Almanya Seçimlerinin Gösterdiği

Bütün resim bize, Almanya'da aşırı sağcı bir partinin meclise girmesinin, bazılarının inanmak istediği gibi bir yol kazası olmaktan ziyade batı siyasetinde ortaya çıkan yeni bir trend ile alakalı olduğunu göstermektedir.

Devamı
Almanya Seçimlerinin Gösterdiği
Ötekinin Haşmeti

Ötekinin Haşmeti

Geçtiğimiz pazar günü Almanya'da yapılan seçimler bir ibret vesikası. Kim ne derse desin Alman siyaseti tam bir kriz yaşıyor. Siyasi daralma ve tutulma hali bu.

Devamı

Seçimler öncesi açıkça kendini belli eden yükselişine rağmen AfD’nin zaferi, sanki beklenmeyen bir gelişmeymişçesine, "Almanya’da bu nasıl olabildi?” kabilinden şaşkınlık ifade eden sorular eşliğinde tartışılıyor.

Türkiye'nin birisi kuzeybatıdan diğeri güneydoğudan gelen bu iki milliyetçi dalganın türbülansına karşı çok iyi düşünülmüş hamleler geliştirmesi lazım.

Türk seçmen sandığa gitmeli ve oy oranlarına dâhil olarak özellikle kimi seçmediği noktasında Alman siyasetine ciddi bir mesaj vermelidir.

Çalışmada Almanya Federal Cumhuriyeti’nde 24 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilecek olan Federal Meclis seçimleri kapsamlı bir şekilde analiz edilecektir.

Alman Seçimlerinin Kazananı Aşırı Sağ, Kurbanı Türkiye

Göçmenler üzerinden normatif bir düzlemde yürütülen güvenlik odaklı seçim vaatleri, aşırı sağın elini kuvvetlendirmekte ve Alman kamuoyunu aşırı sağcı söylemlere karşı duyarsızlaştırmaktadır.

Devamı
Alman Seçimlerinin Kazananı Aşırı Sağ Kurbanı Türkiye
Almanya Seçimleri ve Türkiye nin Tutumu

Almanya Seçimleri ve Türkiye’nin Tutumu

Alman meclisine girecek bütün partilerin hepsi Alman hükûmetinin Türkiye’ye yönelik müdahaleci politikalarına destek veriyor, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin sonlandırılmasını istiyor.

Devamı

Bütün Avrupa’da bir tedirginlik hâkim. Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen’in yeni Fransız Cumhurbaşkanı olması ihtimali Avrupa Birliği için felaket senaryosunun başlangıcı anlamına gelecek.

Angela Merkel 12 yıllık Almanya Şansölyeliği nam-ı diğer Başbakanlığı ile ülke siyasetine şimdiden damgasını vurmuş durumda. Gençlik yıllarını Doğu Almanya’da yaşamış ve Berlin Duvarı’nın yıkılmasının etkilerini derinden hisseden Merkel, 2017’de önemli sınamalarla karşı karşıya.

İslam karşıtı, yabancı düşmanı ve AB karşıtı partilerin yükselişi sadece Almanya’da söz konusu değil. Fransa, Hollanda, Avusturya ve İngiltere gibi ülkeler bu konuda çok daha fazla yol aldılar.

Türkiye iki milyondan fazla Suriyeli ve Iraklı mültecinin yükü ile yalnız bırakılırken AB ülkeleri ördükleri yüksek duvarlara rağmen kendi topraklarına ulaşabilen az sayıda mültecinin yükünün adil paylaşılmadığı konusunda birbirlerini suçlamaktadırlar.

Avrupa'nın "bir arada yaşama ideali ve evrensel değerleri" kendi içinde ciddi bir meydan okuma ile yüz yüze. Müslümanları ötekileştiren bu İslam karşıtı dalga Avrupa'yı yeniden tanımlamaya çalışıyor.

Merkel hükümetinin, kendisinden önceki Schröder hükümetinden farklı olarak, Türkiye ile eşit ortakların birbirine karşı saygı temeline dayalı dengeli bir ilişki kurmak yönünde hareket etmediği algısı giderek güçleniyor.

Dört yıl aradan sonra tekrar sandığa giden Almanya, merakla 22 Eylül Pazar günü yapılacak federal seçimleri bekliyor. İktidardaki Hıristiyan Demokratlar Birliği (CDU) ve anamuhalefetteki Sosyal Demokrat Parti (SPD)'nin oy oranları seçim öncesi yapılan tüm anketlerde sabit görünürken, seçim sonucunu belirleyecek liberaller, yeşiller ve solcuların sandıktan hangi oy oranlarıyla çıkacakları merak konusu. Bunların yanı sıra, seçimlerin bir de büyük bir bilinmeyeni var: Kriz sürecinde Almanya'da mevcut düzeniyle Avro'ya ve Merkel başkanlığındaki hükümete karşı ciddi bir toplumsal tepkinin oluşmasıyla birlikte kurulan “Almanya İçin Alternatif Partisi” (AfD)'nin, özellikle iktidardaki Hıristiyan muhafazakârlar ve liberallerden oy çalarak barajı aşabileceği ve dengeleri değiştirebileceğinin çok da uzak bir ihtimal olmaması.

Seçimler Alman Siyasetini Kilitledi Almanya’da yapılan erken seçimler pat durumuyla sonuçlandı. Sağ ana muhalefet lideri Angela Merkel’in Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Bavyera’daki müttefiği Hristiyan Sosyal Birliği (CSU) %35.2, Başbakan Schröder’in Sosyal Demokrat Partisi (SPD) %34.4 oy aldı. Seçim kampanyasına yirmi puanın üzerinde bir farkla başlayan Merkel’in en az  %40 oy alıp liberal FDP ile koalisyon yapması bekleniyordu. Berlin’deki hesap çarşılardaki oy sandıklarına uymayınca koalisyon ihtimalleri alt üst oldu. Seçimi Küçük Partiler Kazandı Tarihine düşen Hitler gölgesinden sonraki anayasaya göre Almanya’da hükumet olabilmenin şartı mecliste salt çoğunluğa sahip olmak. Merkel’in muhtemel koalisyon ortağı FDP %10,5 ile tarihinin en yüksek oyunu alması muhafazakar bir koalisyon kurulmasına yetmedi. SPD’den ayrılanların kurduğu milliyetçi Sol Parti (Die Linke) %8.1, Schröder’in koalisyon ortağı Yeşiller (Die Grünen) %8.7 oy aldı. Küçükler büyüklerin pasta payını tırtıkladı; bir önceki genel seçime göre CDU’nun 3.3’lük ve SPD’nin 4.2’lik oy kaybı küçük partilere gitti. Şimdi seçim galibi iki büyük parti küçükleri bir araya getirmenin peşinde. 1966-1969 arasında ülkeyi yöneten son “büyük koalisyon”dan beri CDU ve SPD birlikte hükumet kurmadı; her zaman küçük partilerle anlaşma yoluna gitti.