Direnerek Kazanmak

Türkiye'nin kazancı Yunanistan, Fransa, Rusya, ve Mısır gibilerinin kaybına dönüştü.

Devamı
Direnerek Kazanmak
Liberal İlmihalden Öğüt Verenler

‘Liberal’ İlmihalden Öğüt Verenler

Gerilime yönelmeden önce Türkiye'nin uzlaşma ve müzakere yolunu ısrarla denediğini unutuyorlar. Güç mücadelesine girmeden, maliyet ödemeden muktedir olunamayacağını, muktedir olmadan da düzen kurulamayacağını kabul etmiyorlar. Gezicilerin, FETÖ'nün ve PKK'nın yıkıcı emellerinin otoritenin ve güç ile karşılanmasının kaçınılmazlığını ıskalıyorlar.

Devamı

Yunanistan’ın Libya politikasını Doğu Akdeniz’de Türkiye ile yaşadığı rekabetten ayrı düşünmek mümkün değildir.

Libya'ya giden Türk gemisini durduramayan Paris, şimdi de AB ve NATO düzleminde Ankara'nın inisiyatifini sınırlandırma peşinde.

Macron ne konuştuğunun da farkında değil. Türkiye'nin meşru hükümete verdiği desteği gayri meşru ilan etmeye kalkışmak ancak böylesi bir aymazlığın ürünüdür. Buralarda eskiden olduğu gibi istedikleri gibi at koşturabileceklerini sanıyorlar. Kendileri darbecileri desteklerken sorun yok. Türkiye meşru hükümete destek verince kıyamet kopuyor.

Libya cephesi hareketlendikçe bu cephede karşı karşıya gelen aktörlerin politikalarına yakından bakma ihtiyacı daha fazla hissediliyor.

Sisi’nin Tehdidi ve Sirte-Cufra Düğümü

Yunanistan ve Fransa'nın öfkeli açıklamalarına Mısır daha ileri bir adım atarak eklendi. Darbeci Sisi, geçen cumartesi günü Sirte ve Cufra'nın düşmesini "kırmızı çizgi" ilan etti. Bu çizginin aşılması halinde Mısır'ın "doğrudan müdahale" edeceğini söyledi.

Devamı
Sisi nin Tehdidi ve Sirte-Cufra Düğümü
Darbeci Dış Politika

Darbeci Dış Politika

Darbeciler darbecilerle beraber. Sisi, Hafter'i desteklemeye devam ediyor. Bu zamana kadar desteği pek umursamadık ama kaybetmeye başlayınca işi tehdit boyutuna kadar taşıdı. Türkiye'nin desteklediği meşru Serrac hükümeti kritik bölgeleri ele geçirince tüm darbecilerin etekleri tutuştu. Sisi de sembolik bir ordu ziyareti sırasında açıklama yapmış ve Sirte'nin Mısır için kırmızı çizgi olduğunu söylemiş. Önce ateşkes talep ediyordu. Kendisinin ciddiye alınmadığını anlayınca tehdit de savurmuş.

Devamı

Türkiye’nin önümüzdeki dönemde milli güvenliğini ve ulusal çıkarlarını doğrudan etkileyecek belli alanların olduğu söylenebilir. Bu stratejik alanları Fırat'ın doğusu (Irak'ı içerecek şekilde İran sınırına kadar uzanan bölge kastedilmektedir), Akdeniz'in doğusu ve Libya'nın doğusu olarak sıralamak mümkündür. Son dönemde tüm bu alanlarda Türkiye'nin askeri ve diplomatik olarak varlığını güçlü bir şekilde hissettirdiği açıktır. Türk dış politikası son yıllarda bölgede istikrarsızlık üreten ve doğrudan ülkemizi ilgilendiren başlıkları oldukça dinamik bir tempoyla takip etmektedir. Neredeyse her yıl sorunlu birçok alanda çözüm üretmek artık sıradanlaşan mesailer olarak karşımıza çıkmaktadır. Şüphesiz bu krizlerin her birinden ciddi tecrübeler edinen ve bir sonrakine daha hazırlıklı yaklaşan Türkiye'nin uluslararası siyasetin gidişatını en iyi değerlendiren aktörlerin başında geldiğini söylemek mümkündür

