Türkiye'den Fransa'ya Ağır Darbe! Macron Saf Dışı Bırakıldı

Doğu Akdeniz’deki Türkiye faaliyetlerinden rahatsız olan Macron’un provokatif hamleleri bir bir elinde patlıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Saadet Oruç, Fransa'nın Türkiye karşıtı tutumuna ilişkin, "Fransa'nın Orta Doğu politikası da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve İsrail çizgisinde ilerliyor. Türkiye'yi hedef alan, Türkiye düşmanlığında sınır tanımayan bu cephenin de bir tarafında yine Fransa'yı görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Devamı
Türkiye'den Fransa'ya Ağır Darbe Macron Saf Dışı Bırakıldı
Üçüncü Tarafların Müdahalesi Doğu Akdeniz'de Krizi Derinleştiriyor

Üçüncü Tarafların Müdahalesi Doğu Akdeniz'de Krizi Derinleştiriyor

Doğu Akdeniz'deki gerginliğin öncekilerden en önemli farkı, daha önce genellikle gerilimin düşürülmesi rolünü üstlenen üçüncü tarafların Yunanistan lehine harekete geçmeleri ve konuyu Türkiye üzerinde bir baskı aracı olarak kullanma istekleridir.

Devamı

Doğu Akdeniz'de kıyısı olmayan Fransa, bu denizdeki en uzun kıyıya sahip ülke olan Türkiye karşısında "AB'nin jandarması" rolüne soyunuyor. Silah satma amacıyla Yunanistan'ı kendi "kifayetsiz muhteris" kıvamındaki hamlelerine alet ediyor.

Tablo Macron'un Ortadoğu'dan Avrupa'ya, Afrika'dan NATO'ya kadar birçok alanda sonuçsuz çırpınışlara savrulduğunu gösteriyor. Bunun en tehlikeli boyutu bu bölgelerde oluşturacağı istikrarsızlıktır. Tam da bu yüzden Almanya, İspanya ve İtalya Doğu Akdeniz'de Yunanistan-Fransız ekseninin dengelenmesine yönelik bir tavır içinde. NATO'nun Türkiye ile Yunanistan arasında olası bir çatışmayı engellemek için devreye girmesi ve ABD Afrika Komutanlığının Tunus'ta gerçekleştirdiği askeri faaliyetler de Fransa'nın NATO'yu istikrarsızlaştırıcı hamlelerinden bağımsız okunamaz.

Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand Le Figaro gazetesine 1998'de verdiği mülakatta 'O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil' ifadesini kullanması Fransa'nın milli çıkarlarının ne kadar barbar ve insanlık dışı zemine sahip olduğunun tezahürüdür.

Türkiye düşmanları kervanına Macron da eklendi.

Avrupa Karşısında Türkiye’nin Politikası Nasıl Olmalı?

Avrupa’da şekillenen ve giderek genişleyen bu düşmanca tavır karşısında Türkiye’nin diplomatik, ekonomik ve askerî araçların hepsinin devrede olduğu hassas bir politika izlemesi gerekiyor. Bu çerçevede, Türkiye’nin Avrupa politikasında hesaba katmasını önemli gördüğümüz hususlara değinelim...

Devamı
Avrupa Karşısında Türkiye nin Politikası Nasıl Olmalı
İki Beka Meselesi Arasında Muhalefet ve Erdoğan

İki Beka Meselesi Arasında Muhalefet ve Erdoğan

Türk halkını ayırarak Erdoğan'a saldırmaları hiçbir şeyi örtmüyor. Zira Erdoğan, iç ve dış saldırılara karşı koyan ve 15 Temmuz direnişini sergileyen bir lider. Bu iki varoluşsal meseleyi birleştirenlere karşı duran güçlü bir devlet adamı.

Devamı

Fransız Cumhurbaşkanı Macron, Türkiye karşısında açıktan hummalı bir faaliyet yürütüyor. Rahatsızlığının temel sebebi, Türkiye'nin Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz hamleleriyle buralardaki Fransız etkisini azaltması.

