Biden ve Putin’in Gerilim Siyasetinde Son Durum

Bugünkü şartlarda ABD ve Avrupa'nın Rusya'ya gösterebildiği sopa, yaptırımlarla sınırlı.

Devamı
Biden ve Putin in Gerilim Siyasetinde Son Durum
Büyük Güç Rekabetinin Seyri

Büyük Güç Rekabetinin Seyri

Washington baskı ve gerilim politikasını takip ediyor.

Devamı

Washington, yapacağı küçük revizyonlarla Ortadoğu'da yeni dengeler oluşturabilir ancak bölge ile uğraşmaktan kurtulamaz. Her yeni denge Rusya, Çin ve bölgesel güçlerin rekabetini hızlandıracak.

Türkiye'nin güvenlik kaygılarına cevap veren bir politika NATO'yu güçlendirmeye katkı sağlar.

ABD’nin yeni başkanı Joe Biden’ın hangi 'grand strateji' geleneğine yaslanırsa yaslansın, Çin’i eski dönemlere nazaran daha fazla ciddiye alacağı kesin görünüyor.

Uzmanlar, Ermenistan'ın 6'lı platforma girmesi halinde bütün bölgesel imkanlardan faydalanacağını, ekonomik istikrara kavuşacağını ve Batı'ya olan bağımlılığının azalacağını belirterek, bunun Rusya’nın da tercih edeceği bir sonuç olacağını söyledi.

Olası Biden Etkisini Doğru Okumak

Dünyanın en büyük gücü ABD'deki başkan değişiminin dünya siyasetine kritik etkilerde bulunabileceği açık.

Devamı
Olası Biden Etkisini Doğru Okumak
Amerika da Kimin Başkan Olduğu Neden Önemli

Amerika’da Kimin Başkan Olduğu Neden Önemli?

ABD, ekonomik ve askerî açıdan açık farkla dünyanın en güçlü devleti olmaya devam ettiği sürece bu ülkede kimin başkan olduğu bütün dünya için önemli bir gelişme olmaya devam edecek.

Devamı

80 milyon yerinden edilmiş insanın yüzde 85’i gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Yani dünyanın en zengin ülkeleri bu sorunu görmezden geliyorlar

2021'in ruh hali jeopolitik bir kaygının bütün bir yıla damgasını vuracak olması. 2020'den daha kötü olup olmayacağını zaman gösterecek.

Türkiye'ye yakın coğrafyada güçsüz devletler ve devlet dışı aktörler yaygın. Bu nedenle güçlüye meydan okuma ancak asimetri ile sağlanabiliyor. Örneğin terörist örgütler hukuk ile kendini bağlamıyor ve maliyet etkin araçlarla büyük etkiler yaratabiliyor.

Türkiye Amerikan yaptırımlarıyla ilk kez karşı karşıya değil. Bir benzeri Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında olmuştu. Yaklaşık üç yıl kadar sürmüştü. Uluslararası şartlarda yaşanan çeşitli sarsılmalar sonrasında ABD yeniden Türkiye'ye yönelmişti. Sovyetler'in Afganistan işgali ve İran'daki devrim sonrasında Amerika Türkiye'yi yeniden keşfetmiş ve o zamana kadar yaşanan ayrılıklar bir kenara bırakılmıştı.

Türkiye kendi başına karar almak ve uygulamak zorunda kaldığında, ABD ile olan ilişkisi de mecburen değişime uğradı. Rusya ise 70 yıl önce yaptığı hatayı tekrar etmedi. Putin'in realist yaklaşımı Türkiye'yi pazarlık yapılabilir bir aktör olarak görmesini sağladı.

SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, ABD'nin Afganistan ve Irak'tan asker çekme kararını değerlendirdi.

2024'te tekrar başkan adayı olma opsiyonunu da açık tutan Trump, hep kazanan, yenilgiyi asla kabul etmeyen, Washington geleneklerini kıran, sonuna kadar savaşan ve müesses nizamın karşı çıkmasına rağmen verdiği sözünü tutan başkan olarak kendi marka değerini koruma derdinde.

Afganistan’da yabancı güçler tarafından işlenen insanlık dışı suçlara bir yenisi daha eklendi. Öte yandan ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, ABD’nin suçlanmaması için Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Fatou Bensouda başta olmak üzere mahkeme çalışanlarına yaptırım uygulanacağını açıkladı.

SETA Washington DC Araştırma Direktörü Kılıç Buğra Kanat, Mike Pompeo'nun bölgesel ziyaretleri ve Donald Trump hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Dubai Ports World’ün elinde tuttuğu limanların yanı sıra Abu Dabi yönetiminin Yemen ve Afrika boynuzunda askerî üsler kurarak önemli boğazları kontrol altına almaya çalışması, İsrail ve BAE’nin müşterek hedeflerinin bir yansıması.

Biden yönetiminden 'hırslı bir demokrasi promosyonu' politikası bekleyen hayal kırıklığına uğrar. Trump ya da Biden, Türkiye yoluna devam eder, yeni imkanlarla ve sınamalarla...

Avrupa kültüründeki ırkçılığın tedavisi yok

3 Kasım başkanlık seçiminin ABD'nin yeni bir başkan seçmesinin ötesinde sonuçları olacağı aşikar. Ne Trump'ın ne de Biden'ın kampanyasında ABD'nin küresel rolü ciddi bir tartışma konusu olarak öne çıkmadı. Covid-19, ekonomik resesyon ve ırkçılık gibi konular bütün gündemi işgal ederken Amerikan dış politikasının belki de en az konuşulduğu kampanya dönemlerinden birini yaşadık. Bunun rastlantı olmadığını ve aslında her iki adayın da savaşlardan ve küresel angajmanlardan bıkkın bir seçmen kitlesine hitap ettiğini hatırlamak gerekiyor. Ancak Trump'ın temsil ettiği ulusalcı popülizmle Biden'ın temsil ettiği enternasyonalist liberalizmin ABD'nin dünya siyaseti için çok farklı sonuçlar doğuracağı aşikar.