Gazeteci Cüneyt Özdemir'in HDP milletvekili Garo Paylan ile yaptığı bir yayında ısrarlı sorularına rağmen Paylan'ın PKK için bir türlü terör örgütü diyememesi ise aslında hepimizin bildiği ama kimilerinin bilmezlikten geldiği HDP-PKK ilişkisini tekrar gündeme getirdi.

Türkiye Libya ve Doğu Akdeniz'de adım adım ilerlemeye devam ediyor. Türkiye'nin bu iki alandaki etkinliği bakımından altı ay öncesine nazaran büyük bir fark var.

Ankara'nın Libya inisiyatifi Avrupa ve Ortadoğu başkentlerinde yeni bir Türkiye tartışması başlattı. Türkiye'nin giderek daha etkili bir güce dönüştüğünü kabul eden bu tartışmanın iki boyutu var. İlki, Suriye'den Libya'ya Doğu Akdeniz çevresinde güç denklemlerindeki somut değişime odaklanıyor. İkincisi ise niyetleri sorgulayan tam bir propaganda savaşı durumunda. Bu iki boyutu ayrıştırmadan Türk dış politikasının son dönemdeki hamlelerini, kapasitesini ve niyetini anlamlandırmak mümkün olmaz.

Libya ile imzalanan anlaşmalardan sonra Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Libya’da attığı adımlar çok net sonuçlar doğurdu ve Yunanistan, GKRY, İsrail ve Mısır’ın Türkiye’yi devre dışı bırakan anlaşmaları neredeyse tamamıyla akim kaldı.

Türkiye’nin Libya’da siyasi geçişi ve yeniden yapılanma sürecinin başat aktörü haline gelmesi Paris ve Atina’nın emelleri açısından tam bir kabusa karşılık geliyor. AB’nin İrini operasyonunun Ankara’nın Libya’daki askeri varlığını engelleyemediğini gören Paris, NATO’yu hareketlendirmeye çalışıyor.

SETA Vakfının Washington şubesinin düzenlediği Libya konulu panelde, Libya'de değişen dinamiklerde Türkiye'nin önemli rol oynadığına vurgu yapıldı.

Doğu Akdeniz gündemdeki yerini uzun süre koruyacak. Bu konuyla ilgili tartışmalı birçok hususa ışık tutan bu kitap alana dair çalışmalar için başvuru kaynağı olmanın yanında güncel siyaseti takip edenler için de yol göstericidir.

'Hakkaniyetli bölüşüm' üzerinden barışı ve çözümü reddedenlerin, Ankara'nın Doğu Akdeniz'deki zorlu mücadeleden vaz geçmeyeceğini anlaması gerekli.

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Muhittin Ataman, Rusya’nın Libya’daki pozisyonu üzerine değerlendirmelerde bulundu.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Türkiye ile Libya arasında yapılan anlaşmaların sahadaki durum üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Türkiye'nin ana muhalefet partisi Türkiye düşmanlarıyla ortak bir tavır sergileyip Türkiye'yi itham ediyor.

Türkiye Libya'da askeri gücünü kullanarak masada asla alamayacağı bir başarı elde etti. Yaşananlara sırayla bakmakta fayda var. Nisan 2019'da başlattığı darbe girişimiyle Trablus'un iç mahallelerine kadar dayanan darbeci Hafter, Türkiye Libya'ya müdahale etmemiş olsaydı hem Trablus'u ele geçirmiş olacak hem de UMH'yi ortadan kaldırmış olacaktı. Trablus'un düşmesi beraberinden Türkiye'yi Akdeniz ölçekli jeopolitik rekabette büyük ihtimalle savunmacı bir pozisyonda yalnız başına bırakacaktı.