Türkiye Almanya arasında yaşanan krizi SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörlüğü’nden Bünyamin Keskin yorumladı.
Devamı
FETÖ sadece Türkiye’ye zarar vermek için kullanışlı bir enstrüman değildir. Soğuk Savaş sonrasında 160 ülkedeki militanları sayesinde o ülkelerin bürokrasisine, medyasına ve ekonomik hayatına sızmış uluslararası bir örgüttür.
Devamı
Almanya ve diğer AB ülkelerinin artık Türkiye’yi AB’ye üye olarak alma niyeti olmadan, alacakmış gibi yapıp içişlerine müdahale anlamına gelecek politikalardan uzaklaşması gerekiyor.
Ana akım medya içerisinde yer alan ve uluslararası enformasyon akışını yönlendiren Batı medyasının özellikle 2009 Davos Zirvesi ve sonrasında yoğun bir ilgiyle Türkiye’yi takip etmesi, Türkiye’nin yükselen gücüyle paralel seyretmektedir.
Berlin’in Ankara ile ilişkilerinde ekonomik çıkarlarını esas alan bir politikaya yönelmesi ve bu doğrultuda ekonomik ilişkilere zarar verecek gerginliklerden kaçınması gerekirdi.
Avrupa Parlamentosu eski başkanı Martin Schulz Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin başbakan adayı olması Alman siyasetine ve Eylül ayındaki seçimlere epeyce heyecan ve hareketlilik getirdi.
Demokrasi ile çıkarlarını korumak arasında kaldıklarında çıkarlarını tercih eden ülkelerin, Türkiye’deki anayasa değişikliği konusundaki pozisyonlarını demokrasi ile ilişkilendirmek uluslararası ilişkileri bilmemektir.
Devamı
Batıda ve Türkiye’de bir terör saldırısı sonrası kimin nasıl tepki verdiğine bakıldığında, fazla bir araştırmaya gerek kalmadan, terör eylemi ile neyin amaçlandığı açıkça ortaya konabilir.
Devamı
2014’ten beri yaşanan bazı gelişmelere bakarsak Berlin’in tavırlarının Ankara’da neden bu kadar rahatsızlığa yol açtığını anlarız.
Çavuşoğlu’nun dün Ankara’da Alman meslektaşıyla yaptığı basın toplantısında söylediği “AB ülkelerinin Türkiye’yi aşağılayıcı tavırlarından bıktık” şeklindeki sözler, Avrupalılara her şeyi anlatıyor.
Türkiye’nin huzurunu hükümet mi kaçırıyor yoksa PKK, YPG, PYD gibi ne kadar terörist oluşum varsa hepsini ve onların destekçisi ABD’yi arkasına alıp çözüm masasına tekmeyi vuran HDP mi?
AB’nin Türkiye ile ilgili politikasını “Dostunu yakın tut ama düşmanını daha yakın tut” politikası olarak nitelendirmek mümkündür. Diğer taraftan Türkiye haklı olarak yıllar boyunca derinleşmiş olan ekonomik ve teknolojik bağımlılıklardan dolayı AB ile köprüleri atmamaya özen gösteriyor. Böylece ortaya sürekli krizler ve iniş çıkışlarla malul tuhaf bir ilişki biçimi çıkıyor.
Birkaç gün öncesine kadar gözümüzün içine baka baka ve alay edercesine “demokrasi düşmanı Türk’ten” bahseden Alman medyasında Türkiye yavaş yavaş darbe atlatmış bir ülke olarak anılmaya başladı.
Acaba Alman halkı ülkesindeki bazı kesimlerin Türkiye’ye karşı yürüttüğü bu kirli savaştan haberdar mı?
Acaba Alman halkı ülkesindeki bazı kesimlerin Türkiyeye karşı yürüttüğü bu kirli savaştan haberdar mı?
15 Temmuz sonrası iyice netleşen bir husus dikkatimi çekiyor: "Türkiye karşıtı" kampanya Almanya ve Avusturya'da artık AK Parti muhaliflerinin eliyle ve söylemleriyle yürütülür olmaktan çoktan çıktı.
15 Temmuz sonrası iyice netleşen bir husus dikkatimi çekiyor: "Türkiye karşıtı" kampanya Almanya ve Avusturya'da artık AK Parti muhaliflerinin eliyle ve söylemleriyle yürütülür olmaktan çoktan çıktı.
Türkiye halkının darbe karşısında durmuş ve adeta çıplak elleriyle tankların namlularını tıkamış olmasına karşın, Batı medyasının olgular ışığında haber yapmak yerine gerçekleri ters yüz etmeye çalıştığını görmekteyiz.
Erdoğanın ve AK Partinin hâlâ iktidarda kalmasından dolayı yaşadıkları hüsran içerisinde ne diyeceklerini şaşırmış durumda darbe sürecini yorumlamaya çalışıyorlar.
1980'de Türkiye'nin gayri safi hasılası ABD'nin kırkta biriydi. 2012'de ise 19 katına düşmüş. 1980'de Almanya 11 kat büyüktü bizden, şimdi 5,5 katına düşmüş. Yani Türkiye artık 1980 Türkiye'si gibi davranamaz.
Alman parlamentosuna getirilen karar tasarısının rasyonel bir zemininin olmadığı gayet açıktır. Burada bir kimlik siyaseti güdüldüğü ortadadır.