Türkiye ile Yunanistan arasında tansiyonun artmasına sebep olan Doğu Akdeniz konusu, Avrupa Birliği (AB) açısından da çeşitli sorunları, bölünmeleri ve çelişkili durumları gözler önüne serdi. Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması imzalamasını kıyasıya eleştiren AB yetkililerinin, Yunanistan’ın Mısır ile benzer bir anlaşma imzalamasına yönelik “anlaşmanın iki ülke arasında imzalandığını ve AB’nin yorum yapacağı bir durumun olmadığını” belirtmeleri bir başka iki yüzlü tutum olarak kayıtlara geçti. Yaşanan gerginliğe yönelik hakkaniyetli olmayan tutumunun yanı sıra dönem başkanı Almanya’nın girişimleriyle arabulucu bir rol benimsemeye çalışan AB’de, çeşitli ayrışmaların yaşandığı ve soruna yönelik farklı tutumların sergilendiği görülüyor.

Kendisini Avrupa’nın siyasi ve askerî lideri (ve muhtemelen zamanın Napolyon’u) zanneden Macron’un maceracı Libya politikasını seyretmekle meşgul diğer Avrupa ülkeleri. İçlerinden “Rusya’yı kapımıza kadar getirdi ama vardır bir bildiği” ya da “gayri-meşru, isyancı Hafter’i destekliyor ama Avrupa’nın çıkarları için gerekliyse olsun” diyorlardır belki ama büyük ümitler bağlanan Macron’u başarıya ihtiyacı olduğu için desteklemek zorunda hissediyorlar. Zira Macron’un başarısızlığı Fransa’nın aşırı sağcı Le Pen’in eline düşmesi ve bu da AB’nin sonu anlamına gelecektir.

Uluslararası piyasalarda enerji fiyatlarının yükselmesi enerji ithalatı yapan Türkiye gibi ülkelere yüksek oranda ithalat yükü getirmektedir. Bu sebeple Türkiye'nin kendi öz kaynaklarından temin edeceği enerji ekonominin güçlenmesini sağlarken uluslararası piyasalardaki olumsuzlukların da Türkiye'yi etkileme olasılığını düşürecektir.

'Havuç-sopa' anlayışı sadece müzakere sürecindeki bir üyeye takınılan Avrupa nobranlığını göstermiyor. Aynı zamanda AB'nin Başkan Erdoğan yönetimindeki yeni Türkiye'nin varoluşsal önceliklerini anlamadıklarını ya da anlamazdan geldiklerini ifade ediyor.

Soyut siyasetin imkânlarından yararlanmak, bir politikasızlık tercihidir. Politikasızlıkla da ülke yönetilemez.

Mavi vatan kavramına nereye kadar sahip çıkılmalıdır? Bu uğurda gerekirse Türkiye Yunanistan ile savaşmayı düşünmeli midir? Bunun için ne tür hazırlıklar yapılmalıdır? Kısacası yönetime talip olan muhalefet Türkiye'ye dış politika ve güvenliğin bu önemli alanında ne tür bir alternatif sunmaktadır?

Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın Yunanistan lehine dayanışma mesajları tarafsız olmadığının göstergesidir. Doğu Akdeniz krizi AB'nin iç meselesi olarak görülmektedir, nitekim AB'nin nihai kurumsal dönüşüm vizyonu supranasyonal bir devlet olmaktır.

Doğu Akdeniz'in önümüzdeki dönemin yeni ekseni olacağı açık. Türkiye'nin hem savaşabilen hem de anlaşabilen bir ülke olmayı sürdürmesi ve gerilim diplomasisini yürütecek bir zihinsel hazırlığa sahip olması çok önemli. Geride bıraktığımız ve halen devam eden krizler Türkiye'nin hazır davranma kapasitesini geliştirmişti. Şimdi bunu hayata geçirme zamanı.

Son dönemde hem muhalefetin hem de Doğu Akdeniz konusunda yüksek fikirlerini beyan ettiğini düşünenlerin sıkça kullandığı bir kavram diplomasi.

Yunanistan bir aktör olmaktan, başkalarının Türkiye politikasının aracı olmaya sürüklenmişse soruna iki ülke arasındaki görüşmelerle rasyonel bir çözüm bulunması ihtimali de azalmış demektir.

Türkiye'nin Suriye'deki askeri operasyonlarını 'NATO'nun beyin ölümü' söylemiyle karşılayan Macron bu defa Türkiye'ye Doğu Akdeniz'de 'kırmızı çizgi çizme' çabasında... Macron'un Türkiye'yi ötekileştirme politikası Avrupa'nın stratejik çıkarlarıyla bağdaşmıyor. Avrupalı siyasetçilerin Türkiye'yi Batı ittifakından, AB'den uzaklaştırmaktan fayda gelmediğini görememesi tam bir akıl tutulması.