Almanya’nın Gazze Politikası Neden Bu Kadar Aşırı İsrail Yanlısı?

Almanya’nın bu kadar aşırı İsrail yanlısı politika izlemesinin 4 temel nedeni olduğu söylenebilir: Holokost geçmişinin getirdiği yük, ülkedeki İsrail lobisi, ABD’nin etkisi ve mevcut koalisyon hükümetinin çizgisi

Devamı
Almanya nın Gazze Politikası Neden Bu Kadar Aşırı İsrail Yanlısı
Türkiye nin Adil Barış Planı ve Almanya nın Statükocu Zihniyeti

Türkiye’nin Adil Barış Planı ve Almanya’nın Statükocu Zihniyeti

7 Ekim 2023 tarihinde, Hamas İsrail'e yönelik geniş çaplı bir saldırı başlattı. Saldırılar, Gazze Şeridi'nden İsrail'in iç kesimlerine atılan 5.000'den fazla roketle başladı. Akabinde İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında 4000 civarında Filistinli öldü, 12.000 yaralandı. İsrail tarafında ise şimdiye kadar 1400 ölü ve 4400 yaralı sayıldı. Savaş, 20 Ekim 2023 tarihi itibarıyla devam ediyor.

Devamı

Başkan Biden'ın İsrail ziyareti, Batı dışı dünyada Gazze'deki ağır bombardıman ve ablukanın kayıtsız şartsız desteklenmesi olarak değerlendirildi. El Ehli Baptist Hastanesi'nde 500'ü aşkın Filistinlinin öldürülmesini "diğer takıma" (Hamas) yıkan Biden ne somut delil paylaştı ne de olayın soruşturulması için uluslararası bir komite kurulmasından bahsetti. "Kendini savunma hakkı" argümanıyla Batı başkentlerinin İsrail'e verdiği açık çeki, İsrail ordusu öylesine acımasızca ve hukuk dışı yöntemlerle sürdürüyor ki, Arap ve Müslüman dünyasında Gazze'de işlenen katliamın artık "etnik temizlik, tehcir ve soykırım" seviyesine ulaştığı algısı pekişti. Biden'ın yanısıra Almanya Şansölyesi Scholz ve İngiltere Başbakanı Sunak'ın İsrail ziyaretlerinden de Gazze ablukasına destekten başka bir şey çıkmadı. Halbuki hastanenin bombalanması tüm dünyada insanlığın vicdanını derinden yaraladı. Birçok ülkedeki kitlesel gösterilerin anlamı Gazze'deki katliamın büyük bir öfkeyi tetiklediğidir. BM Güvenlik Konseyi'ndeki ateşkes önerisini ABD'nin veto etmesi Washington'un sadece her koşulda İsrail'i desteklediği anlamına gelmedi. Ayrıca, Tel Aviv'in Gazze'yi Filistinsizleştirme ve imha operasyonunun Washington tarafından onaylandığı şeklinde anlaşıldı.

ABD Başkanı Biden on günden fazla süredir devam eden İsrail saldırılarının oluşturduğu insani dramın ve infialin ağırlığını hissetmediğini gösterdi. İsrail’in Gazze’deki sivillere ölümden başka opsiyon bırakmayan ve savaş suçu sayılan eylemlerinin ortaya çıkardığı gerçekliğe duyarsızlığı çözüme katkı değil sorunu derinleştirme olarak öne çıkıyor. ABD’nin İsrail’in yanında olduğunu söyleyip Gazze’deki sivillerin de önemli olduğunu ancak hastane saldırısının sorumluluğunun ‘diğer tarafta’ olduğunu ifade etmesi Biden’ın politikasının iflası anlamına geliyor. Son birkaç yazımda ifade ettiğim gibi Biden bölgesel bir çatışmaya dönüşmemesi koşulu karşılığında İsrail’e koşulsuz destek verirken, faturayı Filistinli sivillere kesmiş oluyor.

Almanya'da 2021'de kurulan federal hükümet vaatlerinin bir kısmını gerçekleştirmiş olsa da ekonomik durgunluk, enflasyondaki artış, alternatif enerji arayışları gibi konulardaki tartışmalar kamuoyunda koalisyona dair olumsuz bir algı oluşmasına yol açarak, toplumun hükümete verdiği desteğin azalmasına neden oldu.

SETA Berlin Koordinatörü Zafer Meşe, TV Net ekranlarında yayınlanan Gündüz programında, Almanya’da gerçekleştirilen Orta Asya Zirvesi ve Almanya’nın Orta Asya stratejisi üzerine değerlendirmelerde bulundu.

Federal Hükümetin İki Yılı ve Yeni Dönemde Alman Siyaseti

Almanya’daki federal hükümetin son iki yılda öne çıkan politika tercihlerine odaklanan bu analiz muhalefet partilerinin durumunu ve Alman dış politikasında öne çıkan meseleleri de irdelemektedir

Devamı
Federal Hükümetin İki Yılı ve Yeni Dönemde Alman Siyaseti
Kriter'in Ekim Sayısı Çıktı Sivil Anayasa Şart

Kriter'in Ekim Sayısı Çıktı: Sivil Anayasa Şart

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) bünyesinde hazırlanan Kriter dergisinin 83. sayısı raflarda yerini aldı.

Devamı

Sahel Kuşağı 2020'den bu yana sürekli olarak darbelerle gündeme gelen bir bölge. Ve bu bölgede en son 26 Temmuz 2023'te yaşanan darbe ile karşı karşıya kalan ülke Nijer. 3 Ağustos 1960'taki bağımsızlık sürecinden sonra Nijer'de 26 Temmuz'a kadar toplam dört darbe ve üç darbe girişimi olmuştu. Dolayısıyla uluslararası sistemde Nijer en istikrarsız ülkelerden biri olarak anılıyor. Ancak bu istikrarsızlığın temel nedeni olarak Nijer'de sömürgeciliğin mirasının etkisi oldukça fazla.

