Erdoğan'ın BM'ye dair "daha adil bir dünya mümkün" çıkışı ve Ukrayna Savaşı'ndaki politikası ile Türkiye'nin milli çıkarlarını aşan öncü bir rol üstleniyor. Çözüm odaklı yeni çok taraflılık arayışının ayak sesleri...
Devamı
Sahel Kuşağı 2020'den bu yana sürekli olarak darbelerle gündeme gelen bir bölge. Ve bu bölgede en son 26 Temmuz 2023'te yaşanan darbe ile karşı karşıya kalan ülke Nijer. 3 Ağustos 1960'taki bağımsızlık sürecinden sonra Nijer'de 26 Temmuz'a kadar toplam dört darbe ve üç darbe girişimi olmuştu. Dolayısıyla uluslararası sistemde Nijer en istikrarsız ülkelerden biri olarak anılıyor. Ancak bu istikrarsızlığın temel nedeni olarak Nijer'de sömürgeciliğin mirasının etkisi oldukça fazla.
Devamı
7-28 Temmuz’da St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesine 54 Afrika ülkesinden 50’si katıldı. Zirveden hangi sonuçlar çıktı? Detayları, SETA Dış Politika Araştırmacısı Dr. Tunç Demirtaş ile konuştuk.
Türkiye gibi stratejik otonomiye sahip olduğunu gösteren ülkeler daha değerli hale geliyor. Türkiye ile birlikte çalışmanın cazibesi hem küresel güçler hem de çevremizdeki bölgelerdeki ülkeler nezdinde artıyor.
27-28 Temmuz arasında St. Petersburg’da düzenlenen Rusya-Afrika Ekonomik ve İnsani Forumu’nun ikinci zirvesi 54 Afrika ülkesinden 50’sinin katılım gösterdiği ve bu ülkelerden 17’sinin devlet başkanının direkt olarak zirvede yer aldığı görülmektedir. Rusya’nın bu zirvedeki amacına bakıldığında, Afrika ülkeleri ile arasındaki iş birliğini geliştirmek ve barış, kalkınma ve güvenlik gibi alanlarda ortak adımlar atmak için bir platform oluşturmak istediği anlaşılmaktadır. İlk kez 2019’da gerçekleştirilen zirvede Rusya, 43 Afrika ülkesi ile bir araya gelirken önemli konular ele alınmıştır. Zirvenin ikinci kez düzenlenmesiyle birlikte 2026’ya kadar öncelikli iş birliği alanlarına ilişkin bir eylem planının kabul edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca terörizmle mücadele, uluslararası bilgi güvenliği ve dış uzayda silahların kullanımı gibi siyasi konuları kapsayan bir deklarasyonun imzalanması da beklentiler arasında yer almaktadır.
Hizmet satın alan devletlerin özel askeri şirkete bağımlılığı arttıkça hassasiyetleri artıyor. Bu kapsamda özel askeri şirketler, zayıf ve istikrarsız devletleri "güvenlik sağlama" adına dolaylı bir şekilde yönetmeye başlayabilir.
Bu rapor Türkiye’nin Doğu Afrika’ya yönelik ortaklık stratejisinin öngörülerini, fırsatlarını ve risklerini analiz etmektedir. Rapor, Doğu Afrika’nın genel görünümüne ve Türkiye’nin bölgedeki varlığına değinerek başlamaktadır. Daha sonra bölgedeki jeopolitik boşluğun, küresel sistemde yaşanan dönüşüm ve koronavirüs salgını sonrasında ortaya çıktığına dikkat çekilerek, bölgedeki rekabetin ve kazanımların korunmasına yönelik çabalar vurgulanmaktadır.
