Batılı müttefiklerimize şunu da göstermek lazım. Bu işin maliyeti sadece bize değil artık size de yazacak. Hem mülteciler kapınıza dayanak. Hem de Batı güvenlik sistemi çökecek. Bugün Türkiye'nin yalnız bırakılması yarın diğer NATO ülkelerinin de yalnız kalması anlamına gelecektir.
Devamı
İdlib krizini konuşurken doğal olarak hep ilk ve acil gündem maddesini ele alıyoruz. Sayısı milyonu aşabilecek muhtemel bir sığınmacı akını Türkiye'nin yüklenmek istemeyeceği bir maliyet. Yine bir başka sorun bu bölgeden kaynaklanabilecek terörist akışıdır. Her ikisi de tek başına Türkiye'nin İdlib'e müdahil olması ve Rejimin yayılmasını durdurması için yeterlidir.
Devamı
İlib'e büyük sevkıyat yapıldı. Artık buradan dönüş olmayacak gibi. Türkiye ile Rusya İdlib'in kaderini sahada belirleyecek. Bu askeri sevkıyatı daha önce Suriye'de yaptığımız üç müdahaleyle karıştırmamak lazım. Bu sefer mücadele muharebeler biçiminde geçmeyebilir. Onun yerine müsademe ve cepheleşmeler şeklinde geçebilir. Yani genel bir gerilim zaman zaman küçük çaplı sıcak çatışmalara evrilip bir tırmandırma mantığı çerçevesinde ilerleyecektir. Çünkü anlaşıldığı kadarıyla her iki taraf da alan markajı yöntemini kullanacak.
CHP içinde uzun süredir farklı ideolojik gruplar arasında bir çekişme zaten vardı. Ancak son dönemde sık tekrarlanan seçimler bu hesaplaşmanın sürekli ertelenmesini zorunlu kılmıştı. 2023’e kadar seçim olmadığı dikkate alındığında, bu hesaplaşmalar daha fazla ertelenemeyecek gibi görünüyor.
SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, Suriye’deki krizin siyasi yollarla çözümü üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Üç harekât, iki mutabakat ile büyük kazanımlar elde eden Türkiye sahada zorlukları aşıyor ancak saha dışında daha büyük bir mücadele ile karşı karşıya. YPG silahlı bir yakın tehdit olmaktan çıkarılsa ve topraksal bir kara gücü olmak durumu zayıflatılsa da bir sorun olarak varlığını biçim değiştirerek sürdüreceğe benziyor.
Türkiye'nin Suriye'nin kuzeyinde başlattığı Barış Pınarı Harekatının ardından Rusya ve ABD ile iki önemli mutabakatla Ankara sınır hattında 6 yılda oluşturulan harita 14 günde çöpe atıldı. Barış Pınarı Harekatı sonucunda ABD ve Rusya ile varılan iki mutabakatı yenisafak.com’a değerlendiren SETA Enerji Araştırmaları Direktörü ve Sakarya Üniversitesi Ortadoğu Enstitüsü ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal İnat, Türkiye'nin sahadaki varlığının sonucunda PKK/YPG’nin Suriye denklemi dışına çıktığını belirtti. İnat, sürecin dikkatle takip edilmesi gerektiğinin de altını çizdi.
Devamı
SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, Türkiye’nin Suriye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik gerçekleştirmeyi planladığı askeri operasyon üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Devamı
2018 yılı sona ererken Türk dış politikasının bir bilançosu..
2018 yılı sona ererken Türk dış politikasının bir bilançosu..
Son dönemde Ankara, Suriye’nin kuzeyindeki PYD/PKK yapılanmasına ilişkin olarak daha çok Washington ile ciddi bir gerginlik yaşasa da, Rusya’nın bu konudaki tavrı da Türkiye-Rusya ilişkilerinin geleceği açısından belirleyici olacak.
Pompeo'nun Riyad-Ankara hattındaki seyahatinin amacı Kaşıkçı skandalı ile ilgili gelişmeleri takip etmekti. Yaygın kanaate göre ve Riyad'dan yayımlanan fotoğraf karelerinden anlaşıldığı kadarıyla Washington, Veliaht Bin Selman'ı Kaşıkçı skandalından sıyırabilecek bir formülün peşinde. Kariyerinde CIA Direktörlüğü bulunan Pompeo'nun bu vazife ile görevlendirilmesi de ilginç.
Zirve gerçekleşti fakat İdlib için bir yol haritası çıkmadı. Rusya ve İran masaya bu amaçla oturmadığını zirve boyunca fazlasıyla belli etti.
4 milyona yakın nüfusu ve Türkiye’ye 130 kilometrelik sınırı ile Tahran’da gerçekleştirilen Suriye zirvesinin ana gündem maddesi olan İdlib’te tansiyon giderek yükseliyor. 100 bine yakın rejim karşıtı muhalifin kontrolünde olan İdlib’te artan gerilim, sivillerin güvenliğini ciddi anlamda tehdit ediyor. 7 yıldır süren ve kördüğüm haline gelen iç savaşta İdlib’in stratejik bir önemi var. Tüm dünyanın nefesini tutarak izlediği İdlib’teki son gelişmeleri SETA Strateji Araştırma Direktörü, İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın’a sorduk.
İDLİB Suriye Savaşı'nın son hamlelerinden biri gibi görünmesine rağmen, savaşın son aşaması olduğunu söylemek doğru olmaz..
İdlib'de yaşanacak bir savaş sonrasında bölgede oluşabilecek otorite boşluğunu Türkiye'yi hedef alacak terör örgütlerinin doldurması riski göz ardı edilecek türden değil.
Tahran'da bugün çok kritik bir üçlü zirve gerçekleşiyor. Erdoğan, Putin ve Ruhani hem İdlib'in hem de İdlib sonrası Suriye'nin geleceğini belirleyecek önemli müzakerelerde bulunuyorlar.
Rusya da savaş istemiyor ama radikallerden rahatsız. Savaş olursa olumsuz etkileniriz. Mülteciler, radikallerin sınıra yakın olması, İdlib sonrası rejimin gözünü Afrin’e dikmesi. Hepsi zor konular. 7 Eylül zirvesinden sonuç çıkacaktır.
Eğer rejim ve Rus askeri müdahalesi sınırlı olmanın ötesine geçerek kapsamlı ve cezalandırıcı bir askeri saldırıya dönüşürse, o zaman iki büyük gelişmenin ortaya çıkması olasıdır. Bunlardan birincisi, ılımlı silahlı grupların Rusya ve Suriye rejimine karşı radikalleşmesi, ikincisi ise Rusya’ya daha fazla maliyet getirebilecek şekilde Türkiye’nin Astana sürecine yabancılaşmasıdır.
İDLİB Suriye'de durumu netleşmemiş ender bölgelerden biri... Baştan beri de Rejim, Rusya, İran üçlüsünün hedefinde. Ancak şimdiye kadar İdlib'te hep ara formüller devreye girmişti.
SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat ABD yönetiminin Türkiye’ye yaklaşımı hakkında değerlendirmede bulundu.