Reformcu Siyaset ve Değişimi Yönetmek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 'ekonomi, hukuk ve demokraside yepyeni bir seferberlik başlatıyoruz' ve 'yeni bir reform dönemi başlatıyoruz' açıklamaları, siyasetin tartışma önceliklerini bir anda değiştirdi.

Devamı
Reformcu Siyaset ve Değişimi Yönetmek
Reform Seferberliğinden Rahatsız Olanlar

Reform ‘Seferberliğinden’ Rahatsız Olanlar

AK Parti'nin dönüşüm hikayesinin iki düzlemi var, biri olmadan diğeri başarısız olur: Reform ve mücadele. Erdoğan, demokrasi-ekonomi-dış politika denkleminde yeni bir dengenin peşinde. 'Reform seferberliğinden' rahatsız olanlar mücadele döneminin kaçakları ya da tasfiye edilenleri.

Devamı

Erdoğan'ın dönemsel değişiklikler yapması 'güçlü ve büyük' Türkiye davasını hayata geçirmedeki gerçekleri okuma ve hızla uyum sağlayabilme kapasitesidir. Mücadelesini yeni bir safhaya taşımaktır.

Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu, İmamoğlu, Mansur Yavaş gibi figürler planlı bir şekilde sırasıyla sahneye çıkıyorlar. Farklı toplum kesimlerine farklı mesajlar veriyorlar..

Ne 'mavi dalga' şahlandı, ne de 'kırmızı dalga' geri çekildi. Her ikisinin de kazanması en sıkıntılı sonuç aslında.

İzmir depremi bir kez daha gösterdi; deprem Türkiye'nin en öncelikli meselelerinden biri. Siyaset, ideoloji, kimlik, eğitim veya gelir seviyesi ayırt etmiyor.

Başörtüsü, Büşra Kayıkçı ve Bitmeyen Kavga

Devletin kadınların başörtüsü ile uğraşmayı bırakması, ‘kavgayı' sonlandırmıyor ve bu mücadele tam bir zaferle sonlandırıldı zannedenler, yanılıyor. Evet, bugün de bir “başörtüsü kavgası” devam ediyor ve aslında bu kavga dindar başörtülü kadınlar tarafından yürütülmüyor. Başörtülü kadınlara karşı açılmış bu kavganın sahibi: Seküler yobazlar ve dindar bağnazlar.

Devamı
Başörtüsü Büşra Kayıkçı ve Bitmeyen Kavga
Yeni Hik yeyi Yazan Erdoğan mı Macron mu

Yeni Hikâyeyi Yazan Erdoğan mı, Macron mu?

Macron neyin peşinde? Avrupa Müslümanlarını zorla radikalleşmeye iterek uzun vadede kıtadan tasfiye etmeyi mi planlıyor? Müslümanların kutsallarına saldırarak Macron, Avrupa'yı yeni bir ırkçı kapanışa mı hazırlıyor? Bütünleşmiş bir Avrupa kalesi yaratmak için Müslümanları mı ötekileştiriyor, tıpkı daha önce Yahudilere yapıldığı gibi? Hz. Peygamber karikatürlerini dayatarak "zorla İslam'da reform yapmanın" derdinde mi? Kim "İslam'ı reform" görevini Macron'a verdi? Jacoben Fransız geleneğini dirilterek Müslümanları "aydınlatacağını" mı düşünüyor?

Devamı

Fikri iktidar, yani toplumuna liderlik yapabilecek ve küresel ölçekte etki oluşturabilecek seviyede düşünce üretebilme kapasitesi meselesi öncelikle elit eğitimidir. Bilgi elitlerini çıkaramayan bir toplumun düşünce üretebileceği iddiası 'demokratik bir safsatadır'.

İYİ Parti’de 20 Eylül'de düzenlenen ikinci kurultay sonrasında başlayan parti içi kavga, partinin kuruluşundan itibaren yaşadığı varoluşsal krizi bir kere daha ortaya çıkardı.

İyi Parti’nin daha kuruluş süreci ve sonrasındaki, “kimin partisi ve hangi çevrelerin tasarımı” olduğuna yönelik sürekli gündemde yer alan tartışmanın argümanlarını da yine partinin üst kademelere kadar yükselmiş ya da kuruluşunda yer almış siyasetçiler üretiyor.

Anadolu’nun o öz kültürünün en baskın rengi olan İslam’dan hoşlanmayanlar ise, kendi iktidarlarına temel oluşturacak 'fikri' dışarılarda bir yerlerde arıyorlar. Bazıları Batı’da arıyor, bazıları ise Rusya ya da Çin’de.

Muhalefetin AK Parti'ye hakkıyla yapamadığı eleştiriyi Erdoğan kendisi yaptı. 2053 vizyonuna ulaşma için önerisi ise "milletimizin birikimi ile modern dünyanın imkanlarını" birlikte tecrübe etmek.

HDP'deki tıkanmışlık hali kriz üretmeye devam ediyor.

Erken seçime gitmenin mevcut anayasaya göre iki yolu var. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerin yenilenmesi kararı alabilir. Seçim yenileme kararını Cumhurbaşkanı alırsa hem meclis hem de cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilenir. Bu Erdoğan'ın görev süresinde kayıp yaşaması anlamına gelir. Erdoğan'ın böyle bir planı olmadığı ortada. Diğer seçenek ise meclisin erken seçim kararı alması. CHP, İYİ Parti ve HDP'nin meclis çoğunluğu erken seçim için yeterli değil. Cumhur İttifakı'nın bozulması MHP'nin de bu üçlüye katılması gerekiyor.

Ne tür siyasi manevralar yapacağını bildiklerini zannediyorlar. Halbuki birlikte çalıştıkları dönemde dahi Erdoğan'ın siyasi aklını ve vizyonunu anlamamışlar ya da paylaşmamışlar. Uluslararası sistemin yapısından dış politika tercihlerine, iktidar-muhalefet ilişkisinden siyasi liderliğin doğasına kadar birçok alanda farklı zihinlere sahipmişler.

Muhalefet partileri de bu durumun farkında. Cumhur İttifakı’nın erken bir seçime gitmeyeceğini bildikleri hâlde, CHP ve diğer muhalefet partilerinin her iki haftada bir “erken seçim olacak” çıkışlarının siyaset üretememekten kaynaklandığını artık muhalefeti destekleyen kesimler de farkında.

Muhalefet bu çıkmazdan nasıl kurtulabileceğini tartışıyor. 'Muhalefet çözüm üretecek yerde değil' algısı değişmiyor. 'İktidarın dünyayı daha iyi okuduğu ve gereğini yaptığı' kanaati gücünü koruyor.

Kamuoyu anketlerinde AK Parti’nin oy oranının düştüğünü iddia edenler, nedense CHP’nin oy oranının milim yukarıya gitmediğini, hatta birçok ankette son aldığı oylardan düşük çıktığını görmezden geldiler.

Teröre sesini çıkartmayanlar bu ülkenin değil terörün çocukları oldular. Hatay'daki yangınları çıkartan 'ateşin çocukları'na dönüştüler.