Olası Biden Etkisini Doğru Okumak

Dünyanın en büyük gücü ABD'deki başkan değişiminin dünya siyasetine kritik etkilerde bulunabileceği açık.

Devamı
Olası Biden Etkisini Doğru Okumak
Trump Sonrası ABD-AB İlişkilerini Nasıl Bir Gelecek Bekliyor

Trump Sonrası ABD-AB İlişkilerini Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?

Trump’ın görevde olduğu son dört yılda transatlantik ilişkilerde oluşan gerilimin, ilişkileri tahkim edeceği vaadinde bulunan Biden’ın göreve başlamasıyla birlikte kademeli şekilde düşmesi bekleniyor.

Devamı

Bu analizde Barack Obama ve Donald Trump dönemlerinde ABD ile Körfez ülkeleri arasındaki ikili ilişkile kıyaslanmakta, sözü geçen ilişki dinamiği ABD’nin stratejik vizyonu, bölgesel düzen ve stratejik materyal etkileşim boyutları üzerinden değerlendirilmektedir.

ABD’ye gerek ekonomik, gerekse askerî açıdan en büyük meydan okumanın Çin’den geldiği açık..

Ekonomik ve siyasi sorunlar artınca, toplumun bir kısmı radikal sağın ve solun söylemlerine tav oluyor. Bir kısmı da İspanya’nın Podemos’u, İtalya’nın Beş Yıldız Hareketi, ya da Macron’un Yürüyüş Hareketi gibi daha popülist yeni oluşumlara yöneliyor.

AB, milli kimlikle kıyaslanacak bir sadakati üretebilir mi? Egemenliklerini kaybettiklerini düşünen Avrupa milletleri hızla milliyetçiliğe savruluyor. Avrupa kimliğinde birleştirmek ister mi? Orta sınıfların savrulduğu demokrasilerden ne tür rejimler doğar? Mayıs 2019'daki Avrupa parlamentosu seçimleri bu soruların cevaplarının ucunu gösterecek.

New York’tan Berlin’e Stratejik Notlar

Son iki üç yılın tortuları aşılabilirse Ankara-Berlin arasında yeni bir "stratejik ortaklık" şekillenebilir. Bunun temel sebebi aslında ABD Başkanı Trump ve Erdoğan'ın peş peşe yaptığı BM Genel Kurul konuşmalarında bulunabilir. Sundukları "uluslararası sistemin geleceği" vizyonlarındaki farktan anlaşılabilir.

Devamı
New York tan Berlin e Stratejik Notlar
Erdoğan ve Trump'ın BM Yaklaşımı

Erdoğan ve Trump'ın BM Yaklaşımı

Trump, uluslararası siyasal sistemi "America first" anlayışıyla yalnızca ABD'nin çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Halbuki Türkiye, bütün ülkelerin çıkarlarının gözetildiği bir uluslararası sistem kurulması çağrısında bulunuyor.

Devamı

Transatlantik ittifakın Avrupa yakasında derin kaygılar var. "Batı ittifakı" olgusu Avrupa başkentlerinin güvenlik başta olmak üzere milli çıkarlarını garanti etmiyor. Aksine Washington giderek "sorunun kendisi" haline dönüşüyor.

Görevinin ikinci yılında olan ABD Başkanı Donald Trump, uyguladığı dış politika ve ticaret yaklaşımlarıyla ülkesini uluslararası arenada giderek yalnızlaştırıyor.

ABD, NATO’nun en güçlü ülkesi olarak ittifakı yeniden dizayn etmek istiyor ve üyelerin bu durumu kabul etmesini bekliyor. Ancak AB'nin bu yeni NATO görüşüne karşı çıkması Transatlantik ilişkilerde gerilime yol açıyor.

Muhalefet ne küreselci ne de yerelci bir perspektif üzerinden millete dört başı mamur bir siyaset sunamadan seçimlere gitmektedir. Erdoğan karşıtlığına indirgenmiş, medya yoluyla köpürtülen seçim kampanyalarıyla ancak kendi seçmen kitlesini tahkim etmeye yetecek, iktidarı hedeflemekten uzak bir yaklaşım sergilemektedirler. Böylece, muhalefeti oluşturan partiler, iktidar olmaya değil, karşıtlarının iktidar olmasını engellemeye odaklanmış görüntülerini devam ettirmektedir.

Trump'ın dış politikasına benzer, ABD tarihinde önemli örnekler var. En çarpıcısı Wilson’dan Roosevelt’e uzanan süreçte ABD’nin benzer şekilde attığı adımlar. Bu örnekler bize dünya savaşlarını hatırlatıyor.

Avrupa ülkeleri, ABD’nin Rusya ve İran karşısında artırdığı yaptırımların kendi ekonomilerine ciddi zararlar vereceği korkusuna sahipler.

ABD-İngiltere-Fransa koalisyon saldırısının çerçevesinin son derece net çizilerek sadece kimyasal programa karşı gerçekleştirilmesi uluslararası normların kollanması konusunda sınırlı bir iş birliğine işaret ediyor. Ancak bu iş birliğinin uluslararası normların korunması yönünde kapsamlı bir çabaya dönüşmesi zor görünüyor.

Bundan tam 22 yıl önce Amerikan akademi, think-tank ve siyaset dünyasının etkin 18 ismi dönemin ABD Başkanı Bill Clinton'a bir açık mektup yazmıştı.

69 yılın sonunda NATO, devasa gücüne rağmen hâlâ tartışmaların odağında yer alıyor ve üye ülkeler arasında derinlemesine bir uçurum ortaya çıkıyor.

Zayıfladığı söylenen Atlantik İttifakı, "casus zehirleme" krizinde dayanışma sergiledi. Batı'nın "Rus casusları sınır dışı etme" şeklindeki ortak tepkisi Birleşik Krallığın bir diplomasi başarısına dayanıyordu. Yine de ABD'nin 60 Rus diplomatı sınır dışı ederek Avrupa ülkelerinden öne geçmesi dikkatlerden kaçmadı.

Amerika'da bakanlıklarda değişim olması doğal olarak tüm dünyada tartışılıyor. Ne de olsa dünyanın tek süper gücünden bahsediyoruz. Alışkanlıklarımız var.

Trump’ın başkan olmasının üzerinden sadece bir yıl geçti. Ama süper güç, tek kutuplu dünyanın lideri olarak anıla gelen ABD’nin yaldızları yavaş yavaş dökülmeye başladı. Ekonomiden diplomasiye, siyasete ülke en sancılı dönemini yaşıyor. Artık koca ülkenin derin yalnızlığı konuşuluyor. Ortadoğu siyaseti iflas eden ABD’nin içinde bulunduğu kriz..

Trump yönetimi ilk yılında enerji alanında nasıl bir performans sergiledi? Küresel enerji piyasaları ABD’nin enerji politikalarından nasıl etkilendi? Türkiye ve bölge açısından söz konusu politikaların etkileri nelerdir?