Devamı
Türkiye Yüzyılı diğer coğrafyalarda da dış politikadaki hamlelerle pekişiyor
Devamı
Litvanya'nın Başkenti Vilnius'ta gerçekleştirilen NATO Zirvesi haftanın öne çıkan gündemiydi. Zirvede alınan kararlar, ikili görüşmeler ve Türkiye'nin ilgi alanında olan hususlar incelemeye değer. Küresel ölçekte rekabet, kriz ve çatışma potansiyelleri dikkate alınırsa NATO'nun Vilnius Zirvesi kapsamlı sonuç raporuyla üye ülkelerin ortak güvenlik çıkarlarını 'asgari müşterekte' buluşturdu.
Asgari ücret Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde en düşük ücret olarak önem taşımaktadır. Çalışan-işveren arasında bir denetleyici ve kural koyucu olarak kamu, asgari ücrete yapılan zamlarla enflasyona karşı ücretli kesimlerin alım güçlerini artırmaya çalışmaktadır. Türkiye’de asgari ücretlere paralel olarak ortalama ücretler de artış göstermiştir. Günümüzde 700-750 dolar civarında olan ortalama ücretler birçok gelişmekte olan ülkenin ilerisinde bulunmaktadır. Fakat gelişmiş ülkelerle arada bir farkın da olduğunu söylemek mümkündür.
İsveç, bayramın birinci günü kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'in polis koruması altında yakılması ile yeniden gündemde. Ocak ayındakine benzer şekilde Stockholm'deki bir cami önünde işlenen bu menfur eylemin özgürlükle uzaktan yakından bir alakası yok. Aksine Müslümanların kutsallarına karşı işlenen bir nefret suçu ve apaçık bir tahrik. Meselenin Batı ve Müslümanlar boyutundan önce Türkiye ve İsveç kısmına bakalım. Malum, PKK ve FETÖ mensuplarına İsveç'te örgütlenme, finans bulma ve gösteri yapma alanında tanınan serbestlik Türkiye tarafında eleştiriliyor. Ankara, Stockholm'ün NATO üyeliğini onay vermek için terörle mücadelede verdiği sözleri tutmasını bekliyor. Bu konuda yeterli ilerleme sağlamayan Stockholm hem PKK'lıların gösterilerine hem de polis korumasında Kuran yakılmasına izin veriyor. Her ikisi de ya aymazlık ya provokasyon. Ya da gerçekte İsveç'in NATO üyeliğini istemediğini düşündürüyor. Menfur eylemin Avrupa ve İslam karşıtlığı boyutu daha az sorunlu değil.
Wagner cephe hattını bıraktı ve Moskova'ya yürüyüşe geçti. Belarus Devlet Başkanı Lukaşenko'nun devreye girmesiyle Wagner'in sahibi Prigojin sessizlik tüneline girdi. Ruslar Wagner üyelerine üç seçenek sunup şirkete 'el' koyarken Rus bürokrasisinin ve Silahlı Kuvvetlerinin bilinen isimleri tasfiye sürecine tabi tutuldu.
Geçen hafta yayımlanan Almanya’nın Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi, bu ülkenin gerek tarihteki güç mücadelelerinde oynadığı rol gerekse günümüz dünya ekonomisinde sahip olduğu ağırlık açısından yakından incelenmeyi hak ediyor. Belgeyi 3 konuda ele almak mümkündür. İlk olarak, kamuoyuna duyurulan söz konusu strateji belgesinin Almanya’nın dünya politikasında oynadığı geleneksel ve tarihsel rol açısından ne anlama geldiği ele alınabilir. İkinci olarak, 1949’da kurulan Federal Almanya Cumhuriyeti’nin dış politika çizgisi açısından bu belgenin nasıl yorumlanması gerektiği üzerinde durulabilir. Son olarak, bu belge Almanya’daki mevcut üçlü koalisyon hükümetinin dış politika yaklaşımı açısından da incelenebilir.
Her iki başkent de Erdoğan'ın seçim zaferi ile kendi kaderi arasında yakın bağlantı görüyor. Bu özdeşleştirme KKTC ve Azerbaycan ile sınırlı değil. Malum, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Körfez, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki halklar Mayıs 2023 seçimlerini yakından takip etti.