Dünya Altın Konseyi verileri, 2023’ün ikinci çeyreğinde altın talebinin yıllık bazda 1255 tona yükseldiğini gösteriyor. Yine aynı kaynağa göre, son dönem altın talebi, esas olarak bireylerin ve şirketlerin tezgâh üstü alımlarından kaynaklanıyor. Çeyreklik 355 ton (2023 2. çeyrek) altın talebinin üçte biri de yine Türkiye’den gelmiş durumda.

İspanya 23 Temmuz'da gerçekleşen seçimlerle birlikte önemli bir süreci geride bıraktı. Parlamentonun üst kanadı Senato ve alt kanadı Temsilciler Meclisi için seçimler normalde bu yılın sonunda gerçekleşecekti. Ancak 28 Mayıs 2023'te yapılan yerel seçimde iktidardaki Sosyalist İşçi Partisi'nin (PSOE) beklediği sonucu alamaması ve muhalefetteki sağ partilerin beklenenin ötesinde oy kazanması üzerine Başbakan Pedro Sanchez, daha fazla kan kaybı yaşamamak için genel seçimin erkene alınması yoluna gitti. Buna karşın seçim sonuçları gösteriyor ki ne Sanchez'in partisi ne de liderlik ettiği sol blok, dışarıdan desteğe gerek duymadan hükümeti kurabilecek yeterli milletvekili sayısına ulaşabildi.

7. Yılında 15 Temmuz ve Türk-Alman İlişkileri

Dışa bağımlılığın azaltılması hedefiyle görünürlük kazanan rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımlar iklim değişikliği endişeleri eşliğinde 2000'li yıllar itibariyle artış eğilimine girmişti...

ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Çin gezisinin hemen sonrasında Çin lideri Xi Jinping’e diktatör yakıştırması yapan Biden bu makalenin yazıldığı saatlerde Hindistan lideri Modi’yi en üst düzeyde ağırlamaya hazırlanıyordu. Biden, Kaşıkçı meselesiyle ilgili Muhammed bin Selman’la ilgili ‘parya’ gibi ağır laflar etmiş ancak zirve yapan petrol fiyatları Suudi Arabistan ziyaretini zorunlu kılmıştı. Demokrasi ve insan hakları konusunda yüksek retorik kullanan Biden’ın buna rağmen jeopolitik dengelerin gerektirdiği adımları atması birçok Amerikan başkanının pratiğiyle uyumlu aslında. Demokrasi Zirvesi’ne dahil edilen ülkeler listesi de Amerikan çıkarlarının ve stratejik tercihlerin öncelikli olduğuna başka bir örnek. Biden ‘demokrasilere karşı otokrasilerin mücadelesini’ en önemli mesele olarak gördüğüne ilişkin sözlerini boşa çıkaran tutarsızlıklar, Amerika’nın bu konudaki güvenilirliğine zarar vermekle kalmayıp Çin gibi birçok ülkeyle ilişkilerini pragmatik bir çerçevede götürmesini de zorlaştırıyor.

Türkiye’nin çekincelerinin hafife alınması, NATO ittifakının uluslararası terörün Avrupa’daki tezahürlerine karşı kapsamlı bir tavır geliştiremediğini gösteriyor. İsveç’in üyeliğinden bağımsız olarak Türkiye her uluslararası platformda olduğu gibi NATO içinde de uluslararası terörle mücadelenin ortak hedeflerden biri haline getirilmesinde ısrarcı olmaya devam etmelidir.

Erdoğan, kendisinden önceki çoğu liderin aksine yurt dışında yaşayan Türkleri, hiçbir zaman bir oy ya da döviz deposu olarak görmedi. 14 Mayıs seçimlerine giden süreçte de AK Parti yayınladığı seçim beyannamesinde yurt dışındaki Türklere yönelik somut ve ayağı yere basan vaatlerde bulundu. Seçmenin Erdoğan'a ve AK Parti'ye gösterdiği teveccüh bir rastlantı ya da sürpriz değildir.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, tartışmalı emeklilik reformu nedeniyle bir süredir hükümete karşı sokaklarda devam eden sert protestoların gölgesinde geçen hafta Çin'e önemli bir ziyaret gerçekleştirdi

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un devlet törenleriyle ağırlandığı Çin ziyareti sonrasında Avrupa’nın ABD’ye bağımlılığını azaltması ve Çin’le ABD arasında Tayvan üzerinden yaşanacak bir çatışmada taraf olmaması gerektiği yönündeki sözleri Washington’da tepki çekti.

Türkiye ve Yunanistan arasında Kıbrıs, Ege ve Doğu Akdeniz’e dair çok sayıda sorunun neredeyse hiçbirisinin uzun yıllardır çözülememesi şaşırtıcı bulunması gereken bir durumdur. Uzun bir ortak geçmişe, ortak bazı kültürel değerlere, karadan ve denizden uzun sınırlara, dolayısıyla kaçınılmaz bir komşuluk ilişkisine sahip herhangi iki ülkenin onlarca sorununun neredeyse hiçbirisini altmış yıldan fazla bir süredir çözememiş olmalarının “kendine özgü” bazı nedenlere dayandığı daha ilk bakışta fark edilebilir.

İstanbul, Türkiye’nin küresel bir markası olarak güç kazanıyor. Özellikle ulaşım imkânlarının gelişmesi ve kamu yatırımlarıyla gelişen şehir milyonlarca kişinin hareket halinde olmasını sağlıyor.