Yeni Anayasa Tartışması Neden Kaçınılmaz?

"Yumuşama" veya "normalleşme" diye adlandırılan mevcut siyasi süreç aslında bir geçiş dönemi. Mayıs 2023 ve 31 Mart 2024 seçimlerinde seçmen siyasi partilere bir mesaj verdi. Seçmen, kaosu ve riskleri artan yeni uluslararası ortamda hem mevcut sorunları çözmesi hem de Cumhuriyetimizi yeni yüzyıla taşımaları için partilerin yeni siyasalar geliştirmesini bekliyor. Bu kritik mesaj muhataplarına ulaşmış görünüyor. Parti liderlerinin diyaloğu, görüşmesi ve fikir alışverişi başlı başına değerli ancak yumuşama/normalleşme arayışının yeni bir siyasi iklime dönüşmesi, yani içinin siyasetle doldurulması gerekiyor.

Devamı
Yeni Anayasa Tartışması Neden Kaçınılmaz
Yerliliği Kaybetmenin Tehlikesi

Yerliliği Kaybetmenin Tehlikesi

Türkiye'de ne zaman yerlilik, millilik konusu gündeme gelse kritik bir süreçten geçtiğimizi düşünürüm. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yenikapı mitinginde "yerli ve milli 550 milletvekili istiyorum" cümlesi de aynı hissi verdi.

Devamı

Yıllardır, HDP ve selefi diğer partiler "Kürtlerin mağduriyeti" üzerinden bir tekel oluşturmaya çalıştılar. "Benim mağduriyetim, benim inisiyatifim" dediler. "İnisiyatif aldırmam, çözdürmem, çözülecekse ben çözerim" diye efelendiler.

Seçim beyannamelerde son dönemlerde yavaşlayan küresel ekonominin etkisini hafifletmek ve ülke ekonomisindeki büyümeyi artırmak için hangi öneriler var?

Eğer bir parti yüz yüze seçim çalışması da yapma kararı alırsa, mahalle düzeyinde sistemi kurması, neler söyleyeceğinin söylemini belirlemesi, teşkilatına da eğitim verip, takibini yapması gerekir.

Standart seçim çalışması ile 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını belirleyecek hedef kitleye ikna edici şekilde ve direk ulaşma imkânı zayıf. O zaman genel seçim stratejisinin yanında, bu özel hedef kitleye yönelik özel strateji geliştirmek gerekiyor.

Terörü, Medya-Toplum Bütünleşmesi Bitirir

Kişisel ve kurumsal çıkarlar gazeteciliğin ve gazetecilik etiğinin önüne geçmiş durumda. Burada ilginç olan Hürriyet gibi ticari kitle gazetesinin marjinal gazeteler gibi belirli ideolojik angajmana ve kültürel sermayeye sahip ‘misyon' gazetesine dönüştürülmesidir.

Devamı
Terörü Medya-Toplum Bütünleşmesi Bitirir
Seçim Beyannamelerinde Makro Politikalar mı Mikro Politikalar mı Önemli

Seçim Beyannamelerinde Makro Politikalar mı Mikro Politikalar mı Önemli?

7 Haziran öncesinde sıklıkla duyduğumuz makro düzeyi değil de mikro düzeyi hedef alan ekonomik ve sosyal vaatleri, 1 Kasım öncesinde de fazlasıyla duyacağız. Yalnız mikro politikaları seçim kampanyasında kullanacak olanların, makro ekonomide ne yapacaklarını da anlatması gerekiyor.

Devamı

AK Parti bir yandan icraatlarını açık seçik anlatacak, bir yandan da somut vaatlerini ortaya koyacak. Toplumun bütününe seslenmeye devam edecek. Muhalefet partileri ne yapacak? Dedik ya, başkan yaptırmayacak!

İki ülkenin Birinci Dünya Savaşı öncesinde kurdukları “tarihi dostluk” (historische freundschaft) ve “silah kardeşliği”ni (Waffenbrüderschaft) tekrar inşa etmeleri zor belki, ancak Schröder hükümeti zamanındakine benzer bir “güven” ilişkisine dönmeleri o kadar zor olmasa gerek.

Yusuf Özkır: “Medya eliyle ölümün de öldürüldüğü ve sıradanlaştırıldığı bir devir uzun süre önce başlamıştı. Artık göstergelerin tek ölçütünün retweet, fav ve like olduğu bir alemde yaşıyoruz. Aylan Kürdi'nin cesedi bu açıdan sadece ‘tamamlayıcı bir kare' olarak karşılandı bu alemde ve o şekilde kullanıldı.”

Partilerin 1 Kasım seçiminde seçmenlerin karşısına hangi vaatlerle çıkacağı çok önemli. Çünkü, seçmenin ekonomik ve sosyal kazanımlar açısından siyasi partilerden yüksek beklentilerinin olduğu bir dönemdeyiz.

AK Parti eski oy oranlarına ulaşmak veya en azından söylediklerinin dikkate alınmasını istiyorsa bölgedekilerle iletişim konusunda biraz daha hassas davranmak zorunda.

Nebi Miş ve Yusuf Özkır terör örgütü PKK'nın artan saldırılarının arka planını, terörün iç ve dış dinamiklerini, şiddet-siyaset ilişkisini ve sosyal medya üzerinden yapılan manipülasyonları değerlendirdi.

1 Kasım seçimlerine gidiyorsak da 7 Haziran seçimlerinden temel bir ders almayı unutmayalım. Türkiye'nin kaderinde artık bütün siyasi aktörlerin sorumluluğu büyüdü.

Şu anda yeni bir oyun daha devreye sokulmuş durumda. Planlanan, MHP etrafında örgütlenen radikal Türk milliyetçilerini sokağa sürmek ve onları örgütlü radikal Kürt milliyetçileri ile karşı karşıya getirmek.

Burhanettin Duran, “Terör niye başladı? Kim başlattı? Bundaki suçlu kimdi?” sorularını değil “Kürt milliyetçileri ne istiyorlar?” sorusunu merkeze alarak terör olaylarını değerlendirmek gerektiğini belirtti.

Muhalefete çağrım: boğazını sıktığınız şeye iyi bakın, sakın AK Parti değil de Türkiye olmasın.

İkiyüzlülüğünüze çare olacaksa yere izmarit atın. Ben razıyım, yeter ki mayın döşemeyin, ambulanslara saldırmayın, karakol basmayın...

7 Haziran seçimleri sonrası "umut"lar suya düştü. "Yıkıcı ittifak"tan bir "restorasyon hükümeti" çıkmadı. Ama mücadele biter mi? Yeni bir seçim var. Değil mi ki "her seçim bir umut"tur.

Nebi Miş, Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerinin koalisyon masasına otururken “bir koalisyonun kurulacağı ve kendilerinin de hükümette olması gerektiği üzerinden pozisyon” belirlediklerine dikkat çekti.