Yeni Kabine İle Ne Değişecek?

Şu anda ülkede "sistem değişim ihtiyacı" hususunda hiç olmadığı kadar geniş bir mutabakat var.

Devamı
Yeni Kabine İle Ne Değişecek
Sosyal Politikalarda Sessiz Devrim Devam Etmeli

Sosyal Politikalarda Sessiz Devrim Devam Etmeli

Yeni dönemde dağınık olan sosyal yardım ve hizmetlerin ortaklaştırılması, bu yardım ve hizmetlerden yararlanan kesimlerin ya da hedef kitlenin daraltılması, en önemlisi de bunların tek çatı altında toplanılması zorunlu hale geliyor.

Devamı

Türkiye’nin mülteci meselesi konusunda Avrupa’nın düştüğü acziyeti siyasi baskı aracı olarak kullandığını düşünen Merkel hükümeti Ankara’ya karşı bir güç gösterisinde bulunmak istiyordu.

Yeni Türkiye'nin bir ihtiyacı olarak ortaya çıkan diaspora politikasının tam manasıyla oturmadığı açıktır. Türkiye'nin bir diaspora stratejisine ihtiyacı vardır.

Silahları gömmeyen bir örgüt ile süreç yürütecek bir iktidarın karşılaşacağı tehlike "baldıran zehri" içmekten fazlasıdır. Türkiye halkını ikna edemeyen bir süreç denemesi Kürtleri de geri dönülemez şekilde tümüyle kaybeder.

Cemil Bayık'ın nisan ayının ortasında il ve ilçelerdeki dağ kadrosunun kırsala geri çekilmesine yönelik talimatı yeni bir aşamanın başlangıcıydı. Bu tarihten itibaren şehir savaşlarını yürütürken, PKK'nın bizzat ya da TAK gibi taşeron örgütler aracılığıyla büyükşehirlerde büyük çaplı terör eylemleri gerçekleştirmeye başladığını görüyoruz.

Kılıçdaroğlu Protestolardan Nasıl Kurtulur?

Sorun, Kılıçdaroğlu'nun Hükümet'i suçlamasıyla ve partisinin gençlik kolları üzerinde güvenliklerini kendilerinin sağlayacağını söylemesi ile yönetilecek gibi değil.

Devamı
Kılıçdaroğlu Protestolardan Nasıl Kurtulur
Geçti Bor un Pazarı

Geçti Bor’un Pazarı...

HDP bugün radikalleşmesini ve gerçek kimliğini gizleyemez bir noktaya geldi. Bu saatten sonra HDP için İslamcı Kürtleri taşımak hiç de kolay değil.

Devamı

Muhaliflerin liselileri sokağa çağırması, terör olayları etkisiyle yeniden dinamizm kazanan eski Türkiye aktörlerinin, tekrar siyasetin merkezine yerleşmek ve AK Parti iktidarını geriletmek amacına hizmet etmektedir.

Dünyanın bir neocon küstahlığı sorunu var. Bir seri katilin kurbanlarını suçlamasına benzer bir psikoloji ile hala utanmadan tepeden bakabiliyorlar. Oysa ayar çekmeye çalıştıkları Türkiye, 28 Şubat Türkiyesi değil.

Muhalefet partileri bir çıkmazın içindeler. Yaşanan siyasi türbülans ortamında liderlik krizine girmeden değişmek durumundalar. Zira liderlik krizleri siyasi fay hatlarının bu kadar dinamik olduğu durumda bölünmeleri tetikleyebilir.

Ülkemizin geleceğine "zenginlik" katacak bir hususu 2013 sonrası derinleşen fay hatlarını patlatacak kibrit ateşine çevirmek isteyenlere karşı dikkatli olunmalı.

Türk dış politikası gerçekten değişiyor mu? Bu bir üslûp değişikliği mi yoksa prensipler mi değişen? Bu değişim nereye varabilir? Suriye'yi de kapsar mı?

Son dönemde AK Parti, İsrail ve Rusya ile eşzamanlı normalleşmeye girdikten sonra muhalefet "Kemalist ayarlara dönülmedikçe rahat yok" söylemini yeniden ısıttı. Bu söylemin üç boyutu var. İlki dış politikada "barışı" öncelemek.

Demokratik hukuk devletinin bir koruma refleksi olarak yürüyen olağanüstü hal ilanını Batı medyası "İslamcı otoriterleşme", "Erdoğan'ın radikal yetkilerle güçlenmesi" ve hatta "Erdoğan'ın intikamı" olarak mahkûm etmekte gecikmedi.

15 Temmuz’da olayların an be an okuyucuya aktarılması hem medyanın kendi tarihini hem de Türkiye’nin siyasi tarihini değiştiren bir sonucu ortaya çıkarttı.

Uzun dönem devletin içine sızmış FETÖ’cü cuntanın dikkate almadıkları husus, Türkiye toplumunun, siyasetin ve siyasi liderliğin birçok sınamadan geçtiği ve dönüştüğü meselesidir.

Darbeyi engelleyen darbe-karşıtı güçlerin senkronizasyonu, girişimin sadece başarısız olmasını sağlamadı aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini yeniden şekillendirecek yeni bir tarihsel blok oluşturma ihtimalini de arttırdı.

Seçimle işbaşına gelen Erdoğan’ı darbe dahil olmak üzere her türlü yöntemi kullanarak devirmeye kararlı görünüyorlar. Ancak Türk halkının demokrasiye ve seçilmiş liderlerine sahip çıkma konusunda artık daha kararlı olduğunu ve her türlü entrikayı bozduğunu hesap edemiyorlar.

İçeride FETÖ/PDY ile mücadele çerçevesinde gerekli adımlar atılırken bu örgütün dış bağlantıları ve dışarıdaki faaliyetleri konusunda da çok ciddi çalışılması gerekiyor.

Meydanlarda siyasi görüş olarak bir çeşitlilik gözlemlense de daha çok muhafazakar ve milliyetçi bir kesim ağırlıktadır. Bu kesimin çoğunu AK Parti, önemli bir kısmını da MHP seçmeni oluşturmaktadır.