ABD ve İslami Hareketlerle İlişkiler

Birinci Dünya Savaşı'nın emperyalist ve sömürgeci günahını taşıyan İngiltere ve Fransa'nın aksine ABD büyük bir fırsata sahipti. Wilson Prensipleri'nin getirdiği iyimserlik havası içinde ABD, Batı adına İslam dünyası ile yepyeni bir sayfa açabilirdi.

Devamı
ABD ve İslami Hareketlerle İlişkiler
Konforlu Savaş Doktrini

Konforlu Savaş Doktrini

Obama yönetimi, göreve ilk geldiğinde Amerikalıların radikal tehdit algısını ve güvenlik fetişizmini ortadan kaldırmaya ve yeni bir konformizm üretmeye çalıştı. Fakat beceremedi. Savaş söylemine teslim olmak durumunda kaldı.

Devamı

Bu konuşma, Türkiye'nin küresel düzen arayışlarına söylemsel düzlemde yaptığı katkıların somut göstergelerinden biri.

Türkiye, kaos ve şiddetin sebeplerinden ziyade sonucuna odaklanmış, net siyasi amaç ortaya koyamayan ve uygulama bulduğu bir kaç günlük süre itibariyle IŞİD dışında diğer Suriyeli muhalif güçleri de hedeflemesi ile niyetini sorgulatan bu koalisyonun dışında kalmaya devam etmelidir.

Bu sorunun cevabını Erdoğan'ın Dünya Ekonomik Forumu konuşmasında bulmak mümkün. Erdoğan'ın demokrasi vurgusu reel bir temele dayanıyor: halkların tercihine saygı.

Benim oğlum da Filistin için, Suriye için, Irak için, Müslümanlara yönelik dünyanın farklı bölgelerinde yürütülen zulümler için üzülüyor. Belki aynı kavramlarla ifade etmiyor duygularını. Ama o da aynı üzüntüyü hissediyor.

Anlatı ve Analiz Arasında Türk Dış Politikası

Medyanın “Türkiye'nin Kobani politikası” başlığı altında okuduğu meselenin, “Türkiye-ABD ilişkileri” ve “Türkiye'nin Ortadoğu politikası” başlıkları altında değerlendirilmesi gerekiyor.

Devamı
Anlatı ve Analiz Arasında Türk Dış Politikası
Tunus Demokrasinin Gücü ya da Gücün Demokrasisi

Tunus: Demokrasinin Gücü ya da Gücün Demokrasisi

Ortadoğu bölgesi halklarının önemli bir kısmının siyasete yapılan manipülatif müdahalelerle dışlanmasının oluşturacağı öfke ve radikalizm her geçen gün büyüyecektir.

Devamı

Suriye'nin gerçek dostları kendilerine “Bugün Halep için ne yaptıkları” sorusunu sormalılar.

1979 İran Devriminden günümüze ABD ile "büyük şeytan- haydut devlet" ilişkisine sahip olan İran, nükleer müzakereler ve IŞİD ile mücadele sayesinde yepyeni bir açılım yapma imkânı yakaladı.

2005 yılında CIA'in özellikle Doğu Avrupa'da gizli hapishaneler işlettiğinin ortaya çıkmasıyla birlikte bu hapishanelerdeki sorgulama kayıtlarının yok edilmesi çalışmaları başladı.

Afganistan'ı Sovyetlere kaybetmek istemeyen Washington yönetimi bu ülkeye yönelik politikalarını Pakistan üzerinden yürütmüş, Sovyet işgaline karşı direnen İslamcı grupları Pakistan ordusu ve istihbaratı üzerinden silahlandırıp desteklemiştir.

Saldırıya maruz kalmış Fransa toplumu ile empati kurmak yolunda varılması gereken nokta Charlie Hebdo'nun hakaret üzerine kurulu yayın politikasını savunmak olmamalıdır.

Artık İslam, çok daha fazla Batı uygarlığının karşıtı olarak konumlandırılıyor. Medeniyetler çatışması ve tarihin sonu tezleri bile yeniden tartışılmaya başlandı.

Paris saldırısını değerlendiren SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, “İslam dünyasında sivil siyaset alanının yok edilmesinin yanında yer alan Batılı ülkeler, şimdi sadece şiddeti araçsallaştıran mücadele yöntemleri ile karşı karşıya gelmek durumunda kaldı.” yorumunda bulundu.

Charlie Hebdo saldırısı sadece Avrupa'daki İslam düşmanlığını değil, bizdeki İslamofobiyi de gündeme getirdi.

"Batı karşıtlığı", Batı dünya hegemonyasına ve Batıcıların varlığına bağlı bir biçimde ortaya çıkmıştır. Onu bir sapma yahut insanlık suçu gibi ele almak dünyadaki adaletsizlikleri derinleştirmekten başka bir işe yaramaz.

Dünyanın birçok ülkesinden ve özellikle Avrupa'dan Suriye'ye gelen yabancı savaşçıların küçük hücreler (yalnız kurtlar) olarak ülkelerine geri döndüklerinde ne kadar tehlikeli oldukları artık tüm dünyanın malumu.

İslam ile alakalandırılan örgütlerin eylemleri en geniş anlamda İslam dünyasında yükselen ve küresel düzene itiraz eden siyasal aktör ve hareketlerin dünyanın gözündeki meşruiyetini zayıflatmaya ve ortadan kaldırmaya hizmet ediyor.

Hem Milli Güvenlik Strateji belgesinden hem de yeni taslaktan anlaşılan, Obama Yönetimi Suriye'de Esed'in gitmesi hedefinden fiilen büyük ölçüde vazgeçmiş durumda.

Türkiye küresel bir güç olsaydı ve ABD'deki cinayetlerin ertesinde Türkiye'de çok satan beş gazete ve çok izlenen televizyonlar yükselen radikal ateist terörden bahseden manşetler atarak yayınlar yapsaydı nasıl bir atmosfer oluşurdu?