Fırat Kalkanı Harekatı’nın Muhtemel Yönü

Suriye devriminin başladığı 2011 yılından günümüze giderek artan bir ölçekte Suriye temelli tehditlerle yüzleşen Türkiye, oyun değiştirici bir hamle yaparak 24 Ağustos’ta Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattı. İlk aşamasında Suriye’nin Halep eyaletine bağlı Cerablus kentini DAEŞ unsurlarından arındırmak için icra edilen Fırat Kalkanı Harekatı, ana unsurunu Suriyeli muhaliflerin oluşturduğu, TSK öncülüğünde bir askeri operasyon niteliği taşıyor.

Devamı
Fırat Kalkanı Harekatı nın Muhtemel Yönü
Terör Bizi Korkutmuyor

Terör Bizi Korkutmuyor

Türkiye ilerledikçe düşmanları saldırıyor. Sıkıştıkça canımızı yakmaya çalışıyorlar. Belki sonuç alırız diye. Ama nafile.

Devamı

Gezi kalkışmasından 15 Temmuz’a kadar defaatle denenen fakat milletin irfanına takılan operasyonlar, şu an kümülatif olarak kaosu yaymayı hedefliyor.

Türkiye’nin DEAŞ’la mücadelesi başladığında; ABD piyasada yoktu, rejim DEAŞ fırsatını kullanmakla meşguldü, Rusya özellikle Kadirov’un adamları aracılığıyla DEAŞ’a Kuzey Kafkasya’dan takviye yapıyordu.

Normal görünümüyle herkesi hazırlıksız yakalayan canlı bombaların birden ölümü gündelik hayatın tam ortasına taşımaları "artık yeter" psikolojisini radikalleştirme potansiyeli taşıyor.

Bugün PKK adlı şer şebekesi, ortakları ve destekçileriyle birlikte savunmaya geçmiş durumda. Bu, Türkiye'nin terörle mücadele başarısıdır.

“İran Şii Maskesiyle Neo-Pers Arayışta”

Acun: İran’ın jeo-politik ihtirasları Pers İmparatorluğunu yeniden kurmaya varıyor. Şiiliği 1500 yıl öncesinin intikamını almak ister gibi teo-politik bir maske olarak kullanıyor. Sonuçta DEAŞ’ı var eden sosyolojik zemini İran yarattı.

Devamı
İran Şii Maskesiyle Neo-Pers Arayışta
Batı nın Terörle İlişkisi ve Türkiye nin Yapabilecekleri

Batı’nın Terörle İlişkisi ve Türkiye’nin Yapabilecekleri

DEAŞ’la mücadele için Türkiye’ye destek açıklamaları yapanlar neden FETÖ ve PKK terörüyle mücadelemize yardımcı olmayı lafta bile olsa teklif etmiyor?

Devamı

Esed rejimi sahada gittikçe güçleniyor. Halep'in düşmesi ile kritik bir aşamayı geçmeyi hedefliyor. Ülkenin büyük kentlerinin tümünü ele geçirmiş olma fırsatını yakalayacak.

Geniş güvenlik tanımı hangi tehdidin daha önemli olduğunu belirsiz hale getirmemelidir. Bu belirsizlikleri ortadan kaldırmak isteyen Erdoğan öncelikleri de sıraladı.

Türkiye için El-Bab, Arap dünyasına açılan kapı anlamına geliyor, çünkü Irak’tan Cerablus’a uzanan sınır boyunca Türkiye Arap dünyasıyla olan sınır bağlantısını fiilen kaybetmiş durumda.

Ortadoğu'da istikrarsızlığın ortadan kaldırılması için atılan adımlar en az problemin kendisi kadar sorun üretmekte ve mevcut krizin çözümü yolunda istenileni vermemektedir.

Suriye- Irak denklemi henüz oturmadı; yeni bir sürü gelişmeye tanıklık edebiliriz. Hatta PKK-YPG gibi "devletimsi" yapıya ulaşmaya çalışan grupları uzun vadeli bir çatışma ortamı bekliyor.

Yeni güvenlik stratejimiz muhtemelen PKK’yı yani ABD’nin Kuzey Irak-Suriye projelerini hedef aldığından bolca eleştiriye muhatap olacak.

Genelde Menbiç üzerine konuşuyoruz ama PKK’nın Afrin’deki veya Tel Ebyad’daki varlığı da en az Menbiç kadar tehlikeli.

Türkiye'nin yeni yönelimi terörle mücadelede pro-aktif tedbirler alınması, kapasite geliştirme ve reform çabaları ile sınırlı değil.

Her şeyden önce Türkiye, DEAŞ sonrasında Musul ve çevresinin nasıl bir karaktere bürüneceği konusunda sözü dinlenen bir aktör olmak istiyor.

“Erdoğan gibi dönüşüm ve ilerlemeyi temsil eden bir lider statükocu güçleri huzursuz ediyor.”

“PYD ve onun askeri uzantıları SDG/YPG'nin Münbiç'in ardından Bab ve Cerablus'u ele geçirmek için hazırlık başlattığını, Fırat Kalkanı Harekatı'nın bu hamleyi boşa düşürdü.”

ABD bir şekilde Türk siyasi karar alıcılara Suriye politikası dayatma gayreti boşa düşünce işi 15 Temmuz Darbe girişimine kadar tırmandırdı.

Suriye’de gidecek yol tükendi. Bütün önemli boşluklar doldu. En son Türkiye’nin de doğal nüfuz alanını doldurması sonucu sağlam bir denge ortaya çıktı.