Cumhurbaşkanının Göreve Başlama Törenindeki katılımcılar, Türk dış politikasının çok bölgeli yapısını ve birçok küresel meseleye aynı anda odaklanabildiğini göstermektedir. Latin Amerika, Afrika, Balkanlar, Orta Asya, Ortadoğu, Afrika, Asya ve Avrupa Türkiye’nin son 21 yılda inşa ettiği küresel diplomasi ağının sahici olduğunu işaret ediyor.
Türkiye’nin hakir görmeyen ve üsten bakmayan bir tutumla bölgeye yaklaşmasının yıllardır ayrımcılığa uğrayan halkların gönlünde yer edinmesini sağladı.
Türkiye'nin 14- (28) Mayıs 2023 Genel Seçimleri birçok dış politika analisti tarafından 2023'ün en önemli seçimi olarak tanımlanmıştı. Başta Batı'dan olmak üzere dünyanın birçok köşesinden uzmanlar, basın mensupları, siyasetçiler ve kamuoyları Türkiye'de Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı ve AK Parti'nin zaferi ile sonuçlanan seçimleri yakından takip ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesi Avrupa'da ve birçok Batı ülkesinde beklenmedik bir gelişme olarak yorumlandı. Bu durum Türkiye'de olduğu gibi Batı'da da karar alıcı ve kamuoylarının "uzman" ve "anketçiler" tarafından yanlı bilgilendirilmiş/yönlendirilmiş olmalarının bir sonucudur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunu sürpriz olarak algılayan yerli ve yabancı çevreler Erdoğan'ın ikinci turda kazanacağına kanaat getirdiler. Sonuç olarak Erdoğan'ın seçimi kazandığının anlaşıldığı saatlerden itibaren hızlı bir tebrik dalgasına şahit olduk. Dünya liderleri hızlı bir şekilde Erdoğan'ın zaferini kabul ettiler ve yeni dönemde Türkiye ile çalışma isteklerini dile getirdiler.
Moderatör : Tunç Demirtaş, SETA Konuşmacılar : Mehmet Güllüoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Darüsselam Büyükelçisi Abdinor Dahir, Somali Yatırım Ajansı Türkiye Direktörü Gökhan Kavak, Anadolu Ajansı
Enerji ödemelerinin Yuan ile gerçekleştirilmesi Petrol Krizleri sonrası kullanım oranı artan dolar süreci gibi bir dönemi beraberinde getirebilir. Ancak Çin için bir problem alanına dönüşen Tayvan Meselesi, ABD öncülüğünde alınabilecek tedbirleri Yuan'a karşı çevirebilir.
Batı’nın küresel güneyden destek görememesi, kendi askeri kapasitesinin zaafa uğraması, Çin’in Tayvan’a müdahalesine vaziyet edilemeyeceği kaygısı ve Donbas’la Kırım’ın geri alınmasının pek mümkün görülmemesi, Ukrayna’ya desteğin siyasi bir hedefe orantılı olması gerektiği yönündeki tezleri güçlendiriyor.
Sudan’da siyasi krizin tarafları ve sorunun temel sebepleri oldukça karmaşık ve çeşitlidir. 2019’da ülkede özellikle ekonomik kriz, yolsuzluk ve sosyal adaletsizlik gibi sorunlar artarak devam etti. Bu nedenlerden kaynaklı Aralık 2018’de başlayan protestolar sonucunda ise 11 Nisan 2019’da ülkenin uzun süredir iktidarda olan Cumhurbaşkanı Ömer Beşir devrildi. Devrim sonrası ülke içerisindeki siyasi kutuplaşma devam ederken askeri yönetim altında geçici bir hükümet kuruldu. 2021’de yapılan anayasa değişikliği ile birlikte sivil yönetim oluşturulsa da halen askeri güçler etkili şekilde ülke yönetiminde yer almayı sürdürmektedir. Bu durum ise siyasi istikrarsızlığın ve protestoların devam etmesine neden olmaktadır.