Aklanmanın Tek Yolu Yüce Divan Değil

AK Partili yetkililerin, aklanmanın yolunun sadece Yüce Divan olmadığı, TBMM Soruşturma Komisyonu'ndan çıkan sonucun da hukuk mekanizmalarının parçası olduğuna atıf yapacakları söylenebilir.

Devamı
Aklanmanın Tek Yolu Yüce Divan Değil
Özel Eğitim Uzmanları Kaygılı

Özel Eğitim Uzmanları Kaygılı!

Geçen hafta sınıf öğretmenlerinin ve branş öğretmenlerinin alan değişikliği yoluyla özel eğitim öğretmeni olarak atanmasına itiraz eden 18 üniversitenin özel eğitim bölüm başkanları bir bildiri yayınladılar.

Devamı

Şayet yanlışların doğruları götüreceği içtihadını kabul edersek, o zaman üzülerek ifade etmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi'nin öyle yanlışları var ki bütün doğrularını götürüyor.

AYM bireysel başvuru yoluyla kanunların Anayasa'ya uygunluğunu denetleyebilir mi? AYM Bölümleri “itiraz yoluyla” Genel Kurul'dan kanunun iptalini isteyebilir mi?

Tartışmanın temelinde, siyasetin ya da yasama organının görev alanına Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek yargının çeşitli araçlarla müdahale etmesi bulunmaktadır.

Seçim barajı tartışmalarının hukuksal bir konudan çok siyasal olduğunu vurgulayan Nebi Miş, Anayasa Mahkemesi'nin bir tür “yargısal aktivizm” yaptığının altını çizdi.

Tek Parti Zihniyetinden Bir Silikon Vadisi Çıkar mı?

Her türlü otoriterliğin adresi olan tek parti geçmişine dayanan ve geçmişin bu ağır yüküyle hesaplaşmayan bir partinin özellikle bilim ve teknoloji alanında herhangi bir gelecek vizyonu ortaya koyması zor görünüyor.

Devamı
Tek Parti Zihniyetinden Bir Silikon Vadisi Çıkar mı
HSYK Seçimlerinden Sonra

HSYK Seçimlerinden Sonra

Adli ve İdari Yargıda Ekim başında yapılan seçimlerin sonuçları da neredeyse siyasi karar mekanizmalarının seçimleri kadar ilgi ile izlendi, öncesinde ve sonrasında televizyonlarda canlı yayın olarak takip edildi ve uzun tartışmalara sebep oldu.

Devamı

Yargıda Birlik Platformu sayesinde, yargıda çoğulculuk ve eşitlik sağlanabildi mi? 25 Ekim'de göreve başlayacak olan yeni HSYK, yargıya olan güveni artırmak için neler yapmalı?

Erdoğan iktidarı boyunca Türkiye'nin sosyo-politik gerçekliği değişmiş ve siyasal merkez yenilenmiştir. Devlet ve toplum arasındaki mekanik düzlem ve toplumu devlet anlayışının karşısında ikincil konuma yerleştiren, toplumu disipline eden baskıcı anlayış dönüşmüştür.

Siyaset anlayışını, toplumsal taleplerle siyasal temsil arasındaki açığı kapatma misyonuna dayandıran AK Parti, bu misyonu yerine getirme performansıyla toplumdan destek görmeye devam ediyor.

Ferguson olayları, Amerika'da ırk ve sınıf sorunlarının birbirinden ayrılamayacağını ve yalnızca belli yasal düzenlemelerle ırkçılık ve fiili ayırımcılığın engellenemeyeceğini bir kez daha gösterdi.

Hukuk fakültelerinin öğrencilerine yüksek yargı organlarının kararlarını öğretmesi yetmez, bu kararları sorgulamayı öğretmeleri ve kararlardan dersler çıkarmaları gereklidir.

Halk tarafından Cumhurbaşkanı seçilmesi, 1960'da kurulan ve 1980'de güncellenen vesayet sisteminin sonuna geldiği anlamına geliyor. Bundan dolayı, artık YÖK'ün ve üniversitelerin halkın taleplerine sırt çevirmesi mümkün değildir.

Ergenekon ve Balyoz davalarının esastan değil, usulden bozulduğunu belirten Taha Özhan, polis-yargı çetesinin demokratikleşmeyi nasıl kirlettiğinin, AYM'nin verdiği ‘yeniden görülme kararı'yla göz önüne çıktığını belirtti.

Anayasa Mahkemesinin (AYM), Balyoz ve Hanefi Avcı ile ilgili çok özgürlükçü ve orijinal kararlar vermediğini, yalnızca işini yaptığını belirten SETA analisti Taha Özhan, bu mahkemelerin varoluşlarının da siyasi iradenin sağlam durmasıyla mümkün olabileceğine dikkat çekti.

Beşşar Esed, Suriye'nin bir kısmında yapılan seçimlerin, kendisine hem ülkenin hepsini yönetme meşruiyetini verdiğini hem de muhalefetin başını ezmeye devam etmesi konusunda yeşil ışık yaktığını iddia edecek.

Mısır'da Cumhurbaşkanlığı Seçimini öne alarak 3 Temmuz sürecinin en önemli adımını atmayı planlayan Mısır yönetimi, halkı sandık başına gitmeye ikna edemedi.

Muhalefetin cumhurbaşkanlığı seçimlerini varoluşsal bir mesele olarak ele alması beklenir. Lakin tam aksine, siyasi alanı sık sık terk ederek sokağa meyleden bir muhalefet görüyoruz.

Dış aktörler tarafından Türkiye'ye yönelik eleştirileri bir muhalefet dili olarak kullanmak, demokratikleşme meselesinden daha çok bir pozisyon savaşıdır.