Rapor, AK Parti, CHP, MHP ve HDP'nin 2007 yılından bu yana gerçekleştirdiği siyasal iletişim stratejileri ve seçim kampanyalarına odaklanmaktadır.

Bugün HDP, CHP seçmeninin bir kısmını, CHP de HDP seçmeninin bir kısmını etkileme arayışı içinde. Bu bağlamda ne CHP ne de HDP, AK Parti seçmenine hitap edebilme özelliği gösteriyor.

Bu analiz 7 Haziran'daki genel seçim öncesi 2002'den beri iktidarda olan AK Parti'yi analiz etmeyi amaçlamaktadır.

Seçimin ana dinamiği AK Parti'nin aktörlüğünün ve muktedirliğinin geleceğini oylamaktır. İşte bu sebeple, seçimin getireceği parlamento kompozisyonu ne olursa olsun elit hesaplaşmasının süreceği senaryolar öngörmek durumundayız.

Bu seçim bile sadece Türkiye'nin değil, içinden geçtiğimiz süreçte küresel ölçekteki birçok kesimin kutuplaştığının en bariz göstergesiydi.

AK Parti iktidarında ekonomi ve sosyal alanda ortadan kaldırılan siyasi ve ekonomik vesayetler ile ekonominin yönü tamamen değişti.

Bu tarihsel bloğa kimliğini ve rengini veren asıl dinamik, pratikte AK Parti karşıtlığı gibi gözükse de, esasında daha derinlerde yerleşik olan demokrasi, siyaset ve halk karşıtlığıdır.

Burhanettin Duran, muhalefet partilerinin, “AK Parti karşıtlığını bir iktidar stratejisine” çevirebilmelerinin çok zor olduğuna dikkat çekti.

Burhanettin Duran: “Bundan sonraki süreçte bu partilerin bir araya gelip bir hükümet kurmaları demek, aslında Türkiye'nin bütün kritik meselelerinde AK Parti'ye yöneltmiş oldukları eleştirilerin hepsiyle kendilerinin yüzleşmesi demektir.”

SETA Dış Politika Direktörü Ufuk Ulutaş, AK Partili seçmenin, AK Parti'ye net mesajlar gönderdiğine vurguda bulunarak “Yüzde 41 oy önemli bir gösterge. Şunu gösteriyor; AK Parti seçmeni uyarıda bulundu, bir ikaz yaptı ve bu ikaza olumlu yanıt vermesi durumunda pozisyonunu değiştirebileceğinin de sinyalini verdi.” dedi.

Fahrettin Altun: “AK Parti'nin gelişim çizgisi-vizyonu değerlendirildiğinde AK Parti'nin hali hazırda siyasi sahneden bir başka aktörle koalisyon yapmasının çok da anlamlı olmayacağını düşünüyorum.”

Fahrettin Altun: “İkinci, üçüncü ve dördüncü parti seçimin galibi olduğu iddiasında. Bu da oldukça ilginç bir durum. Tabi ki AK Parti'nin tek başına iktidar olamaması bir zafer algısı yaratmış durumda.”

Türkiye koalisyonlara henüz hazır değil. Önümüzde ya koalisyonların istikrarsızlığından kaçmak için erken bir seçim var ya da koalisyonları mümkün kılacak yeni bir elit yönelimi.

Kılıç Buğra Kanat: “Türk seçmeni AK Parti'yi artık farklı bir lige koymuş. AK Parti söyleminin, AK Parti mesajının ve AK Parti vaatlerinin de artık o seviyede olmasını bekliyor. Dolayısıyla AK, Parti kendi yükselttiği eşiğin; kendi yükselttiği hedeflerin -Türkiye için olan hedeflerin- bir şekilde bu seçimlerde darbesini aldı.”

Kılıç Buğra Kanat: “Amerika'daki medya ve ‘think tank' dünyasının son zamanlarda yaptığı analizlerde -bir analizi geçip artık aktivist olarak- Türk iç politikasına müdahale çabaları oldukça göze batıyor.”

8 Haziran tarihi itibariyle Türkiye siyasetinde bir kilitlenme yaşandığı açık. Koalisyon fetişizmiyle bu kilitlenmeyi görmezden gelmek, mevcut duruma güzelleme yapmak doğru değil.

AK Parti bir dava partisi olduğu ölçüde halktan teveccüh alıyor. AK Parti'yi ayakta tutan ana ideolojik omurganın daha ön plana çıkarılması ve bu omurgadan gelen yeni ve yıpranmamış yüzlerin partiye enerji ve heyecan katması elzem.