşturmalar sonucunda örgütün devlet içerisindeki yapılanması, bu yapılanmayı yöneten mahrem unsurları, bunların çalışma şekilleri ve örgütün kamuya açık yapılanması ile ilişkileri büyük oranda tespit edildi.
Biden’ı Trump ve ona yakın Cumhuriyetçileri doğrudan hedef alarak halkın özgürlüklerinin tehlikede olduğunu vurgulaması kampanyasının aşırı sağ siyaseti mahkûm etme üzerine odaklanacağına işaret ediyor.
2023 seçimlerinde partilerin gelecek vizyonları, aynı zamanda değişimden ne anladıkları ve değişimi nasıl yönetecekleri ile ilgili ortaya koydukları perspektifle anlaşılacak.
Millet İttifakı partilerinin ve adayları Kılıçdaroğlu'nun boş bıraktığı alanı YSP (HDP), TİP ve CHP destekçisi medya dolduruyor.
Devamı
Geçen hafta Nashville’deki bir okula yapılan silahlı saldırının üç çocuk ve 3 yetişkinin hayatına mal olması sonrasında silah tartışması tekrar alevlendi. 2017 verilerine göre, dünyada kişi başına düşen silah sayısında 1,2 gibi bir rakamla (takipçileri 0,6’yla Falkland Adaları ve 0,5 ile Yemen) dünya lideri olan ABD’de silahların sınırlanmasını sağlayacak kanunlar bir türlü geçirilemiyor. Sürekli toplu katliamlar yaşanmasına rağmen sorunun çözümü konusunda son derece partizan bir ayrışma var. Cumhuriyetçiler anayasal silah taşıma hakkını aşındıracağı gerekçesiyle herhangi bir sınırlandırmaya karşı çıkarken, Demokratların yüksek kapasiteli otomatik silahları sınırlandırılma çabaları sonuçsuz kalıyor. Silah lobisinin etkisi büyük ama bu konuda mesafe alınamamasının ana sebebi, silah taşıma hakkının anayasanın 2. ek maddesinde koruma altına alınmış ve bu hakkın milyonlar için kimliksel bir mesele haline gelmiş olmasından kaynaklanıyor.
Devamı
Trump’ın hakkında dava açılması, tutuklanması, tutuksuz yargılanması veya hapse girmesi başkanlık yarışına girmesine engel değil.
Çok başlı masadaki kavgalardan vakit bulup ta ekonomide, deprem yaralarını sarmada ve dış politikanın dinamik dengelerinde liderlik gösterebilir mi? Bu sorulara güçlü şekilde CHP cevap vermeden Kılıçdaroğlu'nun "kavgacı-yıkıcı dili" unutturulamaz. CHP'nin baskıcı geçmişi sürekli hatırlanır.
Gerek cezai gerekse tazminat sorumluluğun yargı mercilerince tavizsiz ve hukuka uygun olarak işletilmesi birey bazında adaleti tesis edeceği gibi ülkemizin bir gerçeği olan depremlere hazırlık konusunda sorumluluğu bulunan herkes için caydırıcı olacaktır.
HDP'nin aday çıkarma kararı 6'lı masa karşısında elini güçlendiriyor. İster ilk turda müzakere ile adayını geri çekme ister pazarlığı ikinci tura bırakma anlamında olsun... HDP, beklediği müzakereyi yapamazsa bu 6'lı masa için ikinci tura kalmak demek.
6’lı masanın 10. toplantısı dün Gelecek Partisi ev sahipliğinde toplandı. Gündemde geçiş süreci yol haritası, ortak politikalar metni, başörtüsüne dair Anayasa teklifine tavır ve aday konusu vardı.
Türkiye'de gündemin yoğunluğu ve hızla değişmesi artık alelade bir olgudan ibaret.
Dr. Kadir Üstün, kutuplaşmış toplumsal iklimde gerçekleşen ABD ara seçimlerinin bir değerlendirmesini kaleme aldı.
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin Meclis'te grubu bulunan partilere ziyaretin "son derece doğal ve doğru bir adım olduğunu" söylemesi Cumhur İttifakı içinde kritik politika konularındaki istişarenin güçlü olduğunu gösterdi. Kriz beklentileri suya düştüğü gibi seçimlere giderken HDP konusunda yeni bir siyaset alanı açıldı.
Önümüzdeki dönemde parlamentoyu hayli yoğun bir takvim bekliyor. Gündemde ceza hukuku ve arabuluculuğa ilişkin önemli düzenlemeler içermesi beklenen 7. yargı paketi, daha önce görüşülmesi ertelenen "dezenformasyonla mücadele yasası" teklifi, ruh sağlığı düzenlemesi, süresi biten Azerbaycan, Lübnan, Mali ve Orta Afrika tezkereleri, Anayasa Mahkemesine üye seçimi gibi bir dizi karar ve kanun teklifi bulunuyor. Ancak Meclis asıl mesaisini Ekim ayı sonundan itibaren 2023 Bütçesi için yapacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz dört yılda yargı reformu yasaları, infaz düzenlemesi, Covid-19 salgınıyla mücadele tedbirleri, uluslararası antlaşmaların onaylanması, askerlik reformu, vergi düzenlemeleri ve nihayet hükümet bütçeleri gibi en önemli faaliyetlerini Meclisin çıkardığı kanunlarla gerçekleştirebildi. Bu dönemde Meclis toplam 271 yasayı kabul etti. Ayrıca unutulmamalı ki çıkarılan her yeni kanun "kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz" hükmü gereğince Cumhurbaşkanının kararname alanını daha da daraltıyor. Meclis yeni sisteme uyum sağladıkça parlamenter sistem tecrübesinde görülmediği kadar etkili bir yasama organı karşımıza çıkacaktır.
Muhalefet cephesinde yürütülmeye çalışılan işbirliği görüntüsü, muhalefet içi sert rekabetle kilitleniyor. Önümüzdeki süreçte, hem parlamento seçimlerinde, hem de cumhurbaşkanı adayının kim olacağı meselesinde tartışma ve rekabet derinleşerek devam edecek.
Anayasa'da 'Cumhurbaşkanı' yerine 'Başkan' ifadesi kullanılsaydı ve hüküm 'Bir kimse en fazla iki defa başkan seçilebilir' şeklinde olsaydı bu tartışmaların hiç birisi olmayacaktı. Çünkü Erdoğan ilk defa 2018 yılında "başkan" seçilmiş olacaktı ve ikinci bir defa seçime girme hakkı bulunacaktı. Ancak ismin değiştirilmemiş olması yapılan bu köklü değişikliklere rağmen statünün aynı olduğu şeklinde yorumlanmasına imkan vermez.