Latin Amerika: Tanrıya Uzak, ABD'ye Yakın!

Antropoloji doktorası yapan bir Perulu'ya ülkesini sorduğumda: ‘Son yüzyılda kazandığımız bir hentbol maçı bile yok!' diye cevap vermişti. Latin Amerika'ya dair müteakiben aktardıkları ise ‘kanayan yaralardan' başka şeyler değildi. ‘Latin Amerika'nın kanayan yaralarını' ister Eduardo Galeano ' dan okuyalım, ister en sevimsiz ekonomi-politik metinlerden inceleyelim, değişmeyen tek şey tüm hikayelerin merkezinde ABD'nin olması. Meksika atasözünde ‘Ahh Meksika! Tanrıya çok uzak, Amerika'ya çok yakın' denmesi boşuna değil. Aynı şekilde bu ‘acıyı' teyit edercesine Reagon'ın, vakt-i zamanında, “San Salvador Houston'a, Houston'ın Washington'a yakınlığından daha yakın. Orta Amerika, ‘Amerikadır'” diyerek güneyi arka-bahçe ilan etmesini unutmak mümkün değil.

Devamı

Amerika Irak'ta Ne Arıyor?

Amerika’nın Irak’ı işgalini farklı dinamikler üzerinden okumak mümkündür. İşgal öncesinde en sık duyduğumuz argümanlar “petrol”, “İsrail’in güvenliği” veya “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” odaklıydı. Bu argümanların her birisinin Irak’ı işgalde belli bir rol oynadığı muhakkaktır. Lakin Irak’ın işgalini açıklamak için bize yeterli bir siyasal tafsilat alanı sağlamamaktadır. Irak’ın işgal edilmesini mümkün kılan en önemli olay 11 Eylül’dür.

Devamı

SETA PANEL Nuh Yılmaz George Mason University, Washington DC Tarih: 14 Ağustos 2008 Perşembe Saat: 16.00 – 18.00 Yer: SETA, Ankara

11 Eylül 2001 sonrası Bush'un "canlı veya ölü" ele geçirileceğini ilan ettiği Üsame bin Ladin, on yıl sonra Obama yönetimince öldürüldü.

SETA Başkanı Taha Özhan, Star gazetesinden Fadime Özkan’ın Ortadoğu’daki gelişmelere ilişkin sorularını yanıtladı. Özhan’a göre “gelişmeler hayra alamet değil”.

Amerikan dış politikası gözlemcileri, geçtiğimiz haftalarda Obama yönetiminin yeni Afrika stratejisini açıklaması ve ardından Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın 11 günlük ve bu kıtadaki dokuz ülkeyi içeren seyahati ile kısa bir şaşkınlık yaşadılar.

Amerika Seçim Sathı Mailinde

Bir çok siyasi gözlemci, ABD’nin yakın tarihinin siyaseten en kutuplaşmış seçim kampanyalarından birini yaşadığını düşünüyor.

Devamı

Libya Olayları Sonrası Amerika

Libya'da Amerikan büyükelçisinin öldürülmesiyle sonuçlanan olayların sonrasında herkes yaşananların Amerika'nın iç ve dış politikasında yaratabileceği muhtemel etkileri tartışıyor.

Devamı

"Azınlık ve öteki" elitlerin kaldıracı üzerinden iktidar olma denklemi, Amerikan siyasal aklının ilk anda kolay bir şekilde sindirebileceği bir fenomen değildir.

Yeni dönemde ABD’nin Ortadoğu’da görünürlüğünün azalacağını öngörebiliriz. Obama yönetimi Ortadoğu’ya dışarıdan bir düzen empoze etme çabasının ABD’ye zarar getireceğinin farkında.

Barack Obama için ikinci başkanlık dönemi, içeride ve dışarıda daha cesur ve idealist politikalar takip edebilmesini mümkün kılacaktır.

ABD'nin Suriye politikasının içine düştüğü kararsızlığın son örneği, 20 ay sonunda, ABD yönetiminin dönüp dolaşıp İran, Rusya ve Baas rejiminin "el-Kaide tezine" sarılması olmuştur.

Ulutaş: “Sadece Vatikan’ın sahip olduğu ‘üye olmayan gözlemci devlet’ statüsü, Filistin’i bir kuruluş olmaktan çıkarıp bir devlet statüsüne getiriyor.”

ABD'nin Irak'ı işgalinin 10. yıldönümünde de ülke aradığı huzur ve istikrar ortamına kavuşabilmiş değil. 2014 yılında genel seçimlere gidecek ülkede 10 yılın ardından dengeler hâlâ fazlasıyla hassas görünüyor.

Mısır'daki darbe Amerika'nın Mısır politikasında ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışanlar için yeni bir derslik vaka oldu.

Yaklaşık on senedir sürekli olarak tartışılan ancak 2008 yılında Lehman Brothers'ın iflasıyla yeni bir ivme kazanan Amerika'nın gerilemesi tartışması sadece akademik ve siyasi dünyada değil artık her alanda sürekli olarak konuşulan bir konu.

19. yüzyıl Avrupa ve 20. yüzyıl Amerikan çağı olsa da, 21. yüzyılın Asya'nın öncülüğünde daha global bir çağa dönüşeceği öngörülmektedir.

Suriye'de Esed rejiminin, Şam'ın Doğu Guta Banliyösü'nü kimyasal silahla hedef almasını değerlendiren SETA DC Dış Politika Araştırmacısı Kılıç Buğra Kanat, Obama'nın tavır değişikliklerinin kimyasal silah konusundaki alanı flulaştırdığını belirtti.

Geçilmedik kırmızı çizgi kalmamışken ABD'nin Suriye'de sessiz kalabilme konforu gittikçe daralıyor. Herşeye rağmen ABD'nin Suriye'de “rejimi düşürecek” bir askeri müdahale peşinde olmadığı da anlaşılıyor. Fakat, ABD'nin özellikle bu olaydan sonraki sessizliği ABD için iki ağır maliyet üretiyor.

NTV'ye konuk olan SETA Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, kimyasal silah saldırısı sonrası Suriye'ye yapılacak muhtemel askeri müdahalenin iki anlama geleceğini belirtti.

Şimdiye kadar eylemsizlik ve müdahaleden uzak durma temelli oluşan Amerika'nın Suriye politikası, kimyasal silah kullanımı sonrasında daha çok isteksiz bir müdahalecilik ve zoraki bir tepkisellik arasında seyrediyor.