Beyaz Saray’ın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi: Savunma Nereden Başlar?

ABD'nin ekonomik refahı, iç güvenliği ve değerlerinin kurulması ilk halkayı oluşturmaktadır. Dışarıda kalan ikinci halka ise terörle mücadele, güç dengesi, NATO ve stratejik silahlara odaklanmaktadır.

Devamı
Beyaz Saray ın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi Savunma Nereden Başlar
Kudüs Amerikan Hegemonyasının Sonunu Getirir Mi

Kudüs, Amerikan Hegemonyasının Sonunu Getirir Mi?

Dünyanın en büyük askerî ve ekonomik gücü olan ABD’nin, BM üyelerini bu gücünü kullanmakla tehdit etmesine rağmen yanına sadece yedi ülkeyi alabilmesi bu güce karşı yürütülen diplomasinin ne kadar etkili olabileceğini gösterdi.

Devamı

M sistemi önce ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley ardından da bizzat Trump tarafından tehdit edilmiş, uluslararası irade esir alınmak istenmiştir.

Insight Turkey Genel Yayın Yönetmeni Muhittin Ataman BM Genel Kurul kararı hakkında değerlendirmede bulundu.

Trump beklenen güvenlik strateji belgesini açıkladı. Birçok yönüyle tartışıldı ve tartışılmaya devam edilecek. En önemli eleştirilerden biri aslında bu belgenin strateji tarafının oldukça zayıf olduğuna yönelik olması.

ABD öylesine rakipsiz ve öylesine rahat ki, çekildiğinde yerine gelebilecek bir rakipten bile endişe duymuyor. Ailesini sömüren şımarık bir çocuk gibi elindekilerin kıymetini bilmektense, ailesine küsüp kendisini odasına kapattığında daha mutlu olacağını zannediyor. .

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İstanbul Zirvesi’nin Anlamı

İİT İstanbul Zirvesi'nin sonunda Dönem Başkanı Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ve İİT Genel Sekreteri Yusuf bin Ahmet Useymin ortak basın toplantısı düzenledi. Zirvede kabul edilen sonuç bildirgesi bazı önemli hususları içeriyor. Bunları aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

Devamı
İslam İşbirliği Teşkilatı İİT İstanbul Zirvesi nin Anlamı
Düzeni Bozmak

Düzeni Bozmak

Süper güç, gücün her unsurunda kendi kendine yetebilen ve küresel operasyonlar yapabilen aktör demektir..

Devamı

Yöneticiye her şartta itaatı emreden apolitik Selefiliğin İsrail ile birlikte savaşmayı meşrulaştırması bizi şaşırtmamalı. Aynı kafa, "ılımlı İslam" kodlu seküler Arap milliyetçiliğini de aynı kolaylıkla meşrulaştırabilir.

Neden bahsediyoruz? Her şeyden önce Fetullahçı Terör Örgütüne yönelik ABD'nin himaye edici yaklaşımından söz ediyoruz. Terör örgütü lideri Fetullah Gülen'in iadesi konusundan... Türkiye geçtiğimiz hafta 3 iade dosyası daha sundu ABD'ye. Bundan sonra sunulacak bir dosya kalmadığını Başbakan Yıldırım net olarak ifade etti. Şimdi ABD yönetiminin harekete geçmesi gerekiyor.

Gelinen noktada karşılıklı milliyetçi tepkilerle gerilimi artırmanın kimseye faydası yok. Washington, öncelikle Türkiye'deki ABD eleştirisini gündem yaparak anlamaya çalışmalı.

Meğer ne çok Barzani hayranı varmış memlekette! Öyle anlaşılıyor ki Apoculuk üzerinden sürdürülemeyen Kürtçülük Barzanicilik üzerinden sürdürülmek isteniyor.

Trump'ın hesabı bugüne kadar tutmadı. Yakın dönemde tutacağına ilişkin bir emare de yok.

Trump yönetimini tahkim edebilmiş değil. Böyle olunca Trump'ın kendine has bir dış politika üretmesi imkânsız hale geliyor. Obama'nın sahneye sürdüğü siyaset değişmiyor.

Amerika, kendi kıtasına çekildikçe NATO üyeleri arasındaki sorunların sayısı da artış gösterecektir.

Trump’ın başkanlık koltuğuna oturduğu ABD’nin dünya siyasetini ve ekonomisini etkileme kapasitesi ne kadardır?

Amerikancı olduğumuzdan veya Amerika’yı çok önemsediğimizden değil fakat Türkiye’nin güçlenme ve millîleşme iradesini desteklediğimizden dolayı Amerikan seçimleri ile bu kadar yakından ilgilendik.

DEAŞ diye bir canavar yaratıp, sonra o canavar üzerinden bölgemizi şekillendirmek isteyenlere dur demek zorundayız.

11 Eylül saldırılarının üzerinden tam on beş yıl geçti. Bu süre zarfında dünya 11 Eylül’dekinden çok daha büyük yıkımlarla, çok daha ağır krizlerle karşı karşıya kaldı. Özellikle İslam dünyasında devasa kayıplar verildi, şehirler tarumar edildi, milyonlarca insanın canı yandı, devletler çöktü, ülkeler bölündü.

ABD'den anlayış beklemek yerine, içeride ve dışarıda siyaset üretmeye, mücadele etmeye devam etmek ve farklı aktörlerle mikro alanlarda, geçici sürelerle yeni işbirliği imkânları oluşturmak gerekiyor.

Bölgede artan gerginlik, dinsel temelli bir mezhep çatışması değil, İran’ın bölgesel stratejik hırsı ile Suudi Arabistan’ın siyasi korkularına dayalı siyasi bir çatışmadır.